49 entry daha
  • pek naif, pek sevimli bir masalımızdır kendisi. ama masalın grimm kardeşlerin anlattığı orjinal hali biraz daha eğlenceli bizim şimdi dinlediğimizden. bakalım 1800'lerde almanlar nasıl masallarla eğleniyormuş.

    (ek: bir okudum da sanki ben yazmışım gibi olmuş, anlatım tarzı dışında tüm olaylar grimm versiyonuna sadıktır)

    --- ilk iki paragraf standart üçe atlanabilir ---

    başlangıç standart. bizim külkedisinin annesi ölüyor, babası yeni bir kadınla evleniyor, pis bir üvey anne, iki taş gibi ama sümüğünü sürmeyeceğin kişilikte üvey kızkardeş, evin tüm işleri külkedisinin üstünde. bir gün babası yolculuğa çıkıyor, ne istersiniz diye soruyor. pis kızkardeşler mücevherdi, iphone'du bişeyler isterken külkedisi diyor ki bana kafana çarpan ilk dalı kes getir. külkedisi bu dalı annesinin mezarına dikiyor, gözyaşlarıyla suluyor, o dal da büyüyüp acayip güzel bir ağaç oluyor. kuşun biri de geliyor diyor ki artık bu ağaçtan ne istersen gerçekleştirecek bak haberin olsun.

    o sırada kral artık düz duvara tırmananan oğluna acıyıp üç gece balo düzenleyip ülkenin tüm güzel kızlarını çağırıyor. üvey kızkardeşler zaten gidecek, külkedisini eziyorlar falan, anne paso yapamayacağı iş veriyor külkedisine, hepsini kuşlar, börtü böcek bilmemne toplanıp yapıyorlar. külkedisi bak ben herşeyi yaptım diye geldiğinde de "la pis sen nası gelceksin bu halinle" diyorlar yüzüne gülüp gidiyorlar.

    neyse külkedisi ağaca gidiyor ağlıyor falan. ağaç da buna boya badanayı, elbiseyi, silikonu falan bir yapıyor ki bar rafaeli solda sıfır. tabi baloda kardeşleri falan tanıyamıyor bunu ama prensin dibi düşüyor. tüm gece külkedisiyle dansediyor, külkedisini dansa kaldırmaya çalışanlara bir bakışlar, bir maço tavırlar falan, prensin olayı belli oluyor, kızı alıcak. ama külkedisi daha olaya hazır değil, tamam prens falan diye gelmiş ama daha eline erkek eli değmemiş, ürküp kaçıyor (saat 12 falan sonradan babaların eklemesi, orjinalde yok öyle bişey). prens kovalıyor ama külkedisi mübarek usain bolt.

    ikinci gece yine aynı hikaye. prens artık kızıyor, kızım diyor vermeyeceksen niye gösteriyorsun? (şaka şaka demiyor, burası tamamen benim hayvanlığımı prense yansıtmam. ama içinden de demiştir herhalde). üçüncü gece için kaçış yoluna tutkal sürdürtüyor (hakkaten helal olsun, çok zekiymişin). külkedisi yine fırlıyor, altın ayakkabısı yapışıyor mu tutkala. "boş ver nede olsa beleş" diyip depara devam. prens ayakkabıyı alıyor başlıyor külkedisini aramaya.

    --- dikkat! bundan sonrası ciddi düzeyde vahşet içermektedir ---

    sonra prens külkedisinin evine geliyor. önce üvey kardeşler deniyor ayakkabıyı. ilkinin parmaklar sığmıyor, annenin de gazıyla arka odaya gidip parmağını kesip geliyor (benim hiç bir eklemem yok). prens bakıyor ayakkabı oldu alıyor bunu götürüyor saraya. sonra ayağının kanadığını görüp açıyor bakıyor, parmak yok. yanlış kızı almışız diyip fişiyle birlikte iade ediyor. ikinci deniyor, onun da topuğu sığmıyor, gidiyor içeri odaya topuğunu kesip geliyor. prens tamam diyor, götürüyor bunu, ertesi gün o da iade (prens de az çakal diil ya neyse).

    sonra külkedisi geliyor ayağına oluyor falan, prens tamam diyor budur. evlenecekler. tabi kızkardeşler artık külkedisinin köpeği olmuşlar, gözüne girmek için herşeyi yapıyorlar. düğünde yine bunlar yalakalık yaparken, önceden külkedisine yardım eden kuşlar gelip bunların gözlerini oyuyor. böylece kötülüklerinin cezasını ölene kadar kör olarak ödüyorlar (evet, masal bu cümleyle bitiyor, sonsuza kadar mutlu yaşamışlar falan yok).

    --- bitti ---

    alman çocuklar da oh olmuş, beter olsunlar arschgeigeler diyerek mutlu mutlu uykuya dalıyorlar.

    (bkz: masal/@vsop)
35 entry daha
hesabın var mı? giriş yap