*

  • jetonla çalışan eski ankesörlü telefonların sağ alt köşesinde bulunan deliğin üzerindeki yazı. tek tek ele alındığında 'jeton' fransızca, 'iade' farsça, 'hol' de ingilizce kelimelerdir ama mucizevi bir şekilde dizilerek türkçe bir cümle oluştururlar.
  • buna benzer bir de emergency teçhizat planı var.
  • bu hollerin önünde yarısına kadar tırtıklı, siyah bir açılır-kapanır kapak vardır, işaret parmağıyla (başka parmak tercihleri de vardır kuşkusuz) itilip içeri girilir..

    ayrıca, garip bir ürkünün de müsebbibidir bu bölge; parmakla hep holün berisini dürtüklemek ister ademoğlu, "içeride ne var acaba" minvalindeki bilinçsiz bir itkiyle, lakin bu itki de hemen ordan elini çektirir adama, ters tepki vesilesiyle.. belki de kimse böyle şeyler yaşamaz, hatta "müstefe misin nesin, de hayde" diye bir tepki de verebilir tabii, karışamayız elalemin işine..

    gelgelelim kabine ilk girişte hemen buraya el atılması da gözden kaçmaz genelde; zira öncekinden kalan bir jeton, bir anı, bir vs. bulunma olasılığını değerlenlendirmek ister insan hemen; bulununca pek sevinilir, bulunmayınca hayat devam eder..

    aslında hayli fazladır bu hollerin insan üzerindeki mana ve etkisi.. nitekim jetonumu yedi ithamının da muhatabıdır bu holcük; zaten başka da herhangi bir şeye jetonyiyen damgası vurmayız değil mi?..
  • bir önceki entride konu edilen delik mevzuuna da değinmeden geçemiyciim; zira entriyi yazarken, delik diyeyim ya ben bu hole diye düşünüp, ya olur mu oranın formu bir yokuşlu yamuk ya da merdivenli yamuk gibi, halbuki deliklerin yuvarlak hatları olur gibi mütekasif bir önermeyle vazgeçtiğim bir meseledir zira..

    belki de ankesörlü telefonun en ehemmiyet verilen yeridir bu holcük; ondandır bu dilemmamız..
  • (bkz: black hole).
  • az önce sayın nesildaş nükleer başlıklı kız'ın nesquik ile beraber hatırlattığı anılardan biridir bu da.

    arıza servisi gibi ücretsiz servisler arandığında jetonun geri alınabilmesi için gerekli idi bu hol. hol diyorum; çünkü o jeton o delikte bir anda peydâ olmuyor, bir kayma ve düşme süreci sonunda geliyor oraya. o plastik kapağın (kapı) ardında jetonun nâif parmak ucunuzu beklediği bir lobi olsa da devâmı bir koridordur.

    bu holün yarı şeffaf siyahi renkli plastik bir kapağı vardı. bu kapağın bir kısmı da tırtıklı idi. çalışma (açılıp kapanma) prensibine örnek olarak amerikan filmlerinde ev kapılarından köpeklerin girip çıktığı o küçük kapıyı verebiliriz.

    bazı telefonlarda plastik kapak yerine metal ve elektrik anahtarlarının düğmesini andıran bir şey olurdu. bunu sonuna kadar ittirince bile bir parmak sığacak aralık kalmazdı. bırakınca da doannk diye ses çıkardı telefondan. yine de jetonumuzu kaptırmak istemezdik. anahtar ucu ile, tükenmez kalem içi ile bir şekilde alırdık jetonumuzu içinden.

    bir keresinde jetonu alamayınca arızaya bildirmiştik ümraniye endüstri meslek lisesi'nin yanındaki kulübeden. hemen yandaki ptt şeysinden bir adam gelip bakmış, "arıza yok bunda" demişti biz uzaktan seyrederken. ince plastik kapağın yerine konan ve jetonu almayı engelleyen o koca şeyin bir arıza olmadığını; kanser gibi, kist gibi kendi kendine plastikten gelişip oluşmadığını o vesile ile öğrenmiştik.

    bu holün zamanında; kulübeler sarı renkli idi. üzerinde siyah yazı ile "telefon" yazardı. telefonun yanında rehber dururdu (evet evet, amerikan filmlerindeki gibi).

    kulübelerin kapıları da otobüs kapısı gibi açılır kapanırdı ki konuşurken bir elim sürekli o kapıyı açar kapatırdı.
  • bu ve bunun gibi mesajlarla yıllardır adını vermek isteyen muteahhitlerce yapılan bir yol.
    (bkz: okullarda ogretmensiz ingilizce donemi basliyor)
hesabın var mı? giriş yap