• küçük görmek, aşağılamak.
  • yanlis anlasilmaya en musait bir kavram zira size normal gelen bir cumle karsi tarafca yanlis anlasilir. sonra cik isin icinden cikabilirsen...

    misal bir diyalogda "ne mutlu sana"der birisi denecek cokca bir sey olmamasindan..
    simdi "ne mutlu sana aklin yok" bir alternatiftir ama kas edilmis olan degildir.
    ama sizin kast ettiginiz "ne mutlu sana, istedigini yapabilme yolundasin".....
    yani kelimeler esnek, turkce esnek, yasasin hayat, yasasin cumartesi....*
  • bir futbol takımının yapmaması gereken birşeydir küçümsemek. diyarbakır'ı küçümsersin.. berabere kalırsın.. olmaz..
  • sevgi/saygı müessesesini doğrudan hiçe sayan bir kavramdır.

    (bkz: aşağılamak)
  • kibir posası, narsisizmin kabuğu...
    küçük bir metinle açalım;

    ''seni öyle çok seviyorum ki; bu sevgi hakkında fikir bile yürütemezsin,
    ne kadar yoğun ve büyük olduğu aklının ucundan bile geçmez!
    seni küçümsüyorum bu yüzden. hiçbir bok bilmiyorsun.''

    tuhaftır küçümsemek, nerde nasıl hissedileceği belli olmaz.
    sokakta dilenen saçı ve sakalı yağ içindeki amcam bile bir an küçümseyebilir önünden geçtiği restoranın içinde kadeh tokuşturanları.
  • bir globalizm hastalığı. köfteyi araya almaya çalışan turşusuz hamburger düşünüş tarzı.
    (bkz: türksün di mi)
  • bu kelimenin muhatabı olması gereken şey belki sadece problemlerinizdir. zira problemleriniz ne kadar büyük olursa olsun bir dönem birilerinin başından geçmiş, üstesinden gelinmiştir ve siz dünyada bu problemlerle cebelleşen tek kişi değilsinizdir. ve hayatınıza baktığınızda yaşanmışlıklarına göz attığınızda hep ama hep bi şeylerin üstesinden geldiğinizi, problemlerin uzun ya da kısa bir süre içinde çözüldüğünü görürsünüz.

    problemleri küçümsemek yok saymak değildir. gözünüzde büyütmenizin aksine, sizi motive eden, özgüveninizi sağlamlaştıran bir etmendir.
  • - abidin, mutluluğun resmini çizebilir misin, denilen günler geride kaldı; onu boşverdik, küçümseme*nin fotoğrafını çekebilir miyiz, dedik ve yollara düştük. zor bir şeydi. küçümsemeye alışkın değildi konunun öznesi de.

    ...derken yolda bir yaşlı kadına rastladık... kadın değil yaşlı bir ağaç... manken gibi yürümek kriteri üzerinden değer biçilen ve hayatın anlamını sallantılı küpelerinin gösterişinde bulan genç kızların yanından geçtiği, beli iki büklüm olmuş, muskalar satan bir yaşlı kadın... yanından geçenlerin almayacağından emin, konuşacak hali kalmamış bir kadın... ah dedik, tam fotoğraflık bu. ama kadının bakışları bizi kendimize getirdi... yaşamadıkları günler için bonus alan pürüzsüz ve süprüzsüz* genç kızların -hep genç kalacaklar korkarım- yanıbaşında durdukça beli daha da bükük görünen kadın... masmavi bir de gözleri...sisli havada gözümüzün içine bakan büyücü sanki... korktuk. korku varsa bildik ki küçümsemek de vardır... iki kere geçtik önünden. ikisinde de bize döndü yüzünü. iyice gördük. iyice gördü. küçümseniyordu.
  • istihfaf.
hesabın var mı? giriş yap