• topkapi filmini de yonetmistir. halen yasamaktadir ve 94 yasindadir.
  • elbette (bkz: serberst çağrışım)
    (bkz: joe dassin)
  • oğlu joe dassin zamanın mühim albümler yapmış, tanınan bir şarkıcıdır fransa'da.
  • bu adam 1959 - 1966 yillari arasinda roger vailland'in romanindan gina lollobrigida, marcello mastroianni, melina mercouri ve yves montand ile la legge'yi, melina mercouri ve manos hadjidakis ile pote tin kyriaki gibi bir efsaneyi, anthony perkins, melina mercouri ve mikis theodorakis ile phaedra gibi bir saheseri, melina mercouri, peter ustinov ve maximilian schell ile topkapi'yi ve en nihayetinde de yine esi melina mercouri, romy schneider, peter finch ve marguerite duras ile 10 30 p.m. summer gibi gorsel bir siiri cekmistir. dunya uzerinde acaba kac kisinin hayatinin degil yedi yili, yetmis yili boyle bir sanat tarihi yazmaya yaklasmistir?
  • rififi, night and the city, thieves highway, the naked city, brute force gibi başyapıtların sahibi olmasına rağmen televizyonlarımızda topkapının yönetmeni sıfatından ötesi layık görülmeyen büyük usta*.
  • ismi bize fransız lakin kendisi rus yahudisi bi amerikalı olan yönetmen. klasik film noir kuşağının en nevi şahsına münasır örneklerini çektikten sonra avrupa'ya sıgınmak durumda kaldı lakin öcünü rififi ile aldı. aynı filmde bi fransız çetesinin italyanını canlandırmıştır ki pek iyi konuşamadığı fransızca'dan da bu şekil kaçmıştır.

    film noir dönemini ele alır isek, jules dassin filmlerinde mutlak bir estetik kaygının izleri vardır. eğer bi sahne çekilecekse onu en estetik şekilde çekmeye gayret eder. mekanları alabildiğince filme katar, estetik kaygısının temel unsurlarından biri haline getirir. şehirleri neredeyse bir oyuncu kadar efektif kullanır. bir yönetmen film çekmeden önce bolbol yürümeli, şehri gezmelidir der. the naked city'de new york u, the night and the city'de londrayı, rififi'de paris'i önlerinde fötr şapkalı adamların konuştuğu tablolar haline getirmiştir.

    dassin'in filmleri insan merkezlidir, karakterleri tüm etiketlerinden sıyrılarak ilk önce birey olarak ele alır. sol görüşlü olduğunu bilmeyen yok lakin solculuğu öyle devlet sosyalizmi temelli değil, daha çok bertrand russell tarzı bireyci anarko bi solculuktur. dünya görüşünü de filmlerine yedirmede fritz lang ile yarışır. thieves highway de hakkını arayan masum köylüyü üzerinde koca bi yıldız bulunan kamyonuyla köşe bucak dolaştırmıştır. brute force'ta hapishane sistemine ve güce taparlığa gider yapmış, the naked city'de suçun sınıfsal farklılık kaynaklı olduğunu anlatmıştır ki, filmin son sahnesi bu açıdan eşsizdir.

    tüm film noirleri criterion collection'a girmiş, bu estetik kaygılı, hassas kalpli humanist adamı saygıyla anıyor, kendisini tanıdığımdan kelli paralarımı cebime buruşturup buruşturup koyuyorum.
  • du rififi chez les hommes filminde başka bir karakterin kendi oynadığı karaktere "bu adamı katalogtan mı seçtiniz?" demesiyle yönetmenlik başarısından öte takdirimi kazanmış başarılı yönetmen.
  • şarkıcı joe dassin'in babası olup aslında o dönemin en önemli yönetmenlerinden biridir.
    dvd'ciler de topkapi filmini ararken paris'te filmin bilinmediğini farkettim ancak imdb'den bakınca

    mais jules dassin est un grand réalisateur ! ...... sessizliğiyle karşılaşmışızdır.

    içten haykırarak tercüme:
    oha yaa jules dassin niye istanbul'da film çekmiş ki peter ustinov da oynamış allah allah ....
  • kendisinin en iyi filmlerinden bir seçki ve inceleme için aşağıdaki sayfayı inceleyebilirsiniz.

    the 8 greatest jules dassin films
  • 1949 yılında henüz amerika'dan ayrılmamışken çektiği otoyol hırsızları filmini çok beğendiğim kara film uzmanı. fransada çektiği rififi (1955) ise iki farklı temada ne denli yetenekli bir yönetmen olduğunu kanıtlar nitelikte. thieves' highway'ın elmacı nick gargos'u ve rififi'nin ağır abisi tony le stephanois şimdilik sevdiğim karakterleri. the night and city'i izleyeceğim birazdan, belki yeni bir karakterini daha sevebilirim. noir film söz konusuysa ve yönetmeni bresson, godard, melville , truffaut, antonioni gibi daha nicelerine ilham olmuşsa uykusuz da severim. ha unutuyordum az kalsın, the naked city(1948) var bir de. bu kadar güzel gece çekimleri olan ve şehir ışıklarını bu denli güzel kadrajlayan, senaryoya ulayan bu kadar urbanist bir adam görmedim. documentary tekniğini mükemmel kullanmış. dikkatimi çeken diğer şey ise, filmlerinde başrol yok. tüm karakterler o kadar saydam ve güçlü verilmiş ki ayırt edemiyorsunuz kim başrol kim tali rolde. fakat aklınızda birisi kesinlikle var. mesela melville de kesinlikle bir ana karakter arar gözleriniz. diğerleri sıkıcı ve durağandır.
hesabın var mı? giriş yap