• iğdiş edilme kaygısı.
  • fallik dönemde vajinayı tanıyan erkek çocuk kızın iğdiş edildiğini düşünür. temel rakibi olan babanın onu, anneye olan cinsel arzu sebebiyle iğdiş edeceğine inanır.

    tabii bülüğünü keserim tarzı laflar bizde var, 19. yüzyıl avrupasında olmaz mı? yani çocuk bu tarz lafları da ciddiye alabilir demiş michael tournier

    tabii net bir çalışma yok fallik dönemde sünnet edilen çocukların kastrasyon aksiyetesi sıklığı, ele alma ve çözüm şekilleri ile ilgili.

    ama sünnet ve kastrasyon yine 19 yy'da psikolojik rahatsızlıklar için kullanılan bir yöntemmiş.
  • bebek yaştan itibaren bildiğimiz, alıştığımız, gelenek görenekten saydığımız geleyim mi yanına keseyim mi çükünü sualinin alengirli hale getirilip içi bolcana jargonla ve biraz da mitolojiyle ve viyana kasvetiyle doldurulmuşu.
  • hem metaforik hem de gerçek anlamıyla hadım edilme korkusudur.

    gerçek anlamıyla, cinsel organın tamamı veya bir parçasını ya da fonksiyonunu kaybetmenin bilinçli/bilinçsiz korkusunu tarif etmek için kullanılır.

    metaforik anlamda ise cinsel baskınlığın kaybedilmesi mevzusunda edebi bir gönderme olarak kullanıldığı görülür.
  • kastrasyon beklentisinin gündelik yaşamda söze ve tepkilere yansımış (örtülü) haliyle:

    erkek çocuğu ömer:
    "firuze'ninkini köpek yedi ya.
    benimkini de yiyebilir."
    ...
    "dedemin de varmış pipisi, annee!"

    burada yiyici köpek babadan gelen tehdidi simgeliyor. firuze'ninkinin köpek yarafından yendiğini görmüş kadar iyi biliyor, emin, gerekse gördüğüne yemin edebilir. burada çocuk ödipal dönemin merakı, ve onun sonucu keşiflerin hazzıyla, tehditlerin korkusu ve kısıtlaması arasında bir yol bulmak zorunda. dedesininkinin yerinde olduğunu keşfedişi bir umut artışı sağlamıştır olasılıkla. bilgi ve haberler anneye sunuluyor, arzusu ve onayı isteniyor. annesinin de penis yoksunu olduğunu anladığını, farkettiğini dolaylı ifade ediyor olabilir; henüz anlamadıysa da anlayacak. annesi hem arzu nesnesi, hem ana tehlike babaya karşı şemsiye yani suç ortağı.

    (bkz: oedipus kompleksi), oedipal üçgen
    (bkz: kastrasyon karmaşası)
    (bkz: iğdişlik korkusu)
    (bkz: iğdiş kompleksi)
    (bkz: bağ makası)
    (bkz: anam avradım olsun)
    (bkz: bilinçdışı/@ibisile)
    (bkz: hadım/@ibisile)
    (bkz: türkiye'deki eğitim sistemi/@ibisile)
  • erkeklerin genlerine yazılmış bir anksiyete türüdür ve kökeninin ilkel insan toplumlarına kadar dayandığı söylenir.

    insanoğlunun bir mağara adamı olarak yaşadığı dönemlerde toplum yapısının bir erkek ve pek çok kadından oluşan ailelerden oluştuğunu tahayyül edin. söz konusu ailenin lideri* ortamdaki bütün döllenebilir kadınların sahibi konumundadır. ve bunlardan çocuk sahibi olur. o zamanlar insan ömrünün çok daha kısa olduğu söylenir, 30 küsur yaşında bir insan bayağı orta yaşlı kabul edilebilir, 50'sine gelmeden de ölür çoğu.

    erkek çocuk doğduğunda sıkıntı baş gösterir. zira yıllar birbirini kovaladıkça alfa erkek elden ayaktan düşecektir, öte yandan genç erkek zinde ve kuvvetli bir yetişkin haline gelmektedir. aile içi otoritesine büyük tehdit oluşturabilecek ve hatta kadınlarını ondan çalabilecek bu çocuğun ortadan kaldırılması gerektiğine karar verir alfa erkek.

    doğru an geldiğinde önüne seçenekler sunulur genç erkeğin. bu aileyi terk et, kendine yeni bir aile kur. ya da burada kal, ama sonuçlarına katlan. sonuçtan kasıt "kastrasyon" yani hadım edilmedir. böylelikle genç erkeğin erkekliği elinden alınır, otoriteye tehdit oluşturacak gücü kalmaz, ortamdaki kadınlarla herhangi bir cinsel ilişki yaşama şansı da yok edilir.

    elbette ki soyun devamlılığı için erkek yuvadan ayrılır. ama bu korku genlere kazınmıştır bir kere. bu şekilde "babam çükümü koparacak" korkusu yüzlerce, binlerce yıl boyunca babadan oğula genler aracılığıyla geçer.
  • türkiye sınırları içerisindeki erkek çocuklarının, tam da o dönemde sünnet korkusuyla büyümesi sonucu travma oluşturması beklenen; haliyle 45 yaşında dahi annesiyle arasındaki göbek bağını hala kesemeyen tipleri yeşerten kaygı bozukluğu.
  • klasik freudçu teoriye göre kastrasyon, cinsler arasındaki anatomik farklılığa (penisin varlığı ve yokluğu) ilişkin çocuğun karşı karşıya kaldığı muammaya cevap olarak üretilen bir fantazi ve bu fantazi temelinde örgütlenen karmaşadır.
  • edward munch -- bir kadının saçında bir adamın başı, 1896: görsel

    fahişelerle kötü deneyimler yaşayan, platonik aşklarla gitgide yalnızlaşan munch'un bu tablosundaki profil dışavurumcu otoportresidir.

    paralel okuma:

    "kafa kesme sembolik bir iğdiş ikamesidir."*

    munch'un bu paraleldeki diğer tabloları:

    kadın maskesinin altında otoportre, 1892 : görsel
    vampir, 1895 : görsel
    erkek ve kadın, 1898: görsel
  • bunuel'in "son nefesim" adlı otobiyografisinde de belirttiği gibi salvador dali iktidarsızdır. zaten birçok tablosunda açıksözlülükle kastrasyon mizansenleri yaratmıştır.

    erken bir örnek:

    salvador dali -- yaralı kuş, 1928 : görsel

    1928'den 1984'e değişen pek bir şey olmadığını ise şu çalışması kanıtlar:

    bir meleğin vizyonu (1984) : görsel

    kesik parmak kastre edilmiş fallusun, iktidarsızlığın gösterenidir. sürrealistler içindeki en saplantılı estet olarak tarifleyebileceğimiz dali'nin, kesik organların şok etkisi yarattığı birçok tablosunda kendi deyişiyle, "paranoyak-eleştirel" bir duygu-durumunun psikolojik izleri görülür. mesela çarmıha gerilmiş isa tablolarında bile onunla özdeşleşerek iktidarsızlığını tarihsel-mitolojik alana değin genişletir. en iyi;

    san juan de la cruz'un isa'sı (1951) adlı tablosu emsal verilebilir : görsel

    meryem oğlu nasıralı isa bu örnek çalışmada golgota tepesinde değildir. hatta yer ile gök arasında belirsiz bir uzamda gibi görünür. boşlukta asılı kalmıştır sanki. bu belirsizlik esasen dali'nin cinsel kimliğinin belirsizliğinin imidir. yine de uhrevi olanla dünyasal olan arasındaki ayrım gözetilmiştir elbet. bir nevi sanatçının sonsuzluk düşüncesinin eşdeğer bir formu gibi de algılanabilir. kastrasyon yüceltilerek incillerin sisifos isa'sıyla trajik özdeşleşim kutsanmıştır adeta. tahmin edilebileceği gibi böylesi bir çarmıha geriliş tablosu sanat tarihinde eşsizdir.

    hatta daha da geriye gidebiliriz bu bahiste: bir endülüs köpeği'ndeki karıncaların oyduğu avuç içi görüntüsü ile kopuk el imajı da bir başka kastrasyon imajıdır. aslında bu sahneyi rüyasında gördüğünü belirtmiştir. gelgelelim kastrasyon düşüncesinin dali'yi rüyalarında bile rahatsız ettiği sonucuna pekâlâ ulaşabiliriz.

    ayrıca; bir endülüs köpeği: (bkz: #99243874)
hesabın var mı? giriş yap