• aslında dönüşmektir kötü bir insana. kimse doğuştan kötü değildir zihinsel bir bozukluğu yoksa.

    kötü olmak; şimdi sözlüğü okuyorum bu kötü olmakla alakalı insanların tanımlarına bakıyorum. ne kadar naif...
    ne kadar da saf.

    dönüşmektir kötü bir insan olmak. dönüşmek bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde, bütün güzelliklerini içinden yıkıp geçmek.

    herkesin acısına yetişmeye çalışan bir insan iken bir gün, aslında insan denilen şeyin kurtarılmaya değmeyecek şu anda ne yaşıyorsa onu hakettiğini anladığında dönüştüğü şeydir.

    ne ben bir kahramanmışım ne de insanlar temizmiş.

    adına halk diyorlar bakıyorum anlamaya çalışıyorum. bu nasıl bir rezil yaşam biçimidir düşünüyorum.

    şöyle söyleyeyim açıkçası; aslında kendinin farkına varmaktır kötü olmak. ben uyumsuz bir insanım. gerçekten de uyumsuzum bunu biliyorum. çok çabuk sinirlenmem, ancak uyumsuz bir insan olduğumu da bilirim. herkesle kolay kolay anlaşamam.

    kötü bir insan olmak; iyilikten vazgeçmektir de aynı zamanda.

    bu gün iyice emin oldum ben buna aslında. yürekten bir şeyleri paylaşmaya çalışıp dururken ne kadar çok yorulduğumu.
    o boş bomboş hayatlarıyla gelip giden insanları düşündüm. o sefil o iğrenç hayatlarıyla gelip çamurunu bulaştırmadan gitmek istemeyen yaratıkları.

    geçtiğimiz gün bir trans birey intihar etmiş. mehtap zengin sessiz sedasız çekip gitmiş bu dünyadan bir video kaydederek, tutunamadığı hayattan kopmuş...
    siz zayıf olandan nefret edersiniz. ve güce taparsınız. karşıtlığınız bile güç gösterisi amacı taşımaktadır. kendinize ait sembollerinizi dayatmaktan, yaşam biçimlerinizi başkalarına karşı yüceltmekten başka bir boka yaramıyorsunuz.

    siz; o çok güzel olduğunu sandığınız kusursuz hayatlarınızda paylaşmak denilen şeyi unuttukça batağa saplanarak etrafınıza topladığınız kalabalığı arkadaş ya da dost sanıyorsunuz.

    son çabalarımı kötü bir insan olarak gösteriyorum;
    evet ben kötüyüm; bir zamanlar bir grubumuz vardı ve kimi zaman insanların gözünü korkutarak bazı sorunları çözüyorduk.
    o günlerden kalmadır hiç bir zaman unutmayacağım bazı anılar;
    siz o sefil hayatlarınızda hep korkuyla güdülecek yaratıklar olacaksınız gözümde çünkü; bir sebebi var her şeyin!

    şu genç yaşımda sırf biraz kafam çalışıyor diye atıldığım maceralar o geçmişin saflığıyla birleştiği zaman neler çıkarmış ortaya oysa.

    bir gece bile iyi bir insanken huzurlu uyku uyuyabildiğimi bilmem. hep kalp kırıklıkları biriktirmiş hep anlarlar mı hatalarını diye insanlarla konuşmayı denemiş bir insanım ben.
    ama artık umurumda bile değil. sikmişim insanların o yavşak triplerini. kalp kırıklığı mı kaldı lan? artık laf diyen küfürün en ağırıyla suskunluğumla karşılaşıyor.

    hayatlarınıza bakın lan; bana göre öyle sefil, öyle iğrenç ki, kişisel mutluluklarınız bile mutluluk değil. çoğunuz istediği hayatı yaşayamıyor, bir kısmınız zaten hayattan bir şey isteyemeyecek bir hedefi olamayacak kadar mal. boşlukta sallanan aptallarsınız, kimisi kaçıyor kendinden; mesela okula vermiş hayatını, okuyor deli gibi, mesleğiyle kendisini ifade ediyor. doktormuş, mühendismiş. kimisine çoktan sahip olduğunu sandıkları şeyler efendilik eder hale gelmiş. kiminiz aldatılma korkusu içinde en güzel anlarınızı yıkıp atıyorsunuz. kiminiz size deli gibi aşık insanlara eziyet ederken, kiminiz tecavüz ediyor, kiminiz öldürüyor, kiminiz yardıma muhtaç bir birey gördüğünde sırtını dönüp gidiyor, kiminiz bir başka ırktan niye nefret ettiğini bile bilmeden sanal sebeplerle nefret etmekte. ama hiç biriniz gerçekte ne olduğunun farkında bile değilsiniz.

    eskiden hitlerden nefret ederdim şimdi ise nefretime saygı eklendi korkunç bir saygı. o kadar iyi çözmüş ki insanları, öyle vahşi bir ordu yaratmış. işte hepiniz temelde o insanlarsınız ve bir hitler geldiği anda gayette onun sorgusuz askerlerine dönüşüyorsunuz.

    içinde yaşadığınız sistemin kölelerisiniz! başarısız olduğunu düşündüğünüz insanlarla ilişki kurmuyorsunuz çünkü çıkarcı yaşam biçimlerinize ters.

    zengin olanlarınız o kadar görgüsüz ki binlerce kez ben bunu gördüm. sınıf atlamaya çalışanlarınız ise dibinden karaktersiz. ait olduğu sınıfın mücadelesini verip eşitliğe ulaşmaktansa, kısa yoldan köşeyi dönüp o ferrariye binmenin derdinde kiminiz.

    iğrençsiniz; farklı olana tahammülünüz yok. ve o kadar monotonsunuz ki sınırın dışında yaşayanlardan ödünüz kopuyor. iki yüzlüsünüz; facebook hesaplarınızdan ayyyy ne kadar şeker diye paylaştığınız köpeklerin biraz çirkin olanları sokaklarda ölürken siz yalnızca güzel olanlarla ilgilenirsiniz. hayvan sever geçineni ise milyonlarca insanın açlık çektiği yerde bir kaç sokak hayvanına yemek vermekle rahatlatmaya çalışır vicdanını; gerekçesi ise hayvanların insanlardan çok daha masum olduğudur.

    savaşlarda çocuklar ölürken bu gerçeklikten kaçabilmek için elinizden gelenleri yaparsınız. gece yaşamınız vardır az biraz parası olanlarınızın. tek gecelik sekslerde çeşitli zührevi hastalıklar kapar onu da birbirinize bulaştırmakta yarışırsınız.

    namuslu geçineni 14 yaşındaki tecavüze uğramış kızının ölüm fermanını imzalar anında; bir on dörtlüye bakar o küçük kızın hayatını kurtarmak. minicik kız çocuğunun kafasına kocaman tüfek dayayıp as kendini diyen yavşağın kafasına namlu dayandığında gözlerinde gördüm korkuyu ben! kızına öldür kendini derken terlemeyen yavşak tir tir titredi.
    çocuklarına her gün dayak atan bir babanın kemerle dayak yerken (sırayla beş kişiden) bir an geldiğinde sizin hiç vicdanınız yok mu diye ağladığını gördü bu gözler.

    insan gibi tecavüz ettiği eski sevgilisini artık rahat bırakması gerektiğini, o kadının yaşamını sürdürmeye çalıştığını söylediğim ve söylerken kibar davrandığım aşağılık yaratığın sırf nazik bir kaç kelime konuşurken karşımda nasıl dayılandığını gördüm. insan gibi konuşmanın bu ülkede korkaklıkla bir tutulduğunu - ki dünyanın diğer ülkelerinde de böyledir - gördüm. sonrasında yalvarmalarını da gördü bu gözler.

    herkes eşit yaşasın diye çıktığım yolculukta üç kuruşa kanını şerefini satanları gördüm.
    iş arkadaşını işten kovdurup patronuna yalakalık yapmakta hiç bir sıkıntı yaşamayanları.
    bütün bunlar olurken bir insan haksızlığa uğrarken aşağılık bir yaratık gibi sus pus kalanları. haksızlığa karşı başkaldırmayanları...

    öyle çok oyunlar oynandı ki artık, herkesin piyon olduğu satranç tahtasındasınız. kiminiz kendisini at sanırken kimisi kendi kendisini vezir ilan etmiş. birbirinizi yiyip duruyorsunuz.

    her tarafınızdan nefret söylemleri akıyor. affetmekten dahi acizsiniz. özlediğinizi söylemeye deli gibi korkarken en küçük hatalarında insanlara kin kusuyorsunuz.
    yaşayan sanatçılarınıza değer bile veremiyorsunuz. öldüklerinde ise efsane! işte böyle iğrenç ve sefilsiniz

    ve ben artık dibine kadar kötü bir insanım. eğer şeytan diye bir şey yeryüzü üzerinde olsaydı filmlerdeki gibi, asla tereddüt etmeden ruhumu da ona verirdim ki iyice bu karanlık yayılsın etrafınıza.

    sadece bir kaç kez yardıma muhtaçmış gibi davrandığımda, hayatı boyunca hiç yardıma muhtaç kalmamış ben; onca yardımına koştuğum insanların nasıl kahpeleştiklerini görebildim. yazık oldu onca güzel duyguya. hepsini çıkarıp tek tek öldürmeyi başardım hayattaki en büyük başarım olarakta bunu sakladım.

    milgram deneyi vardır onu araştırın bir kere. eline azıcık güç geçenin acıma duyguları yerle bir olurken en güçlü olduğum zamanlarda, hep vicdanımla yaşamıştım.
    bunu niye anlatıyorum biliyor musunuz?

    çünkü yitirdim inancımı...
    tek tek güzel olan ne varsa yok etmeye yemin etmiş alçakların arasında bir haykırıştır bu ''ulan bana ne yaptınız be?'' hikayelerim vardı benim. senaryolarım. filmlerim, resimlerim, fotoğraflarım. ince bir ruhum vardı...

    şimdi öyle midem bulanıyor ki; insanlıktan hayata tutunduğum tek şey annem ve ona yanına ilk vardığımda öylesine güzel sarılacağım. bencilce...

    semtimizin bütün yoksul çocukları bu kadına anne der... herkesin yardımına koşar çünkü, ayakkabısı vardır her çocuğun o semtin ilk okulunda okuyan. var-dı daha doğrusu. geçmiş zamanda kaldı.
    bir çocuk kavgası yüzünden okulu basan andavalların üzerine yürüdüğü bir ana o. kimsesizlerin kimsesi olan kadına da bunu yaptı işte insanlık. el kaldırmışlar ki okulda neyseki benim haberim yok. semtimizin diğer delikanlılarından biri - nur içinde yatsın - bir güzel meydan dayağı çekmişti o hayvanlara...

    iyiler hep erken ölüyor. geriye facebookta nerelerde takıldığını yazan, bir maç sonrası en yakın arkadaşlarına hayvanlıklar yapan öküzler kalıyor.

    iyiler hep erken ölüyor. kimse çıkıp demesin ki bana senin de arkadaşların hep kötüyse biz ne yapalım diye.

    sen benim kadar iyi rol yap muhtaçlık noktasında da gör sonucunu. iyi davranıyorlarsa işleri vardır, en iyi ihtimalle. sen biraz büyü, işler bir başlasın gerçekten gör hayat neymiş, insanlar nasılmış.

    kötü bir insan oldum.

    kötülüğü öğretecek yeni çıraklar arıyorum bilginize...

    siz bu iğrenç ve sefil hayatın basit aktörlerisiniz. dokunulmaz veya üstün sandığınız hayatlarınız da işe yaramaz. mide bulandırıcısınız ve kurduğunuz düzende insanlar, zayıflar, tutunamayanlar sırayla göçüp gidiyor. kimisi intihar ediyor. kimisi kendi hayatını feda ediyor.

    kahramanları anarken bile aşağılıksınız. içinde yaşadığınız sistemin basit birer kuklalarısınız. işte bu yüzden hepinizden nefret ediyorum.
    bence daha çok acı çekin.
    doğru ya zaten acının içinde yaşıyorsunuz ve duyarsızlaştınız değil mi?

    bak intihar ediyor insanlar sizin o aşağılık düzeninizde.
    hiç bir iyiliği, kötülük yapmadan bırakmıyorsunuz.

    midem bulanıyor hepinizden. tiksiniyorum.
    sadece çekip gitmeyeceğim ben. bundan sonra nerede olursam olayım hayat bütün insanlık için cehennem olsun isteyeceğim.

    taaa ki siz iiçinde yaşadığınız bu aptal sistemi anlayana kadar. insan olmak ne demek anlayana kadar...
  • her bi sikimi bildiğini sanıp biz de geçtik feleğin çemberinden diyerek akıl vermeye kalkışanlar;

    aman da içindeki o siktiğimin saçma vicdanı dinleyip yardım istediğimi sanıp gelenler.

    bu kadar nefretle nasıl yaşadığımı merak edenler;

    yeniden ve yeniden hala yer yüzünde değerli bir şey, bir insan olduğuna inanmamı sağlayıp sonra siktir olup gidenler.

    iyilik diye bağrına bastığı iki yüzlülüğünü, dünya da hala iyi şeyler de var diyerek örtmeye çalışanlar...

    işte bu listenin hepsinden kurtulmaktır bir anda.

    ruhunuzu sikeyim... basitsiniz... sadece basit olmakla itham etmiyorum sizi; kendinize kanıtlamaya çalıştığınız sahte gerçeklikleriniz de basit...

    kelimeler değersiz ve evet birinci kuralı kötü olmanın kötülüğün değerini bilmektir. dolayısıyla şeytan olsaydı yer yüzünde ona değer verirdim. elçisi bensem kendi çapımda kendime değer veriyorum. biline.

    işte bu yüzden nefret ediyor işte bu yüzden kötülüğü seçiyorum.

    kötü bir insan olmak yalnızca güçlülerin harcıdır.
    yalnızca güçlü olanlar kötü olabilir.

    iyilik kavramı ise güçsüzlerin hayata tutunmak için kendilerini avutmalarından başka bir şey değildir.

    çıkarcı yaşamlarınızda yalnızca çıkarınızın olduğu insanlara iyi davranınca iyi olduğunuzu mu sanıyorsunuz?
    herkes sevgilisine karısına, şusuna busuna iyi davranır.

    midemi bulandırıyorsunuz çünkü sokaktaki evsiz bir çocuk çocuk değil sizin gözünüzde...

    milyarlarca bakterisiniz yer yüzü üzerinde. doğal yaşamı işgal eden, iğrenç yaratıklarsınız sadece.
  • bunu fark etme erdemine sahip olup kötü ve erdemli bir insan olmak vardır bir de. en azından belli sınırlarınız ve "ben bunu yapmam,bu yanlış"larınız varsa, bir nebze avutuyorsunuz kendinizi.
    yani sana çok yanlış gelen birşeyi yapıp, hem kendine kötülük edip hem bir başkasına kötülük ediyorsun, kötüyüm ben diyorsun, hatanı kabul ediyorsun fakat bu hiçbir şeyi değiştirmiyor.üstüne yaptığın hatayı unutmuyorsun, pişman oluyorsun ve kendini affetmiyorsun. çünkü biliyorsun, kendini affedersen o hatayı yine yaparsın. çünkü insansın. hata yapmak için yaşıyorsun, iraden bazen zayıf oluyor. herkes gibi sen de biraz kötü oluyorsun. başkası hata yapsa ona küfrediyorsun, üzülüyorsun. ama kendi kötülüğünde boğuluyorsun. kendini affetmek zor. hele de kendini bağışlamayarak cezalandırmak daha boktan. ama insansın işte. bunlar insan olduğunu sana hissettiren. gerçekler.
  • bir seçim değildir. bazen doğru olandır, bazen insanları incitmektir, bazen de hayattan zevk alma biçimidir. her halükarda görecelidir. başkası için kötü olan bir eylem, yapış şekliniz ve sebebiniz yüzünden, sizin için "iyi" olarak nitelendirilebilir.
  • bazen değerli olanı etrafından uzaklaştırmaktır.

    bu bir kural saygı duyabileceğin, sevebileceğin içinin ısınacağı hiç kimseyi yanında tutma...
  • karar verilerek yapılabilen bir şey.

    ben bu gün insanlığımı gerçekten de geride bıraktım. kötü olmak kısmına odaklandım.

    gözlerinin içine baka baka, başkalarının acısına duyarlı, merhamet dolu bir insanı öldürdüler. yardım çığlıklarına yetişen olmadı üstelik.
    ne tuhaf...

    herkes iyi birini arıyor ama iyi birileri yalnızlıktan ölüp gidiyor. yaklaşanlar aldatıyor mesela.
    yaklaşanlara yetmiyor o yürekli halin...

    galiba oluyor. içimde bir şeytan ve doğum sancıları bunlar.

    ama yapamam ki... ben insan kullanamam ki.

    dünyanın öte yanında bi çocuk üşüse ve üşüdüğünü hissetsem mahvolurum ben...

    bu kadar derin bir öfkenin ve yalnızlığın içinde ne yapacağım? her tarafım kanıyor. bilsem neresi o kanayan yer kanı durduracam...

    eski zamanların insanıymışım ben. rüyamda gördüm. büyük bir festivaldi eski zamanlardan kalma. bir minder dolu taht gibi bir şeyle getirdiler beni bu zamana. bir evin, kerpiç bir evin önünde indirdiler. çok eğlenceliydi. son günümmüş benim o masalda.

    en son gün... vedaymış o şenlikler. içeri girdim. 5 yaşındayım ya var ya yok. belki de daha küçük. siyahlar içinde bir kadın büyük bir kazanın başında bir şeyler kaynatıyordu. nefretle baktı bana. geldin mi dedi. geldim dedim.

    sonra oldu benim annem babam gözlerimi bi açtım bi odadayım. kocaman dev gibi bir oda...
    o kadar büyük ki. o tarihte uzaktan kumanda ne bilinmez. o evde vardı işte. konak denilen bir şeydi işte. nedir bilmiyorum. okumayı biliyordum ilk okula giderken. hep nefret doluydu insanlar.

    aptal aptal şeylerle uğraşan garip duygusal takılan canlılar. anlayamadım ben... anlamayacağım da. sevilmek istiyorsunuz ama sevmiyorsunuz. sevilmek istiyorsunuz ama kötü adamların-kadınların peşindesiniz.

    evet bedenleriniz kirlenmiyor ruhunuz kirleniyor ve iyi insanlar ölüyor... ölüyor duyuyor musunuz?

    sonra mı işte sizi tanıdım ve kötü oldum galiba. hikayem ve denemem bitmiştir.
  • çok az kotu insan ile iletisim kurma sansim oldu. hepsinde de şu ikisi vardı; asla ve asla orta yolu bunlar ile bulamazsiniz sadece kendi islerine geleni yapar bunu da açıkça hissettirirler ve diğeri; yalnizdirlar. safi yalniz ama. öyle böyle değil. .

    kotu biri olduklarını değil de güçlü olduklarını zannederler, neyse sağlık olsun diyip geçin.
  • iyi bir insan olmanın faydasını göremeyenlerin tercihidir, hayat bu küstürür..

    sonuç olarak iyi hissetmiyorum. bu kadar
  • kötü olmayı bencillik sananların anlayamadığı...

    saf kötülük; cehaletten beslenen bir aptallık hali değildir. kendi çıkarın için yapılan bir şey değildir. anlıyor musun?
  • (bkz: iyi insan enaniyeti)
    (bkz: erdemlilik ishali)

    böyle ve dahası gibi olacağıma kötü insan olurum daha gerçek, daha net. sizi gidi kendini bi halt sanan kendini beğenmişler, yaptığınız iyiliği bile kibirden/egodan yapıyorsunuz çoğunuz.

    kötülüğe atıp tutmak kolay. kendi sinsiliğini, ikiyüzlülüğünü keşfetmekse zor tabi, herkesin götü yemiyor. keşfettiğiniz takdirde kendinizi yine aynı şekilde sevemeyecek kadar güvensiz, sevgisizsiniz.
hesabın var mı? giriş yap