*

  • (bkz: oteki turkiye)
  • sosyal adalet (ya da sosyal adaletsizlik) kavramlarını doğrudan etkileyen $(!)ey.*
  • (bkz: lorenz egrisi)
  • insanoglunun test edilmesidir
  • ekonomideki tüm gözle görülür iyileşmelere ragmen felaket çıgırtkanlarının en büyük kozu...ekonomiden hiç anlamayanlar, rakamları yorumlayamayanlar bile zorda kalınca "aman canım ekonomi büyürse büyüsün,gsmh artarsa artsın......zenginlere yarıyor, fakir daha da fakirleşiyor" deyip ,"hem gör bak kesin kriz çıkacak" diye eklerken en içten temennilerini dile getiriyormuş gibi gözlerinin içi parlıyor. bu ülkede yaşayan kimse bir kriz çıkmasını veya ekonominin kötüye gitmesini istemez elbette.peki ciddi bir bilgi sahibi olunmadıgı halde hiç yalan söylemeyen rakamlara her durumda burun kıvırarak yaklaşmak, net olarak ortaya çıkmamış parametreleri ileri sürmek neden.

    ekonomi büyüdü, enflasyon düştü, kişi başına gelirde 5000(dolar) ler bekleniyor, üretim kapasitesinde artış...bunların takdir edilmesi bir tarafa; ince dengelerin hakim oldugu, sonuclarının görülmesi icin belli bir sürec gerektiren ekonomi bütün parametreleriyle ele alınıyor, ve korkunç bir tablo göstermek için çaba sarfediliyor. gelir dagılımındaki adaletsizlikten yakınan kişileri "yoksul yüzde 20 lik kesimin gelirden aldıgı payın yüzde 5.3 ten yüzde 6 ya çıkması en zengin yüzde 20 ligin payının ise yüzde 50 .1 den yüzde 48.3 e gerilemesi" de ikna etmeyecek, uzun bir vade gerektiren istihdama sıgınacaklar.ve bu böyle devam edecek

    bu durumu ideolojik yaklaşımlar ekseninde degerlendirisek daha tutarlı olur sanırım.herşey ülke adına iyi giderken kıvrım kıvrım kıvranan, içten içe karşıt düşüncedeki iktidarın alaşagı olması için her türlü olumsuzluga bel baglayan, pembe renge tahammül edemeyip herşeyi siyaha boyama hırsında olanlar, kendi menfaatlerinin gölgesinde genelin menfaatini görmezler, umursamazlar.
  • "neden güzel caddelerde dolaşırsın altında en son model araba,
    ben ucuz meyhanelerde şiir okurum bir bardak şaraba"

    --tarlaba$ı anonim, 2005
  • forbes dergisi dünyanın en zenginlerinin geçen yıllara göre gelirlerinin arttığını açıkladı. söz konusu habere göre, yalnızca en zengin 400 kişinin gelirinin toplam 1.13 trilyon dolar tutarında. en zenginler listesinin sonuncusu 900 milyon dolar servete sahip. geçtiğimiz yıl bu rakam 750 milyon dolardı.

    teknoloji alanında tekelleşme nedeniyle hakkında davalar açılan microsoft’un patronu bill gates, 12. yıldır dünyanın en zengin insanı unvanını koruyor. 51 milyar dolar servete sahip gates kendisini takip eden “yatırımcı” warren buffett ile arasındaki mesafayi bu yıl açmış görünüyor. microsoft’un kurucu ortaklarından paul allen ise en zenginler listesinin üçüncü sırasında yer alıyor. bilgisayar yazılım şirketi oracle’in sahipleri michael dell ve larry ellison allen’in hemen ardından geliyor.

    geçmiş yıllara göre, servetini en çok artıran şirket ise arama motoru google.

    özelleştirme zenginleri

    son yıllarda forbes dergisinin yıllık yayınladığı listede ‘zirvedeki’ isimler değişmezken 400 ismin toplam kazancı artıyor.

    ancak asıl dikkat çekici nokta, söz konusu isimlerin gelirlerin önemli bir kısmını özelleştirme yolu ile satın aldıkları kamu işletmelerinden ediniyor olması. dünyanın en zengin adamı gates, kanada ulusal demiryolu’nda ve kamu hizmetleri’nde büyük hisselere sahip.

    avustralya doğumlu medya patronu rupert murdoch, listede gerileyen isimler arasında yer aldı.

    zengin-yoksul uçurumu 112 kat

    dünyadaki zengin yoksul uçurumu geçen yıl artarak 112 kata ulaştı. imf’nin verilerine göre kişi başına geliri 66 bin 821 dolarla en yüksek ülke olan lüksemburg ile 596 dolarla en düşük gelire sahip malavi arasında 2004 yılında 111.7 kat olan fark, bu yıl 112.1 kata kadar yükseldi. türkiye 177 ülke arasında 7 bin 958 dolarla 74’üncü sırada yer aldı. türkiye ile lüksemburg arasında 8.3 katlık gelir farkı oluştu. türkiye kişi başına düşen gelir 9 bin 388 dolar olan dünya ortalamasının ise oldukça altında kaldı. dünya nüfusunun sadece yüzde 5.7’sini barındıran ilk 10 ülke, 59 katrilyon 563 milyar dolar olan dünya gsyih’sinden yüzde 25 oranında bir pay aldılar. yüzde 94.3’ünü barındıran geri kalan 167 ülkenin dünya gsyih’si içerisindeki payı ise yüzde 75 düzeyinde kaldı. haber: evrensel gazetesi
  • dünya malının yarısından fazlasına dünya nüfusunun yüzde ikisi sahip. bm bünyesindeki dünya kalkınma ekonomileri araştırma enstitüsü'nce 2000 yılı verilerine dayanılarak yapılan bir araştırma, insanlığın yüzde ikisinin dünya servetinin yarısından fazlasına sahip olmasına karşılık, insanlığın yarısının dünya zenginliğinden düşen payın yüzde 1'de kaldığını ortaya koydu.
    araştırmada, yaklaşık 6.5 milyar nüfusa sahip olan dünyada en zengin yüzde 1'lik kesimin küresel servetin yüzde 40'ına sahip olduğuna dikkat çekildi. en zengin yüzde 10'luk kesim de söz konusu servetin yüzde 85'ini elinde bulunduruyor. yapılan araştırmada, dünyada 499 dolar milyarderi ve 13 milyon da dolar milyoneri olduğunun da altı çizildi.

    zenginlik dağılımı konusunda yapılan ilk küresel araştırma olan çalışmayı sunan enstitü müdürü anthony shorrocks, servet eşitsizliğinin gelir eşitsizliğinden daha bile büyük olduğunu vurguladı. bir ülkenin 'zengin kulubü'ne girebilmesi için üç temel nokta bulunduğu belirten shorrocks, bunları, "nüfus, ortalama servet miktarı, servet dağılımındaki eşitsizlik" olarak sıraladı.
    dünya zenginliğinin dağılımını "eğer dünya nüfusunu on kişiden ibaret sayarsak, bunlardan biri ortadaki zenginliğin yüzde 99'unu alırken, geri kalan 9 kişi geriye kalan yüzde 1'i paylaşıyor" benzetmesiyle anlatan enstitü müdürü anthony shorrocks, ülkeler ve bölgeler arasındaki servet dağılımının da son derece dengesiz olduğuna dikkat çekti.

    http://www.radikal.com.tr/…iler/2006/12/06/ezni.gif

    toplam 37 milyon zengin var
    shorrocks, dünyanın toplam zenginliğinin yüzde 90'ının kuzey amerika, avrupa ve yüksek gelirli bazı asya-pasifik ülkelerinin elinde toplandığını söyledi. araştırmaya göre, 2000 yılı itibarıyla dünya zenginliğinin yüzde yarısından fazlasını elinde bulunduran en tepedeki yüzde 2'lik grup, en az 1 milyon dolar sermayeye sahip olan kişilerden oluşuyor.
    araştırmaya göre, dünyada sayıları 37 milyonu bulan bu en zengin kişilerin yarısı da abd ya da japonya'da yaşıyor. dünya kalkınma ekonomileri araştırma enstitüsü'nün 2000 yılı verilerini baz alarak yaptığı değerlendirmede dünyadaki en zengin yüzde 50 içinde kişibaşına düşen servet 2200 dolar olarak belirlendi. bu oran en zengin yüzde 10 için 61 bin dolar en zengin yüzde 1 için ise 500 bin dolar oldu. araştırmada, dünya hanehalkı toplam gelirin 125 trilyon dolar olduğu kaydedildi. araştırmada, abd'de kişi başına servet 144 bin dolar, japonya'da 181 bin dolar olarak ifade edildi. hindistan'da bu rakamın 1100 dolar, endonezya'da 1400 dolar, yeni zelanda da 37 bin dolar britanya'da da 127 bin dolar olduğu kaydedildi. buna karşın listenin en sonunda bulunan demokratik kongo cumhuriyeti ve etiyopya'da bu rakamın sadece 200 dolar olduğu belirtildi.

    gelir dağılımındaki durum
    dünyadaki servetin hane halkına göre dağılımını değerlendiren araştırma, bu konudaki dağılım adaletsizliğine dikkat çekerek şu örnekleri verdi: kuzey amerika dünya nüfusunun yüzde 6'sına sahip olduğu halde hane halkı dünyadaki toplam servetin yüzde 34'ünü alıyor. buna karşın, afrika, çin, hindistan gibi asya'da bulunan diğer yoksul ülkeler nüfuslarına oranla dünyadaki servetten çok daha düşük pay alıyor. zaman zaman bu fark 10 kata kadar çıkabiliyor. öte yandan, kuzey avrupa ve çek cumhuriyeti polonya gibi geçiş dönemindeki ülkelerde servet dağılımı görece olarak daha dengeli.
    bu arada bm dünya kalkınma ekonomileri araştırma enstitüsü tarafından yapılan araştırmada, yoksul ülkelerdeki hane halkı borç durumunun gelişmiş ülkelere göre daha düşük olduğuna dikkat çekildi. araştırmada, bunun nedenini ise bu ülkelerde finansal kurumların yetirince gelişmemesi olarak ifade edildi. söz konusu araştırmada, abd gibi ülkelerde ise bu borç tutarının çok daha yüksek olduğuna vurgu yapıldı.

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=206542
  • küresel boyutlarda akıllara durgunluk verecek hale gelmiş durumda. dani rodrik'in blogunda gördüğüm bir soru:

    zengin bir ülkede fakir olmayı mı yoksa fakir bir ülkede zengin olmayı mı tercih edersiniz?

    - fakir ve zengin ülkeden kasıt kişi başına düşen milli gelir bakımından en üst ve en alt %10'da bulunan ülkeler. aynı şekilde ülke içinde gelir dağılımında en alt %10'da olanları fakir, en üst %10'da olanları zengin olarak kabul ediyoruz. baz olarak 2004 satınalma gücü paritesine göre ayarlanmış rakamları alıyoruz.

    cevap: eğer fakir ülkede zengin olmayı seçtiyseniz ne yazık ki yanıldınız. zira küresel gelir adaletsizliği fecaat durumda. fakir ülkelerin kişi başına düşen milli gelir ortalaması 868 dolarken zengin ülkelerin ortalaması 34,767 dolar. fakir ülkelerde en zengin olsanız bile payınıza 3,039 dolar düşerken zengin ülkelerde en fakir yüzde 10'un bile ortalama geliri 9,387 dolar. yani fakir ülke zenginlerinin tam üç katı!

    biraz naif olacak biliyorum ama devlet değilse bile birilerinin buna bir şey yapması lazım!
hesabın var mı? giriş yap