• ginnie'nin franklin'le tanışmasını anlatır.

    (bkz: nine stories)
  • dokuz öykünün üçüncüsüdür.

    -spoiler-
    ginnie bence kızın zengin ve kusursuzu andıran halini kıskanmaktadır. bir de üstüne ginnie'nin taksi paralarını sürekli ödemesi gücüne gitmiştir. eve gittiğinde aile bireyleriyle karşılaşmasıyla kusursuzluk bozulur. öyle ki evin abisinin bile üzüntüsünün sebebi ginnie'nin ablasıdır. içi soğur, belki de o aşağılık ve kandırılmış psikolojisinden sıyrılır ve parayı almaktan vazgeçerek evden çıkar.

    -spoiler-

    karakterleri salinger verdiği küçük ayrıntılarla gene tam yerine oturtmuştur.
  • o meşhur salinger detaylarının fazlasıyla yer aldığı güzel, sıcak bir kısa öykü.

    --- spoiler ---

    ginnie, var ya az değilsin. tabi, baktın baktın kızın abisi hoş; dedin arayı hoş tutayım şu kızla, taksi parası dediğin nedir ki canım, elbette ödenir öyle değil mi? valla senden korkulur ginnie. çok fenasın ginnie!

    --- spoiler ---
  • ginnie isimli bir çakalın öyküsü. git evinde sıcak yemeğini ye ginnie.
  • pireler berber develer tellal, matbuat da matbuat iken, bir pazar ekinde okumuştum. eve geri dönünce, geceleri uyumaya çalışırken, arabaların farları tavana yansıdığında yere atlayıp yüzükoyun yatağın dibine uzandığını söylüyordu röportaj yapılan kişi.

    salinger'ın öyküsünde de benzer bir travma sonrası stres bozukluğu izlerine rastlamak mümkün. üstelik, tam anlamıyla "orada" olmasa bile franklin. kanayan parmağı için verdiği abartılı tepkiden anlaşılıyor. muzdarip olduğu kalp rahatsızlığı salinger için de geçerliymiş zaten. gerçek hayatta ise, salinger orada, her şeyin tam ortasında, uzunca bir süre bulunmuş ve yaklaşan yeni bir tuhaflık karşısında, yersiz olduğu kesin bir uluma arzusunun kutuplara kadar uzanabileceğini güzel bir alegori ile başlığa taşımış. anlatılan, daha çok ginnie'nin değil, franklin'in öyküsü olsa gerek bu yüzden. olağan koşullarda oralarda olmayı kimselere bırakmayan, ancak, zamanı gelince kimi kanaatlerini, tercihlerini bir bedel karşılığında şekillendiren gençler en başta olmak üzere, bol keseden atmayı seven herkesin, sabaha bırakılmadan, ensesinden tutulup, kendilerine, şu on sayfayı okuduktan sonra perverlik söylevine kaldığın yerden devam edebilirsin denilebileceği türden güzel bir öykü. ve sen franklin'i kurtarabilirsin ginnie, birazcık şefkatle iyileşecektir, bunu başarabilirsin.
  • ginnie mannox, selena graff, franklin graff ve eric'in başrollerinde olduğu salinger'ın kısa öyküsü.

    pek çok yerde ginnie'nin franklin'inden etkilendiği yazıyor ama eğer öyle olsaydı, onun kendisine verdiği sandviçi evden çıktıktan hemen sonra çöpe atmak istemesi biraz tuhaf olurdu. kendince herhangi bir şeyini çöpe atmaya kıyamadığını söylüyor ama sonuçta sandviçle arasında o an için henüz duygusal bir bağ yok.

    yaşıyla eğitimini sorması ve akşam için selena'dan emri vaki randevu almasının sebebini tam olarak anlaşılmıyor. eric'in hop diye eve girmesi, selena'nın annesinin uyanmasını neden ginnie ile beraber beklememesi başka tuhaflıklar.

    uzun lafın kısası ginnie gözüm tutmadı.
  • bir j.d. salinger öyküsü.
    türkçe'ye çevirisi coşkun yerli tarafından yapılmış. bana kalırsa öykünün adı "ne bileyim" olmalıydı. * öyküdeki bütün karakterlere soru sorulduğunda önce bu iki kelimeyi söyleyip, sonra soruyu cevaplıyorlar. biraz salinger tarzına bağlı olsa da bu durum, bu öyküde çok hissediliyor.

    --- spoiler ---
    başlıktaki bazı yazarlar ginnie'nin franklin'den hoşlandığını söylemiş fakat dış görünüş açısından onu başta beğenmemesini bu kadar vurgulaması bana tam aksini düşündürdü. muhtemelen franklin de ginnie'nin ablasından hoşlanıyordu. o kadar mektubu ne diye yazsın yoksa? cevap vermeyeceğini bile bile üstelik. buna bakarsak da öyküdeki en masum karakter franklin benim fikrimce. ginnie'ye de kızmayın yahu. kızın ondan yararlandığını düşünerek sömürülme psikolojisine giriyor fakat sonra karşılaştığı manzaralar ile de doğru olanı seçebiliyor en azından.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap