• ingiliz fizikci..1897 de elektronu buldu.
  • 1856-1940 yillari arasinda yasamis ingiliz fizikci.

    icinden elektrik gecirilen gazlar hakkindaki kuramsal ve deneysel calismalari ve elektronun varligini kesinlestiren kanitlari bulmasiyla unludur.

    babasi kitapci oldugu icin daha kucuk yasta cesitli kisilerin dusuncelerini ve yaptiklarini izleme imkani bulan thomson, on dort yasinda muhendis olmak uzere universiteye giriyor; fakat babasinin zamansiz olumuyle universitenin yuksek harclarini odeyemez duruma gelince ilgi alanini fizige ceviriyordu.

    matematikte sinif ikincisi olmasi sayesinde fizigi temelinden kavrayan thomson, ogrenci olarak girdigi universitede sadece sekiz yil sonra fizik profesorlugune ataniyordu. hem de bu atama rayleigh'in bosalan kadrosu yerine yapiliyordu. bir sure sonra cavendish laboratuvari yoneticiligini de ustleniyor ve 35 yil sureyle bu gorevi yurutuyordu.

    thomson'un esas ilgisi, maxwell'in elektromanyetik isinim kurallariydi. bu ilgi onu elektromanyetik yapida olmayan ve o zamanlar yeni bir isima olarak bulunan katot isinlarini incelemeye yoneltiyordu. crooks ve diger arastiricilar, katot isinlarinin eksi yuklu parcaciklardan olustuklarini ileri suruyorlardi. cunku bu isinlar manyetik bir alanda sapma gosteriyorlardi. fakat bu ozellik, isinlarin eksi yuklu olduklarina karar vermek icin yetersizdi. daha hic kimse, bu isinlarin manyetik alanlarda saptiklarini gosterememisti. bu sapma olmaliydi; cunku isinlarin yuklu olduklari ileri suruluyordu. eger isinlar yuklu parcaciklardan olusuyorlarsa, sapmayi hem elektrik hem de elektromanyetik alanda gostermeliydiler. bunu gostermek amaciyla havasi iyice bosaltilmis tupler kullanan thomson, katot isinlarinin elektriksel alanda da saptiklarini gosteriyor, boylece isigin parcaciklardan oldugu dusuncesinin gercekligini ortaya koyuyordu.

    ayrica, katot isinlari yukunun, kutlelerine oranini da hesapliyordu. faraday'in ileri surdugu gibi, elektrokimyasal yasalara gore; katot isinlari yuku, iyonlardaki asgari yuke esit oldugu takdirde, katot isinlarinin kutlesi hidrojen atomunun ancak kucuk bir bolumunu olusturuyordu (bugunki verilere gore 1/1837). o halde, katot isinlari atomlardan cok daha kucuk olmaliydilar. bu dusunce ve arastirmalarla, thomson cekirdek fiziginin kapilarini aciyordu.

    katot isinlari parcaciklari elektrik akim birimi olarak kabul ediyor ve stanley'in teklifi ile elektrik akımının bir birimine elektron deniliyordu. thomson, katot isinlarinda bu parcaciklarin bulundugunu kesin bir bicimde gosteren ve atomun kucuk parcaciklarinin varligini ortaya koyan ilk arastirmaci oldugundan, elektronun bulucusu sayiliyordu.

    thomson, maddenin en kucuk parcasinin elektron oldugunu ileri suruyor ve atomun icyapisi hakkindaki kurami duzenliyordu. atom, arti yuklu bir kure idi ve eksi yuklu yeterli sayidaki elektronlar, bu arti yuku dengeleyip, yuk bakimindan maddeyi kararli yapiyordu. thomson, elektronlarin yuzeyde veya atomun herhangi bir baska yerinde olduklarini varsaymiyor, sogan katmanlari gibi cesitli katmanlarda bulunduguna inaniyordu. bu benzetme, aciklamalari kolaylastirmakla birlikte, kisa surede daha yararli olan thomson'un ogrencisi rutherford kuramina yerini birakiyordu. thomson'un calismalari 1906 yilinda nobel fizik odulu ile onurlandiriliyordu.

    thomson 1906 senesinden sonra, goldstein'in buldugu "kanal isinlari" ile ilgileniyordu (gazlarin kendi kendilerine bosalmalari sirasinda olusan ve ici bos bir borunun katot yonune donup disari akan arti yuklu iyon isinlari). bunlar arti yuklu akintilar olduklarindan thomson "arti isinlar" diyordu. bunlari manyetik ve elektrik alanlar saptiriyor ve yuk-kutle degisik oranlarinin fotograf kagidi uzerinde degisik yogunlukta belirmeleri saglanabiliyordu. uzerinde durdugu maddelerden neon gazi iyonlarinin yuk ve kutleleri veya ikisi de degisik olmalarina ragmen, ancak iki ayri yerde kumelendiklerini gozluyordu. gerci soddy, izotoplarin varligindan soz etmisti; fakat thomson, her elementin izotopu olabilecegini ortaya koyuyordu. bu gozlem; thomson'un ogrencilerinden aston tarafindan yeniden ele aliniyor ve gozlemin gecerliligi gosteriliyordu.

    boylece thomson, atom ve molekulleri ayirma yontemine ulasiyordu. yontemin temeli, arti isinlarin manyetik veya elektrik alanda saptirilmasina dayaniyordu. son gunlerinde ingiltere'nin ikinci dunya savasi'na cok caresiz bir bicimde girdigini goruyor; fakat herhangi bir bulusla katkida bulunamadan hayatini yitiriyor ve newton'un yanina gomuluyordu. bugun bile anilan ogreticiligi ile arkasinda 55 profesor ve 7 nobel odulu alacak ogrenciler birakiyor, bunlar surekli bir isik gibi kendilerini aydinlatan ogretmenlerini, baskani oldugu laboratuvar onundeki heykeli ile olumsuzlestiriyordu.
  • modern fizik deney derslerinin çoğunda uygulanan, elektron yük/kütle oranı deneyini tarihte ilk gerçekleştirmiş ingiliz fizikçi.

    thomson, elektrik ve manyetik alanlar ile etkileştirdiği elektronun hareketini klasik dinamik yöntemler ile inceleyebileceğini keşfetmişti. bir elektrik alana maruz kalan elektron çizgisel bir şekilde hızlanıyor ve hareket doğrultusuna belli bir açı yapan manyetik bir alana maruz kaldığında ise eğik bir yol izliyordu. doğru volt ve akım değerleri ile, manyetik alanı elektrik alan doğrultusuna dik olacak bir şekilde ayarladığında ise elektronun hareketi bir düzlem üzerindeki bir çemberin yörüngesi halini alıyordu. değişen elektrik ve manyetik alan büyüklükleri ile elektronun izlediği çemberin yarıçapı arasında dinamik denklemler vasıtasıyla ilişki kurduğunda; basitçe elektronun yük/kütle oranını elektronun hızı cinsinden yazabiliyordu. durumu basit dairesel hareket olarak düşünür isek, şöyle ki;

    elektronun hissettiği manyetik alan kuvveti = elektron kütlesi x elektronun merkezcil ivmesi..yani formülasyona dökersek, q elektron yükü, b de manyetik alan büyüklüğü olmak üzere;

    qvb = m (v^2/r)*

    burada bilinmeyen tek şey olan elektronun hızının doğrudan ölçülmesi mümkün görünmüyordu. thomson bunun için zekice bir yöntem düşündü. çizgisel olarak hızlandırılan elektronlar, hareketlerine dik manyetik ve elektrik alanlar üretebilen bir bölmeden geçiriliyordu. düzeneğin yapısı gereği; elektrik alan elektronlara yukarı doğru, manyetik alan ise aşağı doğru bir kuvvet uyguluyordu ve elektronların izlediği yolun gösterdiği sapma da buna uygundu. thomson gördü ki manyetik ve elektrik alan değerlerinin büyüklüklerini belli bir değere ayarladığında elektronlar sapma göstermeden yollarına devam ediyordu. bunun tek açıklaması, elektronlar bölmeden geçerken hissettikleri elektrik alan ve manyetik alan kuvvetlerinin büyüklükçe eşit olduklarıydı. şöyle ki;

    elektrik alan kuvveti = manyetik alan kuvveti..yani, e elektrik alan büyüklüğü olmak üzere;

    qe = qvb

    buradan da basitçe elektronun hızının elektrik ve manyetik alan büyüklüklerinin oranı olduğu gösterilebilir: v = e/b

    bu prosedürü uygulayan thomson, elektronun q/m* oranını bilinen değerler cinsinden ifade etmeyi başarabildi. daha sonra uygulanan millikan deneyinden elde edilen elektronun yükü ve thomsonun bulduğu sonucun hatalarından bir nebze arındırılması ile de elektronun bilinen kütlesine ulaşılmıştır.
  • j j thomson olarak anilir. sozlugun arama fasilitesi o kadar basarisiz ki acaba basligi acilmamis mi diye dellenmistim. ayrica modern fizigin babalarindan olmasina ragmen, yani atomun daha kucuk parcalara sahip oldugunu "deneyle" ispatlamasina ragmen underrated bir insan.
  • 1906 nobel fizik ödülünü tek başına almış olan ingiliz teorik fizikçi ve hatta deneysel fizikçi.
  • atomun daha küçük parçalardan oluştuğunu fikrini; pozitif yükleri keke, negatif yükleri kekin içinde homojen bir şekilde dağılmış üzümlere benzeterek 1903 yılında ortaya atan bilim insanı.
  • ingiliz fizikçi. elektronları ve izotop kavramlarını keşfetmiştir. elektronun atomda olduğunu söylemiş ve bu elektronların rastgele dağıldığını söyleyerek üzümlü kek modelini ortaya atmıştır. gazların elektriksel iletkenliği üzerindeki çalışmaları ve elektronları keşfinden dolayı 1906 yılında nobel fizik ödülüne layık görülmüştür. 1940 yılında hayatını kaybetmiştir.
  • bu arkadaş, elektronun bir parçacık olduğunu göstererek nobel ödülü almış. işin tuhaf ve güzel kısmı ise oğlu (bkz: george thomson)'ın da elektronun dalga olduğunu göstererek nobel ödülü almış olması. george'nın oğlu david ise "hadi ben de elektronun aslında kürt böreği olduğunu göstereyim" dememiş, boş gezenin boş kalfası olarak ömrünü sürdürmüş maalesef.

    herkes babaya çekmiyor.
  • elektronların parçacık oldukları ilk defa 1897'de cambridge'deki cavendish laboratuvarı'nda çalışan j.j. thomson tarafından tespit edilmiştir.
  • joseph john thomson 1906 yılında nobel fizik ödülünü elektronların parçacık olduğunu göstererek kazandı. oğlu george thomson 1937'de nobel fizik ödülünü elektronların dalgalar biçiminde olduğunu göstererek kazandı.

    sözlükte hakkında az entry girilmesi ilginç joseph john viski markası olsa red labelı bile çok daha fazla ilgi görürdü.
hesabın var mı? giriş yap