• snow white icin yedi cucelerden ilgili olanin yaktigi agit.
  • ifade etmeyen bir ifade ama insanlara neden böyle çok şey ifade ediyor işte onu bir türlü ifadelendirmek mümkün değil.

    ölümün karbeyaz olması iyi bir şey mi? ölüm belki herkes için karbeyaz ve karbeyaz da zehir demek, zindan demek, cehennem demek, nereden biliyoruz, kaç kere öldük? şimdi bu "karbeyazdır ölüm ellerinden gülüm" diyorsa, sözün muhatabı kişi, bu arkadaşı boğmaya mı çalışmıştır? kendini boğmaya çalışana, "buyur boğ, öldür, boynum kıldan ince, ölüm karbeyaz" diyen arkadaşımız demek ki hayatından geçmiş, zaten karşısındaki insanı da pek takmayan veya karşısındaki insandan rahatsız, asıl derdi ölmek olan bir şahıstır. seviyorsan niye ölüyorsun, seni boğmaya kalkan birini niye seviyorsun? der ki, "gönül bu abi eheehhe ota da konar boka da, boğuyor ama aşığım abi!" ulan aşıksın da, uzaktan aşık ol, gide-gele, karşısına çıka çıka delirtmişsin insanı, seni boğmaya kalkmış, cinnet geçirmişsin be.

    "karbeyaz"ın tersi, bacasiyah mı acaba? şimdi, "ölüm ellerinden karbeyaz" olunca "ellerinden ölmek harika, mühteşem bir şey" mi demek oluyor acaba, insanlar neden bu sözler çok önemliymiş gibi akıllarına yazmışlar, lâtif bellemişler bu sözü? "bacasiyahtır ölüm, ellerinden gözüm" dersek karamsar mı olmuş oluyoruz veya bu neye yorulmalı?

    siyah ne, beyaz ne; niye içinde beyazla çitilenmiş her karşıtlığa, her karanlıkla imgelenen kavramın kıyısına kenarına iliştirilmiş beyaza böyle hayran insanlar? o mevzu çok uzun gerçekten ama yaza yaza ne bok yapacağım, ben mi kurtaracağım sözlüğü, düşün düşün sözlüğe yaz, eben sikilsin, ne verecekler karşılığında, ödül mü, yoksa ellerinden karbeyaz ölüm mü?

    bir düşün kardeşim, "karbeyazdır ölüm" ne demektir, güzel bir şey midir, neden duyar duymaz kendini teslim ediyorsun, bomboş bir lakırdı işte, ifadesiz ifade, laf kalabalığı.

    yine sinirlendim. bu ara sinirlenmeden hiçbir şeye değinemiyorum sanırım. sinirlenince de kontrolümü kaybedip, şeyler bile demeden uzaklaşıyorum.

    aynen dörtnal.

    ne yapayım kardeşim sora sora bağdat bulunmaz olur. her şey karışır bu kadar çok soru sorarsan.

    aynen fora.
  • bi de bunu "karbeyazdır dölüm,ellerinden gülüm" falan $eklinde söyleyen bazı kendini bilmez insanlar olur ki, tasvip edilmezler.*
  • "ellerinden gülüm" diye devam eden cümledir. yani ölüm her zaman karbeyaz değildir.
  • çalışmak için tüm haftasonunu evde geçirdiğinizde ve aralıksız yağan kar istanbul'u kapladığında ölene, gidene ağıt gibi gelir nedense yağışını izlemek. mutlulukla hüzün, ölümle yaşam iç içe geçer kar bastırdığında. kaloriferin köşesine kıvrılıp omuzunuzdaki ölümü düşünürsünüz. beyaz olan, bunca güzel görünen ve her çirkinliği örten bir şey neden ölümü düşündürür, hissettirir bana bilmiyorum. gökten yağdığı için, bilinmeyenden geldiği ve yere düşüp kaybolduğu için mi bilinmez. belki de sadece bana ait, geçmişle, anılarla ilgili bir bağlantı, bir günah çıkarma bu. yıllar önce bir kış gecesinde kaybettiğim, sonrasında hayatta kaybolduğum, bir gün karla yeniden bulduğum bir anı belki. her kar yağdığındaki hüznüm ondan belki. omzumda varlık ve yokluk, ölüm ve o, içimde onun varlığı. doğadaki hiçbir şeyin vardan yok edilmediği, yoktan var edilmediği düşünülürse benimle varolacak bir kar tanesi belki o, karbeyaz olan bir sevgi.
    hayatta her şeyiniz olan birini kaybedince insanın beyni bulanık yazılar ortaya çıkarabiliyor işte, sanırım sadece kendi sahibine ithafen yazılmış bir yazı bu, ölene, gidene, arkada kalana, hep içinde hissedene, son nefesine kadar birlikte varolmak istediğime...
  • sarki olani icin:

    (bkz: karbeyaz)
hesabın var mı? giriş yap