• "nobody came - so i went instead" demiştir bir şiirinin sonunda. aynı şekilde kendini köprüden bırakmıştır.
  • the ball poem

    what is the boy now, who has lost his ball,
    what, what is he to do? i saw it go
    merrily bouncing, down the street, and then
    merrily over—there it is in the water!
    no use to say 'o there are other balls':
    an ultimate shaking grief fixes the boy
    as he stands rigid, trembling, staring down
    all his young days into the harbour where
    his ball went. i would not intrude on him,
    a dime, another ball, is worthless. now
    he senses first responsibility
    in a world of possessions. people will take balls,
    balls will be lost always, little boy,
    and no one buys a ball back. money is external.
    he is learning, well behind his desperate eyes,
    the epistemology of loss, how to stand up
    knowing what every man must one day know
    and most know many days, how to stand up
    and gradually light returns to the street
    a whistle blows, the ball is out of sight,
    soon part of me will explore the deep and dark
    floor of the harbour . . i am everywhere,
    i suffer and move, my mind and my heart move
    with all that move me, under the water
    or whistling, i am not a little boy.
  • randall jarrell ve anne bradstreet anısına şiir yazmış amerikalı şair.
  • bu ağabeyimizin şiirlerini beğendiğimi söyleyemeyeceğim. sanki bir şeyler eksik ama nedir, çözemiyorum da.

    düz adam desen haksızlık olur, "ibrahim sadri gibi şiir yazma rehberini hatmetmişçesine yazıyor" desen bir nebze hakikatin ucundan yakalamış olursun ama yine elinden kayıkayıverir, "okyanus-ötesinden yönetiliyo" desen, konuyla ilgisi yok, ne bileyim, nasıl iştir, ne yapmaya çalışıyor, ironiye mi aşina değil, çözemiyorum. küçük bir oğlanken nasıl bir yaşam sürdüyse, hep anıanıverir o günleri. bir şiirini paylaşmak istiyorum dream song 14'ten, demek istediğim şeyi belki anlarsınız.

    "life, friends, is boring. we must not say so.
    after all, the sky flashes, the great sea yearns,
    we ourselves flash and yearn,
    and moreover my mother told me as a boy
    (repeatingly) 'ever to confess you're bored
    means you have no
    inner resources.' i conclude now i have no
    inner resources, because i am heavy bored.
    peoples bore me,
    literature bores me, especially great literature,
    ..."
  • john allyn berryman (mc alester, 25 ekim 1914 - minneapolis, 7 ocak 1972).
    confessional poetry/itirafname şairiymiş. iç döken, iç kazıyan. "the dream songs" amerikan şiiri için çok önemliymiş. bir yerde sylvia plath benzeri şairmiş. zaten bir sylvia plath aşığı olan al alvarez'in youtube'da bulunabilecek berryman'la yaptığı televizyon söyleşisi sesini, alkolik şairliğini, biraz üslubunu hissetmeye uygun. babası da intihar etmiş, tüfekle; o kendisi ise minneapolis'te köprüden atlayarak.

    halil turhanlı'nın dikkate sunduğu 'john berryman'ın dehası' yazısı onun eski bir gezici olduğunu mu haber veriyor?

    “all this on the front page. inside, penguins. /
    the approaching television of baseball.”

    nick cave'in onun üstüne henry’s dream (1992) diye müzik albümü olduğunu eklersek tablo ne denli aydınlık veya bulanık hale gelir?

    1969'da "(amerikan) ingilizcesi'nin tam olarak ne olduğunu kim biliyor?" diye sorar gibi yapan adrienne rich, cevabı kendi yapıştırmış: "bu yıllarda sadece iki adam belki: bob dylan ve john berryman."

    "john berryman gece alışkanlıkları (yanlış anlaşılmasın, uyku gibi bir alışkanlığı yoktu) üzerine bir "rüya şarkısı" (dream song) yazıyor, kafka uykusuz geceleri üzerine yaptığı derin gözlemlere günlüğünde sayfalar ayırıyor ve ogden nash evlilik yıllarındaki uykusuzluğu için içli bir kaside yazıyordu." al alvarez - night

    (bkz: night/@ibisile)
  • "77 dreams songs" adlı şiirinin bir yerinde şöyle diyor:

    —it takes me so long to read the ‘paper,
    said to me one day a novelist hot as a firecracker,
    because ı have to identify myself with everyone in it,
    including the corpses, pal.’

    —gazete okumam çok uzun sürüyor,
    dedi bana birgün tutkulu bir yazar,
    çünkü içindeki herkesle kendimi özdeşleştirmek zorundayım dostum,
    cesetler dahil.
  • cevat çapan'ın ona yazdığı çok güzel bir şiir var. şiirin adı da; kendini yarı yolda bırakan john berryman'in anısına

    edit: şiir şu arkadaşlar;

    gecenin karabasanları ile boğuşup
    bir düşün türküsüyle uyanırdın
    her sabah.
    bulduğun en zengin damarından
    gerçekliğin
    yaşantı külçeleri koparan
    yorulmaz bir madenci gibiydin.

    adını bile sürdüremediğin babanın
    beynine sıktığı o deli kurşun
    alkolün buzlu ateşinde fırınlanan
    yanardöner imgelere dönüştü elinde
    ve sen
    acını bir kır çiçeği gibi
    çapkın gülümseyişine iliştirdin.

    bilge bir soytarıydın öğrencilerinle
    deliler evinden izinli gelir
    saati açık taksiyi kapıda bekletirdin.
    ölüm yabancı bir uzmandı
    senin gözünde-
    sonunda onu da tavlamayı becerdin,
    çelik bir köprünün uçurumundan
    şafağın külleriyle
    kendini missisippi'nin
    köpüren mürekkebine koyverdin.

    aklın özgürlüğüydü senin çılgınlığın.

    (adam şiir klasikleri - sf. 26,27)
  • cevat çapan'ın derlediği "çağdaş amerikan şiiri antolojisi"nde yer alan fakat the dream songs kitabı bile henüz türkçe'de yayımlanmamış pulitzer ödüllü şair.
hesabın var mı? giriş yap