• kondenser mikrofon* olarak da gecer. icindeki kapasitenin elektrotlarindan biri diyaframa bagli iken digeri sabittir. ses dalgasi ile hareket eden diyafram sabit yük altindaki kapasitenin elektrotlari arasindaki mesafenin ve buna bagli olarak uclarindaki gerilimin degismesine sebep olur.
  • çalışma prensibi, bir elektronik devre elemanı olan kondansatörlere benzeyen mikrofonlardır. kondansatörler elektrik enerjisini depolar ve bir kondansatörün içinde iki adet plaka bulunur. kapasitif mikrofonlarda da kondansatörerde olduğu gibi bir sabit plaka ve diyafram görevi gören ince ve oldukça narin bir zar bulunur. ses basıncı bu diyaframı hareketlendirir. bu hareketlilik, hareketli diyafram ve sabit plaka(backplate) arasındaki mesafenin değişmesine sebep olur. böylece devrenin kapasitansı yani çıkış voltajı değişir. diyafram çok ince ve hassas olduğu için hızlı şekilde hareket edebilir ve çok kısa süreli basınç değişikliklerine bile cevap verebilir. bu tür mikrofonların çalışabilmesi için dışarıdan elektrik enerjisi gerekir. +48 volt ya da phantom powerolarak bilinen bu enerji mikserlerden, ses kartlarından ya da harici bir phantom power ünitesinden elde edilebilir.

    iyi bir kapasitif mikrofon için birkaç bin dolar gözden çıkarmak gerekebilir. frekans cevabı dinamik mikrofonlara göre oldukça geniştir. ciddi akustik bilgiyle inşa edilmiş salonlarımızın azlığından mütevellit türkiye’deki canlı performanslarda pek kullanılmazlar.

    neumann km 84
    røde nt2000
    akg c1000s
    shure ksm27

    iyi kapasitif mikrofonlardandır.
  • her frekans araligina esit tepki veren mikrofon tipidir.
  • kapasitif (condenser) mikrofonda, aralarında bir dielektrik levha bulunan biri sabit diğeri hareketli iki iletken levha vardır, bu üç eleman bir kondansatör oluştururlar. ses dalgalarının çarpmasıyla hareket eden hareketli levha bu kondansatörün kapasitesinin değişmesine sebep olur. eğer bu kondansatörün uçları arasına bir voltaj uygulanırsa bu voltajın akımında kapasite değişmeleri doğrultusunda dalgalanmalar olacağından bu titreşimler ses sinyaline çevirilir. condenser mikrofonlar harici bir güç kaynağı olmadan sesi elektrik sinyaline çeviremezler. gerekli olan bu voltaja phantom power denir, endüstri standardı +48 volttur. mikrofonun bağlı olduğu ses kartında veya preamp'de genellikle bu gücü sağlayacak olan +48 butonu bulunur.

    kapasitif mikrofonlar dinamik mikrofonların aksine frekans karakteristiği olarak mesafeye bağlı değişimler göstermezler. yani, ses kaynağı kondansatör mikrofonun membranından uzaklaştığında mikrofonda frekans aralığının herhangi bir kısmına karşı bir sağırlık oluşmaz, sadece ses sinyalinin genel seviyesi düşer ve bu özellikleri condenser mikrofonları stüdyo ortamında vazgeçilmez kılar.

    çok hassas oldukları için rutubete, sigaralı ortamlara, düşürmeye, sarsmaya gelemez hemencecik bozulurlar. ayrıca üretimlerindeki teknolojik teferruatlardan ötürü fiyatları sahne mikrofonlarına göre bayağı bir yüksektir.

    mikrofonların ses sinyalini alış yönleri bakımından gruplara ayıracak olursak:
    kardioid (sadece mikrofonun ön yüzünden gelen sinyalleri alır), omnidirectional (her taraftan gelen sesi eşit olarak alır), figür 8 (mikrofonun önünden ve arkasından gelen sesi eşit olarak alır, düetler için uygundur).

    sektörün liderleri neumann, microtech gefell, brauner, telefunken'dir. bu markaların bazı modellerinin fiyatları '0' km bir araba kadardır.
  • kapasitif (condenser) mikrofonların dinamik mikrofonlardan bazı farkları vardır bilindiği gibi. dinamik mikrofonlarda dip gürültüsü preamp kaynaklı olurken kapasitif mikrofonlarda kendisinden kaynaklı olur. bu yüzden kapasitif mikrofon seçerken, özellikle düşük bütçede bu kıstası göz önünde bulundurmak lazım. kapasitif mikrofon seçimlerinde "s/n" (signal to noise) ve "equivalent noise" değerleri önem taşır. ilk değer ne kadar yüksekse o kadar iyi, ikinci değer de ne kadar düşükse o kadar iyidir. zira bazı kapasitif mikrofonların dip gürültüsü doğru düzgün müzik üretmeye olanak vermez. özellikle düşük volümlü çalışmalar yapıyorsanız tavsiye etmem. eğer davul, elektro gitar gibi volümü yüksek enstrüman çalıyorsanız veya alt yapıya sadece vokal girecekseniz kullanılabilir. dip ses temizleyerek podcast, sesli kitap, youtube videoları gibi işler için de kullanılabilir. ancak bir sıradan enstrüman kaydı için veya bütün bir şarkıyı bu mikrofonla oluşturacaksanız tavsiye etmem, hatta uzak durun. bu mikrofonlardan benim duyduğum bazıları şöyle:

    behringer c-1, behringer c-2, behringer c-3, samson c01, samson c02, samson c03, akg c1000s, beyerdynamic tg i53 (kulaklıkları iyi olabilir ama mikrofonları iyi değil), rode m3, audix f9, dpa 4099.

    bu mikrofonları rack tipi çok iyi preamplara da taksanız (30 bin lira +) dip gürültüsü duyarsınız. internette de deneyen var bunu. tekrar dediğim gibi, kapasitif mikrofonların gürültüsü kendinden kaynaklanır. kağıt üzerinde baktığınızda değerleri düzgün gibi gözükür, başlangıç seviyesindeki mikrofonlarda o kağıt üstündeki veriler yanıltabilir. neticede firmalar kendisi yazıyor onları. dolayısıyla bizzat dinleyip görmek lazım ama bu imkan da çoğu zaman olmayabiliyor. o yüzden tecrübe paylaşımı yapmak önemli bu konularda.

    fazla sıkıntı çıkarmayacak ancak pek önermeyeceğim mikrofonlar ise şöyle: mxl 990 (20 db-a self-noise'u olduğundan tavsiye etmem ama seveni çoktur), at2020 (çok rahatsız etmese de dip sesi var), sontronics stc-10, akg p170, lewitt lct 040, presonus m7, akg p120 (kağıt üzerinde olmasa da gerçekte at2020'den daha yüksek noise floor'u var), presonus px-1, lewitt lct 240, cad audio gxl2200, mxl 440, mxl 770, mxl 603, mxl 606, mxl 2006, mxl v67n. bu mikrofonları gürültülü kaynaklardan kayıt alırken sorun yaşamazsınız. hatta müzik üzerine kayıt alırken de sorun yaşamazsınız. ancak bütün bir şarkıyı, yani enstrümanları ve vokalleri alırsanız, kayıtlar üst üste bindiğinde dip gürültüsünü ciddi anlamda hissedersiniz.

    fiyat performans olarak önerebileceğim modeller de tascam tm-80, behringer b-1 (kağıt üzerinde çok düşük bir dip gürültüsü var, gerçekte de gürültülü değil), behringer b-2 pro, se electronics se 7 (back-elektret diyafram), behringer/tannoy tm1 (nt1a'nın ucuz versiyonu ama fiyatına göre oldukça başarılı, gerçi nt1a da u87'nin ucuz versiyonu*), takstar cm60 (çin malı bir dar diyaframlı mikrofon, hiç bütçesi olmayanlar için önerebilirim, dip gürültüsü yok ancak sesler de pek tane tane değil, behringer'in çoğu modelinden iyidir), behringer b-5 (kağıt üzerinde olmasa da mxl 606'dan daha hassas ve daha gürültüsüz), superlux s241 (bu mikrofon da çin malı ancak gearspace gibi forumlarda oldukça övülen, ekseriyetle piyano kayıtlarında kullanılan bir mikrofon).

    daha iyi olanlar ise: se x1s, se electronics se 8, rode ntk, rode nt1a, cad audio gxl1200, sontronics stc-1, se x1a, rode nt3, at2035, rode nt5, t.bone sc 140 (thomann'da satılıyor, alabilinecek en ucuz sdc. dip gürültüsü yok ve frekansları dengeli. şiddetle tavsiyedir.)

    uygun fiyatlı en iyi seçimim ise: se electronics se2200. sebebi ise başta sesi bana en doğal gelen mikrofonlardan olması. bunu yaparken dünyanın en sessiz condenser mikrofonlarından biri olmayı başarmasıdır. nt1a ile birbirine benzeseler de frekansları nt1a'dan daha dengelidir. tamamen el ile üretilir ve altın alaşımlı diyafram kullanılır. bu fiyata (340 dolar) alınabilecek en iyi mikrofonlardan biridir. amy winehouse'un da kayıtlarında kullandığı bir mikrofon. back to black albümünü bu mikrofonla doldurmuş rahmetli. yani fiyatına göre oldukça iyi bir mikrofon.

    uygun fiyatlı çok daha iyi seçimim ise tartışmasız: t.bone sc 1100.

    bu mikrofonun sunduğu specleri ne nt1a ne neumann ne de başka biri sunabiliyor. thomann'ın yaptırdığı isimsiz bir mikrofon aslında, hani bizim bim'deki mesele gibi. ancak bu mikrofon haddinden fazla iyi. biraz özelliklerinden bahsedince anlaşılacaktır. ilk olarak 1.07 inç (yani ortalamadan daha geniş) bir altın diyafram sunuyor. dolayısıyla mikrofonun hassaslık derecesi 39.4 mv (-28 db) gibi korkunç yüksek bir değere ulaşmış. bunu sunarken verdiği dip gürültüsü 6.8 dba. dünyanın en sessiz mikrofonu ilan edilen rode nt1a 5 dba olduğunu düşününce; neumann, soyuz gibi baba markaların 8-12 dba'larda gezdiğini düşününce bu değer oldukça iyi. müthiş sessiz bir mikrofon diyebiliriz. üstelik frekansı da oldukça dengeli sayılır bu mikrofonun. üstelik çift diyaframa sahip bir mikrofon, yani 8 diye tabir edilen şekilde de kayıt alınabiliyor. yani tam bir efsane fiyat performans mikrofonu. internette 10 bin lira ve üzerindeki mikrofonlarla kıyaslayıp daha iyi olduğunu iddia edenleri görebilirsiniz. iddialı bir mikrofon ve fiyatı sadece 1000 lira (vergi ve kargo dahil 1650 lira gibi bir şey).

    tek sorun bu mikrofonun sadece thomann'da satılıyor olması ki zaten thomann'ın biraz da olayı bu. online ticarette dünyanın en çok satan müzik mağazası olduğu için kendi markalarıyla sürümden kazanarak müşteri çekiyor. olayı bu. o yüzden 100 dolar gibi fiyatlara kaliteli ürünler satabiliyor.

    konu açılmışken mikrofon seçerken diyaframın malzemesine de bakılabilir. altın, oksijenle temastan en az etkilenen madenlerden olduğu için altın alaşım kullanılan diyaframlar daha uzun ömürlüdür ve en iletken bir malzemedir. bu çok hayati bir konu değil esasen ama nispeten bilinmesi gereken bir husustur.

    şu bilgiyi de vermek lazım, mikrofonlarda hassaslık db (veya mv) olarak ne kadar fazlaysa o kadar hassastır, yani sesi daha yüksek alır. bu sayede gain'i sonuna kadar köklemenize gerek kalmaz. mikrofonlar -30db (31mv) ile -70 (0.3 mv) arasında değişkenlik gösterebilirler. bu durumda -40 db'nin altındakileri (yani 10mv'nin altını) önermem. tavsiyem de -36 db'nin üstü (15 mv ve üzeri) olması sıradan ses kartı kullanan kullanıcılar için uygundur. aksi halde ses kartından gaini çok açmak dip sese neden olacaktır.

    bir bilgi olarak da şunu verelim, condenser mikrofonlarının diyaframları çalışma prensibi olarak ikiye ayrılırlar. diyaframlar, titreşimleri hissedip aktarabilmek için voltajla polarize edilerek çalışırlar. kimisi "true condenser"le, yani yüksek voltajla (genellikle 60-80 volt olsa da 48v bunun için yeterlidir) akımlanarak duyarlı hale gelir; kimisi de "elektret condenser", yani mıknatısla kalıcı akımlanarak duyarlı hale gelir. bu "elektret" yöntem genellikle diyaframın arkasına uygulandığı için "back-elektret" denilir. bu "back-elektret" düşük maliyetli oldukları için ve ayrıca bir yüksek voltaja ihtiyaç duymadıkları için günlük hayatta (cep telefonu, laptop vs.) oldukça yaygın kullanılırlar. düşük maliyetli olmalarından dolayı özellikle ucuz condenser mikrofonlarında da yaygındır bu teknoloji. ilk çıktığında (1970'ler) bu kalıcı polarize özelliklerini bir süre sonra kaybettikleri için çöp teknoloji olarak görülüyorlardı ancak günümüzde bu manyetik özelliklerini kaybetmedikleri için bazı iyi üreticiler tarafından da kullanılmaktadır. benim şahsi düşüncem "true condenser", yani gerçek condenser mikrofon almanız yönündedir. listedekilerin çoğu "true condenser"dir ama aynı markanın bir modeli "true" (se8) iken diğeri "elektret"dir (se7).

    son olarak, her mikrofonun dip gürültüsü, ses karakteri kağıt üzerinden bakılarak anlaşılmaz. mesela kimi mikrofonun daha az gürültülü olduğunu iddia ederler ama gerçek dünyada işler böyle değildir. bir mikrofonu almadan önce dinlemek gerekir, bu sebeple de ben www.thomann.de sitesini öneririm. sattıkları mikrofonun örnek seslerini kendileri test edip ekliyorlar. binlerce mikrofonu bu şekilde eklemişler sayfalarına. almadan önce mutlaka bir göz atmak gerekir.

    ayrıca www.audiotestkitchen.com 'da da 300'den fazla mikrofonu test edebileceğiniz, ayrı ayrı parçalarla sesleri ayırarak dinleyebileceğiniz bir imkan sunuyor. thomann'da haliyle daha çok mikrofon var ancak audio test kitchen daha detaylı.

    yine türkçe kaynaklarda bulunmayan bazı eklemeler yapmak istiyorum: kapasitif mikrofonlarda dip gürültüsü neden olur?

    esasında bunun nedeni kapsül (diyaframın bulunduğu yuvarlak parça) direnci ve ucuz "fet" kullanılmasıdır. fet, "field-effect transistor" denilen elektronik parçalardır. fet, basitçe empedans dönüştürücü olarak çalışır. kapsüldeki yüksek empedanslı sinyali alır, düşük empedanslı sinyale çevirir. basitçe olayı budur.

    tabi ki diyafram çapı veya çift diyafram kullanılması gibi şeyler de dip gürültüsünü etkiler. diyaframın büyümesi, yüzey alanının artmasından dolayı hassasiyeti arttırır ve dip gürültüsünün azalmasına neden olur. ancak bu durum eşit teknolojilerdeki mikrofonlarda geçerli. yoksa piyasada dar diyaframlı olup geniş diyaframdan daha az dip gürültüsüne (noise floor) sahip mikrofonlar da bulunur. çift diyaframlı mikrofonlarda ise bu mikrofonların dirençleri daha yüksek olduğu için dip gürültüsü de daha yüksektir bunlarda. mesela behringer c-3 bu duruma örnek. hem dar diyaframa sahip olması hem de çift diyaframa sahip olması ve çok kaliteli devrelere sahip olmaması nedeniyle dünyanın en dip gürültülü kapasitif mikrofonlarından biridir. belki de en gürültülü olanıdır.
hesabın var mı? giriş yap