*

  • ankara üniversitesi kadın sorunları araştırma ve uygulama merkezi uzmanı aksu bora ’nın kitabı..

    tanıtım yazılarından anladığım kadarıyla aksu bora kitabında cinsiyetçi rolleri gereği, hangi sınıftan olursa olsun kadınları yeniden üretim sürecinin bir parçası olarak ele alırken, diğer yandan ücretlendirilmiş ev işçisi kadınlarla aralarındaki ilişkiyi irdeliyor.. ev işine dair bugüne kadar yazılmış olan benzerlerinden farklı olarak kadının görünmeyen emeğinin karşısında, ücretli ev emeğinin nasıl konumlandığına değiniyor.. ayrıca cins ayrımcılığı, sınıf çelişkisi ve diğer eşitsizliklerle birlikte ele alındığında bütün sınıfları kesen bir kadın dayanışmasının mümkün olup olmayacağını da sorguluyor gibi..

    edinilip okunmalı, bugüne değin sosyalist feministlerin yakaladıklarından ve söylemlerinden farklı olarak nelere değindiğine, ne gibi açılımlar sunduğuna bakılmalı..
  • erişemediğim, fakat umut bağlanan "feminist" teorilere ilişkin yetkin bir çalışma olduğu belli oluyor. geçen sene gülnur acar-savran'ın "beden emek tarih" kitabı yayımlanmıştı. aksu bora'nın da doktora tezini biliyorduk zaten, hayırlısı...

    "'bizim dükkân 24 saat açık!' ev kadınlığı, tatili, hastalık izni, emekliliği, mesai saati olmayan bir iştir. ev dışında çalışanlar da dahil olmak üzere bütün kadınlar evde çalışırlar ve bu çalışmanın karşılığı yoktur. çünkü ev işleri, kadın olmanın doğal bir parçasıdır. işte bu doğallık, evde harcanan emeği görünmez kılar. ev işlerinin 'yeniden üretim' olarak etiketlenmesi de bu görünmezliği büyütür. camları silmekle yemek yapmak, çocuklara bakmakla lavaboları ovmak aynı türden işler midir? değilse, aradaki farkı nasıl kavramsallaştırabiliriz? bu kavramsallaştırmayı kadınlar arasındaki farklılıkları tahlil ederken kullanabilir miyiz?
    kadınların sınıfı, toplumun temel düzenleyici ilkeleri olan sınıfın ve cinsiyetin gündelik yaşam içinde nasıl birbirleri üzerinden kurulduklarını araştırıyor. kadınların hangi sınıftan olurlarsa olsunlar, sadece kadın olarak ezildikleri doğru olsa bile, bu ezilmenin onları kızkardeş yapıp yapmadığını sorguluyor. sınıfsal farklılıkların cinsiyete birer 'ek' olmanın ötesinde, kadınlığın kurucu bileşenleri olduğunu iddia ediyor ve bu iddiasını gündelikçiler ve ev hanımlarının ilişkisinde sınıyor."

    "bu kitap okurunu yöntemsel özeni ve kuramsal yeniliği ile ödüllendiriyor. ücretli ev hizmetlerini cinsiyet ve sınıf temelli ayrımların ve eşitsizliklerin yaratıldığı, sürdürüldüğü ve bunlara karşı çıkıldığı gündelik pratikler içinde tahlil edebilmesi açısından da çerçeve kurucu ve ender bir çalışma. aksu bora kadınları eve bağlayan zincirlerin nasıl örüldüğüne ilişkin güçlü bir mercek sunuyor." gül özyeğin

    aksu bora, kadınların sınıfı, iletişim yayınları, 2005
  • hakkinda radikal kitapta cikan elestiri icin
    http://www.radikal.com.tr/….php?ek=ktp&haberno=4726
  • her ne kadar aksu bora kadınların farklı biçimlerde ezildiklerinden ve kadın olmaktan kaynaklanan ezilmişliğin tek başına ortak bir mücadele zemini teşkil edemeyeceğinden bahsederek feminist literatürün yıllarca bağrına bastığı "kızkardeşlik" idealini sorgulasa da, kitabının adı talihsiz bir biçimde "kadınların sınıfı"dır (nedense). bilindiği gibi kadınların bir sınıf oluşturduğunu söyleyen kişi christine delphydir. delphy "baş düşman"da patriyarkanın temelini "ev içi (ailesel) üretim tarzı"nın oluşturduğunu ve patriyarkal sömürünün kadınların “ortak, özgül ve temel ezilmişliği”nin zemini olduğunu söyler. halbuki aksu bora'nın derdi bunun tam da tersini göstermektir:
    “…erkekliğin ‘kadın’dan farklılıkla ama kadınlığın başka kadınlıklardan farklılıkla kurulduğu doğruysa, kadınlar arasındaki ilişkilerin dayanışma ve ortaklıktan çok farklılık ve rekabet içermesi, sadece kadın düşmanlığının yaygınlığı ve kadınlar tarafından da içselleştirilmiş olmasından değil, toplumsal cinsiyetin kuruluşuna ilişkin bu temel yapısal durumdan da kaynaklanıyor demektir. bu nedenle de kadınlar arasında dayanışmanın (1970’lerin ünlü ‘kızkardeşlik’ idealinin) kendiliğinden, ortak ezilmişliğin bilincinden, gündelik deneyime ilişkin farkındalıktan…kaynaklanması mümkün görünmüyor…kadınların sadece kadın oldukları için ezildikleri doğruysa da, bunun bir ‘ortak ezilme’ olarak yorumlanması mümkün görünmüyor…" (189-190).
    aksu bora kitabında ücretli ev emeği bağlamında karşı karşıya gelen ücretli ev hizmetlisi kadınlarla orta sınıftan işveren kadınların, kendi öznelliklerini yine birbirleri dolayımıyla nasıl kurduklarına değinirken, bu öznellik kuruluşu içinde sınıfsal farkın ve cinsiyet ilişkilerinin nasıl üretildiğini de ortaya sermeye çalışmaktadır. kanımca kitabın en güzel yanlarından biri ücretli ev hizmetlisi kadınları bir maduniyet söylemi içine hapsetmeden onların da bu iktidar ilişkisi içinde güçlenme stratejileri geliştirdiklerini, değiştirme dönüştürme gücüne sahip olduklarını vurgulaması.
    bir de tabii aksu bora'nın e.p.thompson 'ın "deneyim" kavramıyla bourdieu 'nün "habitus" kavramını pek güzel bir araya getirmiş olması, bunu yaparken kör gözüm parmağına teoricilik yapmayarak sade sade, görüşme yaptığı kadınların anlatılarını ön plana çıkartarak yazması da kitabın bir başka beğendiğim yanı.
  • sinifin bir soyutlama olarak degil iliskiler icinde kurulan dinamik bir yapi gibi goruldugu calismadir.

    "gorusmelerin hemen tamaminda, hem isverenler hem de hizmetliler, sinifsal farki adli adinca ifade etmekten kacindilar. bu tutumu bir yandan turkiye'nin ekonomik, toplumsal ve siyasal yapisinin ozgulluklerine baglayabiliriz; diger yandan, bourdieu'nun dedigi gibi, "nesnelci yaklasimlar aktorleri buyuk toplumsal yapilarin basit yansimalarina indirgeme egilimindeyken, aktorler, toplumsal dunyadaki pratik bilgilerine dayanarak eylemde bulunurlar." "
    ....
    " sinifsal konumun, tipki toplumsal cinsiyet gibi "iliskisel" bir niteligi oldugunu hatirlayinca, isveren ve hizmetlilerin ucretli ev hizmeti iliskisi icinde yalnizca farkli kadinliklar kurmadiklarini, ayni zamanda, sinifi da insa ettiklerini soylemek mumkundur. sinif taniminin ve sinifsal sinirlarin kendileri de bir mucadele (ve muzakere) konusudur; gorustugum kadinlar acisindan, sinifsal farkin koyluluk/kentlilik, cahillik/okumusluk, gerilik/modernlik, kapalilik/aciklik gibi ikilikler araciligi ile kavranmasi ve anlamlandirilmasi, sinifin sinirlarinin boyle bir simgesel sistem icinde muzakeresine ve yeniden cizilmesine isaret eder. "
    (s. 186-187)
hesabın var mı? giriş yap