• 1861 yılından bu yana oldukça kaliteli saatler ve mekanizmalar üreten alman firması. saatlerin mekanizmasında sekiz köşeli yıldızın içinde "j" harfi bulunan logosu işlidir.
  • almak isteyip de alamadığım 1.500 avrocukluk mükemmel saatler üreten alman saatçi.
    500' de var da insan 500 verince 1.500 neden vermeyeyim diye düşünüyor :(
    sitesine girmeyin üzüyor.
  • bugüne kadar gördüğüm en güzel saatleri üreten alman saat firması. mekanizmadan çok anlamam ama görsel olarak daha şık saat görmedim.
  • türkiye'de resmi olarak satisi maalesef bulunmayan muhtesem tasarimlara sahip saat markasi.

    nomos veya movado bulunabiliyor ama junghans maalesef..
  • çok güzel saatleri var.
  • gösteriş, israf, materyalizm düşmanı olabilirim. ama max bill koleksiyonundan gözümü alamıyorum.
  • max bill modelinin bir hayranı da benim. bence kol saati seçerken en çok göz önüne alınan üç özelliğe de sahip.

    bir kere tasarımı harika; bezel kısmının çok ince olması, hafif bombeli camı ve klasik sadeliği bir araya gelince ortaya çarpıcı bir şey çıkıyor. ayrıca çoğu versiyonunda numara yerine çizgi kullanılsa da, ben o 50’lerden kalma bauhaus tarzı fontlu numaraların da hastasıyım. (en karakteristiği 4’tür)

    ikincisi: belli bir fiyatın üstüne çıkılmadığı sürece (hatta çıkıldığında bile!) neredeyse tüm saatlerin quartz olduğu şu günlerde, junghans hiç uçuk olmayan fiyatlara otomatik ve mekanik saatler sunuyor. koyu saat tutkunları genelde daha şatafatlı modellere alışkın oldukları için bunlara burun kıvırabiliyorlar, buna rağmen mekanizmalarına ve kalitelerine karşı hayranlıklarını gizleyemiyorlar.

    üçüncüsü ise markanın ve modelin sahip olduğu miras. tasarımcısı 1908 doğumlu, bauhaus okulunun öğrencisi, isviçreli mimar max bill. adam omega gibi markalarla da çalışmış ama ismi en çok köklü alman saat markası junghans’la özdeşleşmiş. hatta bu modeli ilk başta 50’lerde mutfak saati olarak tasarlamış, sonradan bileğe taşımış. hatta ve hatta itiraf edeyim, ben eski okul ve mutfak saatlerine bayılırım, junghans’ı da ilk o vesileyle tanımıştım, o yüzden sempatim büyük.

    gel gör ki türkiye'ye bir türlü gelmek bilmedi junghans. gerçi ne zaman bu tür bir konuda hayıflansam istediğim marka geliveriyor. hayıflanma gücümü bu sefer junghans için kullanıyorum.

    bu arada klasik max bill’den bir çıt daha detaylı olan chronoscope da çoook güzel.

    not: pek çok saatten farklı olarak max bill modeli bauhaus’tan esinlenmemiştir, bauhaus’un ta kendisidir, ikoniktir. junghans’ın sloganı ise die deutsche uhr’dur. * bununla birlikte minimalist bauhaus tarzını iki alman markasında daha kolayca bulmak mümkün: biri junghaus’tan daha uygun fiyatlı olan junkers, diğeri ise junghaus’tan daha pahalı olan meşhur nomos.

    işin aslı zaman içinde max bill’den o kadar çok esinlenilmiş ki, şu son daniel wellington furyasının bile bu zincirleme esintilerin bir sonucu olduğunu söyleniyor.
  • ciddi bir nazi geçmişi olan saat markası.

    tarihlerini incelereken kol saatleriyle beraber junghans kardeşlerin silah üretim işini de yaptığını gördüm. aklıma oranienburg şehrinde sachsenhausen toplama kampına'na yaptığım ziyaret geldi. sergilenen mektuplardan bazıları bir saat firmasındandı. toplama kampından çok sayıda ücretsiz işçi (bkz: zwangsarbeiter) saat firması için zorla çalıştırılmıştı. saat firması da teşekkür ederek kamptaki bazı subaylara altın kol saatleri hediye etmişti.

    dedim silah üretiyorsa junghans da bu işlerin dışında kalmış olamaz. yanılmadım. ikinci dünya savaşı sırasında 1942 yılındaki verilere göre 800 civarı insanı köle gibi çalıştırmışlar. bunların çoğunluğu sscb ülkelerinden olsalar da aralarında fransızlar da var. (bkz: ostarbeiter) bu çalışanlar toplu yatakhanelerde ve barakalarda kalıyorlarmış. hem saat hem de zırh ve silah üretiminde çalışmışlar. savaştan sonra fransızlar tüm fabrikalara el koyup kışla haline getirmiş, üretim makinelerini demonte edip ve depodaki tüm saatleri toparlayıp ülkelerine götürüp fransız markaları altında pazarlamışlar.

    savaştan sonraki yıllarda junghans tekrardan toparlanıp yeni saatler tasarlamaya başlamış. 1972 münih olimpiyat oyunlarının resmi zaman tutucusu durumuna bile gelmişler.

    sonuç olarak böyle adı batasıca markaların yola nasıl devam edebildiklerini anlamıyorum. böyle bir utancın ardından sahiplerinin soyadlarını falan değiştirmeleri gerekirdi.
hesabın var mı? giriş yap