• fi dizisinde duyduğumdan beri unutamadığım müthiş cümle.

    ingiliççesi veya latincesi dövme yaptırılası. hayat motto'su haline getirilesi. sık sık tekrarlanası.

    kader, gayrete aşıktır.
  • fi dizisinden çok önce diriliş ertuğrul dizisinde söylenmiş cümle.
  • benim için son derece kof bir cümledir. çünkü gayret, hayata aşıktır. çabası boşa giderse de aşkı platonik kalır. tutamaz hayatı, kavrayamaz.
  • nahif bulduğum cümle. sevmedim.

    onun yerine yıllar evvel bir acentanın kartvizitinin arkasında gördüğüm, benzer anlama gelen ama ifade şekli farklı olan bi' cümleyi yazayım;

    ''şans hazırlıklı olandan yanadır.''

    bence bu daha iyi. daha rekabetçi, daha sinir bozucu.

    geçelim öyle reklam kokan, popülizm kokan bayık ''gader gayrete aşıhtır yiğidim'' lâflarını.

    değişiklik: cümle ve kelime değişikliği.
  • ibn arabi'ye ait söz
  • "... çektiğin zahmet gün gelir rahmete dönüşür. sabret!" diye devam eden söz. fi ve diriliş ertuğrul dizilerinde geçmiştir.
  • önceki gün recep tayyip erdoğan'ın konuşmasından duydum bu sözü. yunus emre'ye aitmiş. bütün kişisel gelişim kitaplarını atın yerine bunu koyun, o kadar yani.. süper ötesi..
  • kitap gibi söz

    ama sadece 3 kelime

    bazı insanlar vardır mesela, az konuşur ya da pek konuşmaz, ama konuşunca mıh gibi işlenir yüreğe söyledikleri

    bu da öyle bi söz işte, unutmamak lazım
  • kezban instagramları vazgeçilmez vecizesi.
  • ön edit: bu entrynin bağlamı, gönül ilişkileri değildir.

    "...bu aşkın meyvesi de nasip ve kısmettir" olarak devam edebilecek yunus emre sözü.

    sadece kaderin gayrete olan aşkından bahsedersek, şans ve algimiz/vizyonumuz dışındaki dünyaya ait parametreleri gözardı etmiş oluyoruz zira.

    ben inançlı bir insan değilim, ama nasip ve kısmet kavramlarını çok bilgece buluyorum.
    her ne kadar yeni dünyanın mottosu you can do it olsa da; gayretin netice üzerinde* dominant sayılabilecek bir etkisi olsa da, çabamızın sonucunu garantileyebilecek herhangi bir genellemeye gidemiyoruz rastlantisallik/subjektivite faktörlerinden dolayı.

    tam da basıncın arttığı bu noktada, nasip ve kısmet kavramları bize bir nefes odası açıyor sanki işte.
    çünkü müspet bir sonuca ulaşamamış çaba insana yük olur, dert olur. kendiyle kavga ettirir, kendine fırça attırır, salak hissettirir.

    ben gençliğimde çok uzun süre yer vermedim hayatımda bu kavramlara. çabayla her şey olur sandım, çok çabalayıp çok yoruldum.

    sonra yaşım ilerledikçe farkettim ki, her şeyi her zaman açık bir vizyonla göremiyorsun. bana vaktiyle çok mantikli gelen gayretlerimden bazıları hep boşa kürekmiş mesela. şimdi görebiliyorum bunu.
    ve bazı gayretlerim de tamamen şans faktörü sebebiyle boşa gitmiş.
    ve bunların hiçbirine yapacak bişey yokmuş. boşa yıkılmışım sükut-u hayallerim sonralarında.

    hasılı, nasip kısmet kavramlarını idrak ettim bi noktada.
    her şeye her zaman aklımız ya da gayretimiz yetmez,
    şans her zaman yanımızda olmaz.
    bu dünyanın bizden gayri ve bize kasıt olmayan da bir akışı/işleyişi var.
    tüm uygun koşullar* çabayla biraraya geldiğinde, müspet sonuç mümkünat buluyor.

    .

    ilk başta kader vardı. onu öylece bırakırsan oradan yürüyor.
    gayreti masaya sürdüğünde ise nasip ve kısmete dönüşüyor sonuç.
    müspet olursa ne âlâ,
    ama menfi olursa da, finalde senin kendinle tutuşacağın kavgayı anlamsızlaştırıyor. çabuk ve uysal bir ikrarın kollarına birakiveriyor seni usulca...
hesabın var mı? giriş yap