• turkiye polis dergisi'nde yer almış bir konuya ait başlıktır.

    en az kendileri kadar yaşama hakkına sahip olan hayvanları it diye nitelendirip aynı zamanda sayılarını azaltmak için kısırlaştırma ve toplumdan izole etme gibi yöntemleri beğenmeyip acısız itlaf yanında uzakdoğu ülkelerine yiyecek olarak satılmasını da öneren bir garip yazıya aittir.

    "yolda dolaşanlara havlayıp dilediklerini ısırıyorlar" dedikleri köpekleri bırakıp aramızda dolaşan ve dilediklerine saldıran iki ayaklı insanımsılarla uğraşmaları dileğiyle.

    ssg'nin affına sığınarak-ben de biliyorum herkes bu yazıya benim gibi internetten ulaşabilir, maksadım aramasınlar ahanda şıppadanak görsünler- hurriyet'te yer alan linkini veriyorum:

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4322707.asp

    edit: evet sayin okur hayvanlarin uzakdogu ulkelerine yiyecek olarak yollanmasini ben istedim. o yuzden zamanin otesine gecti sanirim. (bkz: akil fikir)
    zorunlu ekleme; hilkat garibesi baslik benim hayalgucumun urunu olmayip direkt olarak yazidan alinti yapilmistir.
  • akilsizca, bilincsizce yazilmis bir yazidir. zira ortamina uyum saglamis sokak kopegi insanlara karsi gereksiz yere havlamaz, saldirmaz. sadece koruma guduleriyle bolgelerini korurlar, ozellikle baska kopeklerin gelmesini engellerler. ama ne yazik ki yazarinin cehaleti yurdumda cok belediye calisanina sirayet etmis olacak ki, gozonunde yasayan, insanlarla o kadar uyum saglamis ki trafik isiklarina bile riayet eden, ve kimi gonulluler sayesinde kisirlastirilan bu kopekler itlaf edilince bos kalan bolgeye vahsi kopekler yerlesir - cunku bunlarin kaynagi kisirlastirilmamis, nufusu alabildigine artan ve insanlarla uyum saglamayi ogrenmemis kopeklerdir. asil o zaman saldirilar, isirmalar olur.
  • bu yazının devam serisinde ise her geçen gün artan tinerci çocukların afrikanın yam yam kabilelerine ihracatını teklif etmelerinden korkmaktayım...
  • osmanlidan bu yana sokak hayvanlarinin katledildigi dusunulurse, hayvan katlinin sokaktaki kopek nufusunu azaltmak konusunda hic bir ise yaramadığı bir gercektir. sistematik kısırlaştırmanın her zaman daha etkin çözüm olduğu dünyaca bilinen bir gerçekliktir.

    boylesine basit bir realiteyi bilmeden "ey siz sözde hayvanseverler laf anlamıyorsunuz, öldürelim şu itleri kurtulalım" alt metnini taşıyan bir yazı yazmak cehalettir.

    onlarca yıldır bilim adamlari, tıpçılar, hayvanseverler, yerel yönetimler vs. sanki boşuna kafa yoruyor sokak hayvanları konusunda. polis beyimiz çıkmış sözde çözüm üretiyor. öldürün itleri gitsin, kurtulalım diyor.

    ayrıca metinde yer alan "sözde hayvanseverler" , "itler" gibi aşağılayıcı ifadeler kullanmaya kimsenin hakkı yoktur.
    bir dergide bu ifadelerin kullanılması hayvanseverlere karsi dusmanligi besleyecektir. ayrica polisin kaleminden cikan yazi, onu okuyanlarca devletin resmi yaklasimi olarak algilanacaktir ve köpeklerin katledilmesini okuyucu gözünde meşru kılacaktır. cehaletin matbuata yansıması.

    neyse ki bu tür abuk düşünelere rağmen bu dünyanın insanlar kadar hayvanlar icin de varolan bir gezegen olduğunu unutmayacağız. bir takım insanlar saçmalamaya devam edebilir. ne demişler, it ürür kervan yürür .
  • daha birkac gun once gazetede yaziyodu, izmir'de 17 yasinda bi kiz kopegini gezmeye cikarmis, yanindan bi polis memuru gecerken kopek havladi diye polis kopege ates etmis, yaralamis, sonra uzaklasmis. kiz kendisi kopegini hastaneye yetistirmis, sonra karakola gittiginde ordaki polisler de dalga gecmisler, hic kaale almamislar kizi.

    sonra televizyon programlarina k-9'lari cikarip halkin sempatisini toplamayi biliyolar ama..

    simdi de bu dergi yazisi cikti basimiza.

    "sozde polis" iste, hayvanlara karsi zerre kadar saygisi yok*.
  • alakasiz (bkz: polis kopegi)
  • gozume yuruyus yapan hayvanseverleri ve sagli sollu polis kordonu getiren soz... ve bir yerlerde bir it uruyor tabii ahahah gotum kiymetli benim.
  • sabah sabah gazetede rastlayıp beynimin sistem hatası vermesine sebebiyet veren haberdir. nasıl bir zihniyettir beyni nasıl bir yapıda, formatta çalışıyordur anlayamadım. bunu yazan polisin tek derdi sokak köpekleri midir? başa çıkılayamayan tek dert midir bu masum hayvanlar? nerde kapkaç sorunu? nerde evimize kendi evine girer gibi girmeye çalışan ve kilitlere küfür edip sinirlenen hırsızlar için çözüm? nerde bu hırsızlar için dahiyane yok etme fikirleri?

    cevap yok! neden çünkü hepimiz biliyoruz nedenini...

    şirin semtimiz beşiktaşa dadanan hırsızlar yüzünden sabahlara kadar nöbet tutan mahalle sakinleri birçok kez evinde ve abbasağa parkındaki köpekleri yani can dostları sayesinde hırsızları aforoz etmiş ve evlerini koruyabilmiştir. abbasağanın kalabalık bitki örtüsünü siper edinen hırsızları püskürtmek için kezlerce emniyete yapılan başvurular yanıtsız çözümsüz kalmıştır. belli ki çok yoğunlar.. öyle ya sokak köpeklerini nasıl yok edebilirler bunun çözümünü derhal bulmaları lazımdır. çok daha önemlidir.. semt sakini bakıyor nasılsa başının çaresine..

    haftada en az 4 kere yaşanan hırsız kovalama operasyonlarına saatler sonra müdahaleye gelen polisimiz ipucu arar normal olarak bulamaz ve gider.. üstelik bir de öneride bulunur evde köpek besliyosunuz iyi güzel de kapınızda "köpek var dikkat" uyarısını içeren tabelanız yok suçlu duruma düşersiniz dikkatli olun asın hemen.. nasıl yani evime hırsız girmeye çalışmış köpeğim hırsızı püskürtmüş ben ve köpeğim midir suçlu? peki ya hırsız mağdur mudur şimdi? aslında kafalarının karışıklığı buradan anlaşılıyor köpektir düşman çünkü hayvandır. hırsız ise insandır! belki iyi niyetle yapılmış bir öneri bu fakat olmaz olsun böyle iyilik..

    bunca insanın hayatı malı mülkü tehlikedeyken sen kalk kafayı sokak köpeklerinin üremesine ve onların kısırlaştırılmasının maliyetine tak! üstelik bir de acizane çözüm bul ve insanların aklılarına durgunluk ver..

    “acısız yöntemlerle itlaf edilsinler.* uzakdoğu’ya gıda maddesi olarak satalım” . nerenle buldun bu çözümü kalbin nerdeydi ya da hiç mi olmadı? zarar gören dalga konusu olan polis imajını körüklemekten başka neye yarar bu.. polis dergisiyle, bangır bangır reklamlarla, kucağına çocuk alıp güleryüzlü poz vermelerle olmaz bu iş!!! önce zihniyetinize hoşgörü formatı atın sokakta gördüğünüz hayvanların başını okşayın ve gözlerindeki minnet ifadesini içinize sindirin... bakın nasıl insanice ve kolayca çözüm bulunuyor..

    hayvanseverler olarak bize ne sıfat verdiğiniz ve yaptığımız protestoları nasıl değerlendirdiğiniz hiç umrumuzda değil. devam edeceğiz üstelik her zamankinden de daha kararlı olarak. uzakdoğudakilerin karnını masum hayvanlarla doyurmayı düşünen zihniyet buyursun kendi aday olsun lakin it diye seslendiği hayvanların yüreği onunkinden kat kat daha büyük ve çok daha vicdanlı..

    buyuk bir hata yapiyorsunuz! kendinize gelin...

    (bkz: bir polisten beklenmeyen davranislar)
    (bkz: gaziantep te polisin palyacolarla catismasi)
    (bkz: polisin bir kopegi gozaltina almasi)
    (bkz: manyak misin polis misin)

    ve ne yazık ki görevinin bilincinde olan polislerde genellemeye kurban gitti..
    (bkz: kurunun yaninda yasta yandi)
  • yarattığı ilk tepkinin sebebi aslında adı geçen kurum politikası ile gayet uyumlu olan dil-tarz konusu iken , asıl sorunun sivil oluşumların bu kadar laf yedikten sonra bile hala resmi birilerine yaslanmaktan vazgeçme eğilim ya da cesaretlerinin bulunmaması olduğunu düşündüren ifade.

    bu kadar laf yenir, yutulur , sonra yine resmi bilmemkimlere ödüller verilir, çabaları
    " takdir edilir," iki tane gediğine laf koymaktan korkulur.

    sen de böyle yuttukça bu lafları, bibergazcısı da, dergicisi de , herbir versiyonu biner üstüne. oradan zaten başka bir beklenti içinde olmanın anlamının olmadığını hatırlatan ifadedir .

    önce en azından kedi - köpek cesareti, ya da gözükaralığı olacak demek ki. en azından hem aşağılanmış hem de " idare edilen " pozisyonuna düşmezsin.
  • "polis, asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır" yazıyor emniyet müdürlüğünün sitesinde... yazıyor da nerde sizin adaletiniz, nerede sizin şefkat*iniz ?!! ben insanı işi ile değerlendiren birisi değilim, polis olmuş, mühendis olmuş beni bağlamaz. ancak bir can'ı, gıda maddesi olarak uzak doğuya satmaya kalkan bir zihniyete söylemek isterim ki bazı etler para etmez, hele senin beynin* hiç etmez!

    sözde hayvansever dediğiniz insanlar, sizden daha çok seviyor insanları, sizden daha çok seviyor canlıları ve sizden daha çok seviyor itleri! ben adamın it'ler deyişine değilde o yazıyı yayınlayanın aklına şaşarım!.. *

    sen kimsin ki beni sırf hayvan sevdiğim için aşağılayabiliyorsun? sen kimsin ki benim yıllardır uğraştığım inançlarımı sorgulayabiliyorsun? sen kimsinki benim barınaktaki emeklerimi göz ardı ederek, yine zihniyetsiz insanlar tarafından sokakta iç organları parçalanana kadar tecavüz edilen köpeği sahiplenmemi, ona sizden uzak rahat kalabileceği bir ortam sağlamak için mücadelemi eleştiyorsun?!!! (bkz: hayvanlara tecavuz)

    nüfüs artışından bahsederken önce insan göçünü durdur sonra gel bizi dinlemesini öğren, kendi önerini boş keseden sallamak yerine bizim önerilerimizi yap! bak ondan sonra hayat hayvanseverler içinde, insanseverler içinde ne kadar güzel olacak...

    hayvan barınaklarında toplu hapis diyebilen zihniyetleredir ayrıca bu sözlerim; bilki o barınaklar gönüllülerle ayakta duruyor, bilki o barınak bağışlarla yaşıyor, ne devletten ne de başka bir yerden kaynak bulabiliyor, biz bu kadar kişi bunları yapıyoruz. madem çok biliyorsun benimde sana bir önerim var sen de türkiyedeki tüm polis teşkilatını organize et, topla gel bize yardımcı ol! olki, o barınak cennet olsun o it!lere... *

    bugüne kadar hiç bağırıp çağırıp protestoda bulunmamıştım ama şimdi elimde pankartlarla 12 nisan'da bağırasım var, çağırasım var..

    sinir ettiniz be beni!*
hesabın var mı? giriş yap