• türbesinin kırıkkale'ye bağlı delice ilçesinin tekke köyünde olduğuna inanılan bektaşi "baba"sı.

    "kara donlu can baba'nın doğum tarihi bilinmemektedir. ancak, tarihi kayıtlar incelendiğinde kara donlu can baba'nın hocası olan hacı bektaşi veli'nin 1208 ile 1271 yılları arasında yaşamış olduğu ve 63 yaşında iken öldüğü anlaşılmaktadır. bir horasan ereni olan can baba'nın da hacı bektaşi veli hazretlerinin müridi olduğu göz önüne alınacak olur ise aralarında takriben 25–30 yaş farkı olduğu anlaşılır. bu hesaplamaya göre kara donlu can baba'nın ise 1240 ile 1315 yılları arasında yaşamış olabileceği söylenebilir. hacı bektaşi veli tarafından balışeyh yöresini moğolların baskı, zulmünü önlemek ve onların müslüman olmalarını sağlamak amacıyla görevlendirilmiş horasanlı bir alp eren olduğu söylenmektedir. hacı bektaşı veli'nin, kara donlu can baba'yı moğol türklerinin müslümanlaştırılması için görevlendirmesi hacı bektaşı veli menakıpname'sinde şöyle anlatılmaktadır.

    günlerden bir gün hacı bektaş'ı görmeye biri gelmişti. eteğine kadar elbise, başına siyah bir külah giymiş, üstüne kırmızı sarmıştı. geldi hacı bektaşın elini öptü, ayaklarına düştü. "yoksulum dedi ey gerçek er, bana safa nazar himmet et." hünkâr "adın ne?" dedi. gelen er "can baba" dedi. hünkar yüzünü arkasına sıvazladı, nasibini verdi. can baba'ya, "bizden nasibini aldın, seni tatar (moğol) hanı kavus güllü han'a gönderiyorum. korkma git, vilayetten, kerametten ne isterlerse göster, seninle beraberiz." dedi. can baba, hacı bektaş'ın emriyle yola düştü, erzincan önlerinde kavus han'a rastladı. göçün önüne durup, "nereye gidiyorsunuz, sünnet olup imana gelmedikçe size buradan ileri yol yok" dedi. can baba'nın sözünü han'a haber verdiler. kara donlu can baba'yı huzuruna götürdüler. can baba moğol hanı'nı islam'a davet etti. han, babasının yanına verdiği en ulu din adamını şamanı çağırdı, "ey dinimizin ulusu, gör bak, şu gelen kimse ne diyor, sen de işit." dedi. kara donlu can baba, aynı sözleri keşişin önünde de tekrar etti. kavus han, şaman'a "bu dervişin sözüne ne dersin?" diye sorunca şaman (keşiş) "cevabı hem kolay, hem zor; kolayı şu, adamı sınarız. zoru da şu, eğer üstün gelirse dinimizi bırakıp onun dinine girmemiz gerekir" dedi. can baba'yı büyük bir şölen kazanına su koyup üç gün kaynattılar. dördüncü günü can baba sağ salim kazandan çıktı. han, keşiş'e (şaman) "ne dersin?" dedi. keşiş "bu kadarla olmaz askerine emret yazıya odun yığsınlar, büyük bir ateşe girsin, yanmazsa dinine gireriz" dedi.

    can baba'ya "ne dersin?" dediler. "imana gelirseniz girerim" dedi. kavus han ve yanındakiler "evet" dediler. kara donlu can baba, "ateşe sizin dininizin ulusu bu keşiş de benimle birlikte girsin" dedi. bu davete karşı keşiş moğol hani ve beylerinin yanında olmaz demeye utandı, "peki" dedi. bunun üzerine can baba, keşiş'in elini tuttu, ateşe yürüdü. keşiş, kara donlu can baba'ya tam ateşe girerken "ey gerçek er, ben ne olacağımı bilmiyorum, oğlancıklarım sana emanet" dedi. kavus han ve beyler ateşin yanına geldiler. can baba ateşin içinden çıkageldi. kavus han'ın yanına varıp avucunu açtığında keşişin parmakları ortaya çıktı. onları yere koydu. "bize sadece elini verdi, parmakları kurtuldu, gönlünü verseydi, kendine de bir şey olmazdı" buyurdu. can baba, son olarak kavus han'ın hatununun elinden bir kadeh zehiri de içerek üçüncü imtihanı da geçtikten sonra kavus han ve çevresi müslüman oldular. daha sonra keşişin vasiyetini yerine getirmek için kara donlu can baba keşişin üç oğlunu alıp orta anadolu'ya gelmiştir. karadonlu can baba, moğol - tatar keşişinin oğullarına bakmış, onları okutup, yetiştirmiştir. bunlar balı şeyh ve hıdırşeyh olup, üçüncüsü hakkında kesin bir bilgi yoktur. balı şeyh'i balı şeyh ilçesinde bırakıp hıdırşeyhle beraber o civarlarda bir yere yerleşmişlerdir. balı şeyh ilçesine çok yakın olan delice tekke köyündeki türbede de (bu türbe geçmişten bu güne kadarda karadonlu olarak bilinmektedir.) iki tane kabir bulunmaktadır. bunların kara donlu can baba ve hıdırşeyhe ait olabileceği düşünülmektedir.(ayrıca; köyümüzün yaşlılarınca karadonlu’nun eski osmanlıca ile yazılmış 600 yıllık bir beratının bulunduğu ancak, bu belgenin muhtarlar arasındaki devir teslimler sunucunda 1955-1965 yılları arasında kaybolduğu söylenmekte vede türk adetlerine göre de isimlerin babadan oğla geçtiği dikkate alındığında bir çok köylümüze hıdır isminin verildiği bilinmektedir.)

    bu kabirlerin bakımları ve kimlere ait olduğunun belirlenmesi amacıyla 2007 yılında ankara vakıflar bölge müdürlüğüne başvuruda bulunulmuş olup, anılan genel müdürlükçe gerekli inceleme ve çalışmalar başlatılmış bulunmaktadır.

    ayrıca; osmanlı padişahlarınca tekke köyüne tekke ve zaviyelerin 30 kasım 1925 yılında kaldırılmasına kadar karadonlu için yardımlar yapıldığı söylenmektedir."

    kaynak : delice tekke köyü web sitesi : http://www.delicetekkekoyu.org/…t&pa=showpage&pid=1

    ayrıca : (bkz: bektaşilik) ve (bkz: bektaşi)
  • ismini her duyduğumda istemsiz güldüğüm şeyh-i muhterem. çorumlu bir arkadaşım kendi ilçelerinde böyle bir türbe olduğunu söyleyince kahkaha atmıştım. hem kara donlu hem de ismi can olan evliya mı olur amk diye. gerçekten varmış.
  • lefkoşa'da 1925 senesine kadar faal olmuş olan bektaşi tekkesi de bu isimle anılır. namık kemal'in, magosa sürgünü esnasında, kara donlu can baba (kırklar) tekkesi'ne inkisap edip bektaşi olduğu bilinir.
hesabın var mı? giriş yap