• (bkz: tezat).
  • mantık: tümel olumlu bir önerme ile tümel olumsuz bir önermenin birbirine karşı durumu.
  • (bkz: contrast) (bkz: kontrast)
  • bir edip cansever şiiri.

    açık konuşalım ayıp değil
    donumuz dizimize düştü
    bu iş fizikle mantıkla kapanmaz
    elalem yoksulluğumuzu gördü

    biri çıktı durumu açıkladı size
    siz de bir başkasına anlattınız
    şunları dediniz utanmak aklınızdan bile geçmedi
    herifler beyim düpedüz hürriyete aşeriyor
    ama bir düşünün hele iyice düşünün
    beni severseniz eve gidince de düşünün
    yoksulluk nerde donsuzluk nerde
    hele yoksulluk dediğin şurdu dursun
    önce bir alışsınlar bakalım hürriyete
    hele bir kapasınlar açıklarını
    biraz olsun becersinler sonra

    bu laflar daha uzayıp giderdi ya
    benim bir önsezim vardır
    şıp diye durduruverdim herifi
    br adam dedim senden hurriyeti soran kim
    donum yokluğuna yok ama
    ben de bal gibi hürriyeti severim
    sen de seversin öteki de sever
    yani ağaç sevmez mi fıstık çiçeği sevmez mi
    kumru sevmez mi hokkabaz kuşu sevmez mi hürriyeti
    bu tavuk yeşili ağaç
    bu cam göbeği nehir
    hürriyetle adama benzedi
    şu dağ çilekleri yaban elmaları
    basıma çiçeğinden güzelse
    hürriyetle büyüdüğünden

    bana bak
    ben öyle kendine güveni olmayanlardan değilim
    bıkmışım artık uzunlu kısalı laflardan
    söz yok otur oturduğun yerde
    ben yoksulsam sen de yoksulsun
    ben insansam elbette beni seveceksin
    gücün savaşmak için yenilenmiyecek
    çekip gidecek o içimizdeki noksanlık

    işte beyler bu lafların sonunda
    topluma bir insan daha kazandırdık.
  • doğada karşıtlıklar buluşur, aynılıklar birbirini iter. iki pozitif iyon birbirini iter, ama negatifle pozitif birbirini çeker. bileşen kaplar misali, dolu istisnasız hep boşu doldurur. yerçekimiyle merkezkaç kuvveti birbirini mükemmel dengeler, aksi halde hepimiz güneşe yapışmış olurduk. ısınan hava yukarı çıkar, soğuyan hava aşağı iner ama bir zaman sonra ısı soğuğa akıp dengeyi sağlar. yere yağan yağmur illa ki yukarı çıkar, yukarı çıkan buhar illa ki yere iner. denge aynılıkta değil farklılıktadır. varoluşu farklılıklara borçluyuz. hayatımızı cehenneme çeviren farklılıklarımız değil, tam tersine benzerliklerimizdir. yahudi'yle müslüman'ın, sunni'yle alevi'nin, kürt'le türk'ün, doğu'yla batı'nın bir araya gelmesinden ancak güzellik, barış ve ahenk doğabilir. tek bir türün bir araya gelmesi de cehennemin ta kendisidir.

    ali nesin
  • ceset yani ölü vücut, sessiz bir karşıtlık ve düşmanlık içindedir. bütün arzu ve eylemlere karşı susar, ama her şeyin karşısındadır, kolaylık sunmaz.

    "bilen kişi, gece ulumalarıyla korku veren proserpina ile göksel venüs'ü ilişkilendirebilecek (bu, başlangıçtan beri var olan anne-imgesinin dehşet verici paradoksudur) ve apuleius'un cennetin kraliçesine yaptığı muhteşem duada ifade ettiği karşıtlıkların gerilimini anlamak için açıklamaya ihtiyaç duymayacaktır." carl gustav jung - aspects of the feminine

    (bkz: karşıt/@ibisile)
    (bkz: zıtlık), kontrast
  • fizyolojide; iki sistem, iki organ veya iki biyoşimik madde arasındaki görev karşıtlığı. sempatik ve parasempatik sistemler arasındaki karşıtlık, gerici ve bükücü iki kas arasındaki karşıtlık, adrenalin ile asetilkolin arasındaki karşıtlık buna örnek gösterilebilir.
hesabın var mı? giriş yap