• görecelik de denir.örnek olarak bir kişiye aşk meşk, kız arkadaş, sevgili ana baba, manevi değeri maksimumda saygı ve sevgi gösterilmesi gereken kavramlarken bazısına göre bu "ot ve bok" tur.
    yine bazılarına göre ideolojiler, fikirler, kavgalar, emek, ve sanat sevgiye ve saygıya layıkken bazısına göre
    "bu ot ve boktur".
  • askerdekı adam ıcın gunlerın cok yavas ve agır gecmesı
    dısarıdakı arkadası ıcın se aynı surenın jet hızıyla gecmesi
    ornegi ile kısaca özetlenebilir zevkli ama uzun bir konu
  • en basitinden ve etkili bir örnekle a kişisinin gördüğü renkle b kişisinin gördüğü rengin isimlerinin aynı fakat algılarının hiçbir zaman aynı olup olmadığının bilinemeyecek olması..bir nevi benim gibi kısmi renk körlerinin savunmasında da etkili olabilen bir silah..
  • sevilesi insan albert einstein'ın sadece bilimsel olarak değil sosyal olarak da incelediği konudur. şöyle de bir şey vardır bakınız (anektod diyesim vardı da değil aslında): önce musa vardır, demiştir ki her şey tanrıdır.. sonra isa gelmiş her şey sevgide biter demiştir.. descartes her şey akıldır demiştir, newton en önemli şeyin bilim olduğunu savunurken freud her şeyi sekse bağlamıştır. virginia woolf demiştir ki adam gibi düşünmek sevebilmek uyuyabilmek için önce adam gibi yemek yenmelidir... oysa nedir? her şey görecelidir.
  • "geçen zaman değil duran bizleriz
    güneşin izinden git, yer ayrı
    zaman aynı kalacak." özer bal şiiri
  • fiziki anlamda kabul edilen (ispatlanan) her bilimsel teorinin aslında "isik hizi" sinirlari icinde "gercek" oldugunu, baska bir anlamda dunyanin bilimsel gerceklerinin, isik hizi ve daha ustu hizlara ulasilabildigi bir evrende kesinlikle "gercek" sayilamayacigini, sadece "gozlem" sayilabilecegini kanitlayan teorem... deneysellik veya gözlemin ışık hızı sınırları içinde bir "araç" olduğunu söyler...

    aslinda gercek, algi, dogru, yanlis, iyi, kotu goreceliliginin, yani felsefenin ta kendisi...
  • yatmak üzere olan insanın yeni uyanmıs olana günaydın, ötekininse iyi geceler demesi.*
  • fener ve vagonun sonu gelmez hikayesidir. halbuki dunyayı bu kadar karmasiklastirmanin ne gereği vardı
  • hayatın temel prensibidir. hayatta herşey görece, izafi, rölatiftir. mutlak doğru, gerçek bilgi olmadığı gibi, mutluluk, acı gibi kavramlar da merkez aldığınız birşeye ya da birine göre değişir. hayatınızın sonunu getirdiğini sandığınız olay bir gün bir bakarsınız, başınıza gelmiş en güzel şeydir, çirkin sandıklarınız güzel, doğru sandıklarınız yalandır. bu nedenledir ki; hayatta hiç birşeye ve kimseye karşı bağıl olunmamalıdır. mihenk alınan nokta değiştiğinde, gördüklerinin ve yaşadıklarının da değişeceğini bilerek yaşamalı insan. ne üzüntüden karalar bağlamalı, ne de mutluluktan ne olduğunu şaşamalı. çünkü herşey yalan ya da hepsi gerçek.
hesabın var mı? giriş yap