• genelde ergenlik dönemini aşırı kilolu geçirdiği için hormon dengesi bozulmuş, bunun sonucunda da kadınsı özellikler kazanmış erkeklerdir.

    memeleri büyük, penisleri küçük, suratları kadınsıdır. genelde ibne olmazlar.

    bir de bu tür erkekleri çok çekici bulan eşcinsel erkekler vardır. toplumun yarayan kanası olabilirler belki. belki olamazlar. hoş değil tabii.
  • (bkz: efemine)
  • (bkz: androjen)
  • kadınların hal ve davranışlarını sergileyen erkek tipidir. dedikten sonra erkekler niye böyle davranır diye düşünmüşümdür hep.
    yaratılmışlıktan gelen ruh farklı beden farklı durumunu kastetmiyorum. baya erkek benim bu dediklerim. kızlarla çıkıyorlar bir sıkıntı yok, konuştuklarında sanki karşında bir kadın var. kullandığı kelimeler verdiği tepkiler kadınsı. işleri sebebiyle kabul görmek ve ticari kaygı nedeniyle yaptıklarını düşündüm nedeni bu sektördeki insanlarda oldukça rastlıyorum. ve inanmıyorum çoğu erkeğin gay olduğuna. dışarıda ne kadar feminen iseler kapıdan girdiklerinde evlerine, saçı başı bozup giyip çizgili pijama ve atleti eline tespih aldıklarını düşünüyorum.
    eğer sanatcıysalar modacıysalar ve eğlence sektöründe iseler bu işi para kazanmayı kolaylaştırmak veya artırmak amacıyla yapıyorsalar bırakın kardeşim üç kuruşa da bu eziyet çekilmez ayooll vallahiii.
  • kadın kullanım kılavuzu her zaman yüksek japonca ile yazılır.
    erkek kullanım kılavuzu her zaman en basit çivi yazısıyla.
    işi karışıklaştırıp zorlaştıran kadınsı erkekler ve erkeksi kadınlar olmasa dünya çok sıkıcı yer olurdu. (bkz: erkek vs kadın/@ibisile)
  • yaz yaz listenin en başına, capslock açık bir şekilde şunu yaz: adem!

    diyelim ki kadınlar erkeğin kaburgasından yaratıldı iddiası doğru. bu durumda adem'in kendisi ilk kadın ve dolayısıyla da ilk kadınsı erkek olmuyor mu?! neticede (bkz: parça ve bütün)

    dahası, bu durumda adem havva'ya yürüyerek esasında kendine yürümüş olmuyor mu?! zira havva aslında adem'in bir parçası. dolayısıyla erkeğin dişiye duyduğu arzu, erkeğin kendine duyduğu arzu! böylece şimdi sinirden kendimi sikicem diyen otoseksüellerin aynadan kendi götüne bakarak otuzbir çekmek şeklinde tezahür eden cinsel arzu ve iştiyakleri, bırak anormal falan olmayı, normun bizatihi kendisi!

    hazır iştiyak demişken, erkeğin kadına ilgi duymasının, esasında erkeğin kendine duyduğu arzu olması mevzusunu "bir şeyin kendi nefsine iştiyak duyması" şeklinde açıklamak da mümkün. üstelik bu açıklama için kaos gl ya da pembe hayat lgbti'ye falan değil, ünlü islâm düşünürü ibn arabî'ye bakmak yeterli! kendisine birazdan döncem ama önce ibn-i lacan'ın dükkanına uğrayıp bi çayını içelim.

    malum jacques lacan o pek can yakan il n'y a pas de rapport sexuel lafıyla arzunun asla tatmin edilemeyeceğini, cinsel ilişkinin ötekinin bedeninde mastürbasyon yapmaktan ibaret olduğunu ve bu yüzden de cinsel ilişki diye bir şey olamayacağını söylemişti zamanında. yani şimdi bu noktadan peygambere pas atmak biraz sert bir şut olacak ama neyse ki topu göğsünde yumuşatacak şahane bir stoperimiz var: 1252 yılında yazdığı fususu'l hikem adlı kitabında ibn arabî, "dünyada bana üç şey sevdirildi: güzel koku, kadın, namaz" şeklindeki hadisi açıklarken, benim bu entryinin başında sanki geyiğine söylediğimi sandığınız şeyin neredeyse birebir aynısını yazmış:

    "allah, insan için yine insan sureti üzere başka bir şahsı üretti, ona da kadın adını verdi. kadın kendi sureti üzere zahir olunca ona muştak oldu. bu hal bir şeyin kendi nefsine iştiyak duymasıdır. kadının erkeğe vurgunluğu da bir şeyin kendi yurduna düşkünlüğüdür. şu izahımıza göre insana kadın sevdirildi, çünkü allah bizzat kendi sureti üzere yarattığı kimseye muhabbet gösterdi. (...) allah kendi sureti üzere olan kimseyi sevmekle beraber ona da kadını sevdirdi. o halde erkeğin muhabbeti hem kendi parçası olan kadına karşı hem de kendisini yaratan hakk'a karşı oldu. işte bunun için hz. muhammed (as) 'bana kadın sevdirildi' buyurdu."

    entrynin başında adem'i bütün havva'yı onun bir parçası olarak varsaymıştık. oysa hegel'in gesamt/idea veyahut da heidegger'ın dasein adını verdiği bütün adlı varlığın dinî terminolojide allah'a tekabül ettiğini düşünürsek, hikmet kıvılcımlı'nın yazdığı o kitap hiç yabana atılır olmasa gerek: (bkz: allah önce kadındı)

    valla şimdi psikanalistler beni tefe koyacak ama şu yukarıdaki açıklamasıyla ibn arabi'nin ibn lacan'dan bi tık üstte olduğunu düşünüyorum. çünkü la femme n'existe pas, yani kadın yoktur diyerek lacan, kadının simgesel düzeyde erkeğin bir epifenomeni olduğunu iddia ediyordu. oysa ibn arabi, kadının varlığını kabul ediyor ama son tahlilde kaburgayla dolayımlayarak erkeğe gidiyor ve lacan'ın erkeğin semptomu olarak kadın tezini tepetaklak edip kadını, erkeğin semptomu olarak konumlandırıyor.

    o değil de şu entryde görüşlerine başvurulan -ben dahil- herkesin (hz. muhammed, ibn arabi, lacan, hegel, nazi, doktor) erkek olması bana "toplumda kadının yeri" adlı konferansta bir tane bile kadının olmamasını hatırlatıp üzdü. görsel neyse çok da üzülmeme gerek yok; bir diğer errrrkek düşünürümüz ibn-i bobmarley'in dediği gibi kadın yok ağlamak yok!
  • özne aktarımına da tekabül edebilir psikanalizde.

    erkeklik rollerini yerine getirmekte o denli endişeli ve korkuyordur ki bir başka erkeğin bunu yerine getirmesinden haz duyabilir.

    cuckold fanteziler bu anlamda değerlendirilebilir. ya da pasif ve kolay yoldan karşıdaki erkeği bu doyuma ulaştırmayı amaçlayabilir.

    bu bağlamda homoseksüellik ne kadar emin şekilde durulabilir bir tercih emin değilim. normal bir cinsellik üretken, heteroseksüel ve genital odaklıdır. erkeklik doğası gereği aktiftir ve ereksiyon olduğu için bir bedenin içine girmektir ana odağı. cinsel gelişimi zayıf ya da kesintiye uğramış bir bünyede bu spontane olması gerekirken zorluk dolu göz korkutan bir eyleme dönüşebilir ve karşı tarafın cinselliği cazibe kazanır.

    pasifliği aktifliğe, içine alıp zahmetsiz bir feminen cinselliği ereksiyon olamamanın tedirginliğine tercih edebilir. zamanla da bu kalıp sabitlenir.
hesabın var mı? giriş yap