• (bkz: kizilay)
  • ankaradaki 3 milyon insanin gun icinde i$gal ettigi, sinir bozucu ve kuru kalabaligin ne demek oldugunu ogreten yer.
  • meydanın ortasında iki büklüm süklüm, sümbüllü elleri çocuk ve telaş yüklü kadınların akşam olduğunda akıllarında salyangoz fikirli kocaları ve üstgeçitleri sorgulayan işsiz ve güçten düşmüş kayınçoları var imiş. pazen dükkanlarının arasında bir internet cafe'nin camekanı sokağa bitişik ise, kocalarının dijital ve gayet ortodoks çapkınlıklarının gözden kaçma ihtimali sıfıra gider. ve aldatılan kadın eve giderken, başkentin sokaklarında ahmet altan'ın hayal edemeyeceği aldatmalar kurgular.
    kızılay meydanı bu dijital suların kesildiği gün kurulmuştur ve aldatma nüfusu rakımından yüksektir. sakarya caddesinde ellerinde deste deste para tomarlı adamların dükkanları hiç kapanmaz. internet cafe'de aldatan koca olurlar, ahmet altan'ı aldatırlar.
  • ankaranin tum turkiyece bilinen meydani...surekli bir kalabalik ve ameleligin sergilendigi bu meydani , ankara yi hic gormemis insanlar gozlerinde cok buyutup istiklal tarzi bir yer sanarlar...
  • geceleri yanan coküsel ışıklar var kızılay meydanın ortasında.ışıklar 23nisan'dan kalma hala sökmediler.ayrietten ışıklandırmanın tam ortasında disko pistlerinde asılı duran,gümüş renkli dönen şu koskoca ışık toplarından bitane var.dönse tam disko olcak.
  • 23 nisan'dan kalma sökülmemiş ışıklar gündüzleri, terkedilmiş perili köşklerin tavanlarından sarkan örümcek ağlarına benzer.
  • aklim balig olana (bkz: akil balig olmak) kadar isminin kızılay olmasından dolayı bilinçaltıma kötü izlerle yerleşmiş olan ünlü mü ünlü** meydan.
  • 20. yüzyılın ortalarına doğru kurulup, adam edilmiş bir başkentin, sıfırdan kurulmuş meydanı olduğuna inanmamamız için elinden geleni ardına koymuyor. i. melih gökçek kızılay'ı sanırım sadece kandillerde yanan "başkent" lambalarıyla donatmış ama nasıl oluyorsa oluyor kızılay hava karardı mı leş gibi karanlık bir mekan. üstelik taksim meydanına denk gelmesi icap eden bu merkezde gece -ya da hatta gündüz- vakti bile hemen ayaküstü yiyecek bir yer bulamıyor olmamız ankaraya eksi beşbin puan vermeme sebep oldu (ya da bahane oldu, ne bileyim).

    bir de yine kızılay meydanı'nın en meydan yerinde konuşlanmış korkunç cam-çelik-beton yapısı eklektik mimarisiyle beni çileden çıkaran bir pasajın önünde oturduk ki akabinde söz konusu pasajın gölge bar'a da yataklık eden "ankaranın akmarı" bir yer olduğunu öğrendiğim an içim yandı. ankaranın rak ortamına kafam girsin.
  • artık ortasından berlin duvarı benzeri bir duvar geçen "eski" meydan..
hesabın var mı? giriş yap