• burada sadece işkembeden sallayacağım. hiçbiri gerçek bir bilgi değil. kaynak ise, şu an sandalyeye oturduğum organ.

    corona sürecini, worldometers'dan ülkeler tablosunda henüz 3-4 ülke ve bir gemi olduğundan beri takip ediyorum. üşle gündemimizin filozof atakan olduğu günler.

    açıkçası olayın çinde sınırlı kalacağını, belki sıçrayan güney kore ve japonyada, belki hindistanda yerel düzeyde olacağını düşünüyordum.

    meraktan koronaya yakalananların öldüğü ana ait videolar izliyor, şaşkınlıklar yaşıyordum. çinlilerin, vatandaşlarını karantinaya aldığı görüntülere bakıp bakıp "olm siz ne yapıyorsunuz, böyle insanlık mı olur, böcek muamelesi yapıyorsunuz" diyordum.

    olay ülkemizde hala ciddiye alınmıyor olsa da o dönemde küresel çapta bir boşvermişlik ve hatta kötüye giden çin ekonomisine sevinmecilik vardı.

    çin sokağa çıkma yasağı getirdi, şehirleri kapattı.
    öyle ki wuhan'dan biri, bir akrabasını ziyaret için başka bir şehre gittiğinde, gittiği şehirdeki akrabasının komşusu tarafından öldürüldü. "virüsü buraya getirdin" denilerek.

    hayretle izlerken, insanların tamamen kendini izole etmeye başlamasını tam anlamıyla idrak edemiyordum. "adamlar şehir kapattı amk" diyordum.

    olayın iran'da patlak vermesi ile korkuyu ülkemizde de hissetmeye başladık. ama italya tüm avrupa'yı da etkileyecek şekilde hızlı bir eğilim göstererek günler içerisinde onbinlere ulaşan vaka ve binlerce ölümlere sahne oldu.

    afrika hariç neredeyse tüm dünyayı saran bir virüs haline gelen corona-19, daha sonra afrika ve kuzey avrupa'ya sıçradı. kuzey avrupa grafiklerini gördükçe daha çok telaşa kapılmaya başladım.

    ve bu sıralarda, "sosyal mesafe" uygulamaları ile beraber kimi yerlerde sokağa çıkma yasakları başladı. günümüzde ülkemizde de konuşuluyor ve hatta yaşlı ve görece cahil vatandaşın uyarılara karşı davranışları sebebiyle, halk tarafından sokağa çıkma yasağı getirilmesi isteniyor.

    düşünebiliyor musunuz, halk kendi isteğiyle "sokağa çıkma yasağı getirilsin" diyor.
    bu bilinç şu an bir çok avrupa ve amerika halkında da bulunuyor.

    süreç içerisinde, bir çok farklı yerde, filmler, diziler, kitaplar, romanlar ve kehanetler yayınlandı. her birine şok olduk. "adamlara bak nasıl bilmiş" dedim. ama bunların sayısı arttıkça, bill gates gibi adamların 5-10 yıl öncesinde konuyu dillendirdiğini görünce, bu kadar şeyin tesadüfi olmadığı düşüncesi iyiden iyiye yerleşti. aslında bir süreç yönetimiydi ve bugünlerde the beginning of the end'i yaşamaya başlıyorduk.

    benim için kritik an, bir vodafone kullanıcısı olarak şahit olduğum, telefonun operatör adı yazan bölümde vodafone ismi giderek #evdekal etiketinin gelmesi oldu. hemen eşimin telefonuna baktım, kendisi turk telekom kullanıcısı. 2 günü aşkın zaman oldu, onunkinde hala bir değişim söz konusu değil.

    gerek whatsapp durumları, gerek instagram ve twitter'da yoğun bir şekilde "evdekal" mesajlarının gelmiş olmasına, önce duyarlılık olarak bakarken, ulusaşırı şirketlerin de buna dahil olması sonrasında, "ulan hepimizi eve sokup dışarıda ne yapacaklar" sorusunu sordurmaya başladı. bu kadar insanı içeride tutmalarının başka bir sebebi olmalı düşüncelerini yaşıyorum. dediğim gibi kaynak, tamamıyla kıçım.

    ben bunları düşünürken, bugün önce amerika'da sonra italya'da askeri araçların sokaklara inmiş olması, kendi iç dünyamda tutarlılık oranımı arttırdı.

    eğer elenenlerden olmaz isek bundan 10 ila 20 sene sonra bugünlere bugün olduğundan çok daha farklı şekilde bakacağımızı düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap