• karsi cinsle herhangi bir yakinlasmaya dair duyulan, cinsel kokenli korkunun erkek yonu. tecrubesizlik veya cocukluktan gelme psikolojik sorunlar sonucunda ortaya cikar.
  • kadınlarla girilen tartısmalar oncesi hissedilen korku.kadınlarının herseyi kaydeeden bi bant oldugunu soylerler.okan bayulgende bi kadınla tartısmadan avukatımı cagırırım diye bi espri yaptıydı bunla ilgili ama ciddi gibide duruyodu,espri olmayabilir.
  • kadinlardan cok cekmis erkeklerin sahip oldugu yarali bereli bir korkudur. adamin altina sictiran cinstendir.
  • femme fatale müsessesesinin hem beslendiği hem de beslediği korku.
  • freudian bakış açısıyla bu korkunun sebebi ya doğum esnasında ebenin kıça attığı şaplak yada doğumhanede yan küvezde yatan kız çocuğunun üstüne işemesi olabilir [gerçi bu ikincisi biraz zor ihtimal; bana da saçma geldi ama olsun zaten çok rastlanan bi korku da değil]
  • toplumumuzda, geleneksel eğitim ve sosyal iletişim yoluyla, derin ve köklü bir şekilde aktarılan ve yaşatılan bir korku. her yerde var, ama biz bokunu çıkarttık kanımca.

    taocu sevişme ve seks kitabının girişinde bu korkuya dair şöyle bir aktarım var:

    [feminist erica jong çok ünlü "uçuş korkusu" adlı kitabında düşüncelerini şöyle açıklıyor:

    "... ama asıl sorun feminizminizi bir türlü doyurulmak bilmeyen erkek bedenine karşı duyduğunuz açlıkla nasıl bağdaştırabileceğiniz. buna çözüm bulmak da kolay değil... bir de şu var. yaşınız ilerledikçe erkeklerin kadınlara karşı temel duygusunun korku olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. bazıları açıkça, bazıları da gizli gizli kadınlardan korkuyorlar. özgür bir kadın için sönük bir erkek organıyla gözgöze gelmekten daha dokunaklı bir şey olabilir mi?
    ....
    bu haksızlık erkeğe penis adı verilen harika bir eklentinin kazandırdığı çekicilik değil, kadının her hava koşulunda yararlılığını sürdüren o kadınlık organıdır."]

    itiraf etmek gerekirse, ben kadınlardan korktuğumu hissediyorum bazen. sokakta gözgöze gelmekten, birini istemek olasılığından, birini istemek olasılığı sonucu reddedilmek olasılığından, birini istemek sonucu onu elde etmek durumundaki olası aşağılanmalardan, birini istemek sonucu zorlukla bin türlü çabalarla kurduğum evimin başıma yıkılması olasılığından; bunların hepsinden korkuyorum ben. bu korku çok derin bir korku kanımca ve gündelik hayatı, dolayısıyla politik görüşleri, yani her alanda yaşama pratiğimizi belirliyor.

    ve inanıyorum ki, kadın korkusu öğrenilen ve kimi yerelliklerde artan bir olgu. hatta bazı toplumlarda daha da sert bir şekilde öğretiliyor. eğer bir fransız kadınla karşılaştığınızda, ayaklarına baktığınızı fark edip, "oraya değil buraya bakacaksın" diye gözlerini gösteriyorsa, eğer bir kübalı erkek burada sadece kadınların gözlerinin içine bakabildiği için "aay çok seksii bi adam" tanımını edinebiliyorsa, "buralarda kadınlar tadından yenmiyor" ise *, bu işte çaplı bir terslik vardır. bu bir tabi afettir ve özgürlüksüzlüklerin en büyüklerindendir.

    kadın korkusunun çok önemli bir boyutu da, onlardan korktuğunuz için suçu onlara atmak, suçu karşı tarafa projekte etmek eğilimimiz herhalde. "ben onu istiyorsam ve açılamıyorsam, suçlusu o'dur ve o'nun beni reddetmesi olasılığı o'na saldırganlık uygulamak için yeterlidir. o, benim onu istememi nasıl sağlayabilir ki" bize öğretilen en büyük sapıkça yanılgımız olsa gerek. oysa istemek doğal olduğu kadar, reddedilmek de doğal; ama isteyen olmak doğal olduğu kadar, istenmek de doğal; ama istemek de suç değil, istenmek de suç değil, bunun sadece var olması da suç değil, bunun tatbiki de suç değil. peki ne suç, insan olmanın birikimine nasıl ihanet edilebilir?

    şu sıralar tartıştığımız şeyler düşünülünce, nasıl büyük bir sapkınlığımız var, nasıl büyük bir yanılgı içindeyiz, nasıl bu kadar kendimizi unuttuk, anlamakta zorlanıyorum. insan olmak daha da zor geliyor böyle durumlarda; ben bu kadınlardan niye korkuyorum, bu kadınlar benden niye korkuyor? benim kadınları istemem ya da istemem niye bu kadar önemli, kadınların istemesi ya da istememesi niye bu kadar mühim? namusunu iffetini korumak adı altında, hayatın diğer tüm alanlarında binbir dolap çeviren insanlar nasıl namus timsali gibi dolaşıyor da, koskoca bir insanlar toplamı birbirine dokunmaktan bile korkar hale geliyor? bırakın bir kadınla erkeği, bir erkekle bir erkek bile birbirine dokunmaktan nasıl bu kadar korkar hale geliyor?

    ne kadar zavallıyız hepimiz.
  • bir nevi: (bkz: badak)
  • (bkz: kadın kokusu)
  • (şüphesiz ki) akıllı erkeğin sahip olması gereken korkudur (zira) ne şeytandır onlaar!
hesabın var mı? giriş yap