• bizim bildiğimiz ya da bilebildiğimiz kadarıyla, meddahlar kavuğu [bak yavaş yavaş utanıyorum bunu da bilmiyorum] bilmem kaç sene taşıdıktan sonra, kendilerince meddahlık işini en layığıyla yapan birine devrediyorlar.

    kendisine nereden geldiğini bilmiyorum ama kel hasan efendi kavuğu, ismi efsane olmuş ismail dümbüllü'ye devrediyor, o layık gördüğü münir özkul'u seçiyor ve sonunda da aslen ortaoyunu yapan ve yapmak isteyen ferhan şensoy'a devridiliyor kavuk.

    ferhan şensoy kavuğu bir bayana teslim etmek istediğini söylüyor, göreceğiz bakalım daha bu gelenek ne kadar sürüyor; misal ben de hakediyorum bu kavuğu, gün içinde, hatta günlerce oyun oynuyorum herkese, yanlışım warsa dalkavuk olayım.
  • hiç ilgisi yok ama nooolur (bkz: proje teslimi)*
  • zannımca adayının asla cem yılmaz olamayacağı tuluat geleneği* zira ferhan sensoy pıtırak komiklere bir antipati beslemektedir.
  • (bkz: kavuklu)
  • (bkz: tavuk kesimi)
  • ferhan şensoy sonrası, içine alabileceği sağlam bir kafa adayı olmadığından, geleceği endişe yaratan anlamlı seremoni.
  • kavuk, ferhan şensoy'dan evvel (yanılmıyorsam) senelerce teslim edildiği üzere münir özkul'da kalmıştır. kavuk sıralamasında da en anlamlandıramadığım isim münir özkuldur. ismail dümbüllü'nün haklı bir gerekçeyle verdiğine inandıysam da münir özkul'un herhangi bir mizahi tarafını, meddahlığını gördüğümü söyleyemeyeceğim (cahilliğime veriniz).

    kavuk makamının son halefi ferhan şensoy ise kendisine ısrarla sorulan "kavuğu kime vereceksin?" sualine yanıt olacak bir isim veremiyor, mevcut isimleri reddettiğini söylüyor. ol sebepten yeni bir isim çıkana, ferhan şensoy menziline girene dek onda kalacaktır.

    fakat ferhan şensoy'un menziline girmek nasıl mümkün olacaktır, bunu bilemiyorum. kendi tiyatrosu ve yazın hayatı dışında çok geniş bir çerçevreyi taramayan ferhan şensoy olası bütün kavuk adaylarını menzil dışında tutmuştur, tutmaktadır ve daha uzun süre tutacak gibi görünmektedir.

    gelenek icabı cem yılmaz'ın genç bir yetenek olarak akla gelen ilk örnek olması doğal. çünkü cem yılmazın ilk gösterileri her ne kadar stand up alt başlığı altında anılsa dahi içerik olarak ortaoyununa yakın bir izleyici-meddah dinamiği içinde dönüyordu. yani cem yılmaz batılı öncülleri gibi sahneye çıkıp hafızadan tepeleme-sıralama espri yapmıyor, seyirci ile etkileşimini kendisi sınırlamıyor, mevcut seyirciye göre ayarlanan ve karşılıklı etkileşime dayanan sunum ile sahneye çıkıyordu.

    "ben stendap yapmıyorum, sabit bir metni ve içeriği olan tek kişilik tiyatro oyunu oynuyorum" diyerek cevap veren ferhan şensoy aradığının bir metinsel bütünlük izleyen tiyatro geleneği olduğu sinyallerini veriyordu. doğru, cem yılmaz'ın gösterilerinde 3. kişiler yoktu. telefon açan evsahibi orkinos hanım, avukat yotku. ışıkların kesilmesi, gazete başlıklarından emprovize espriler çıkarma, şarkı sözü yazma gibi kendini mutlak surette tekrar eden ve seyircinin dahil olması beklenen aralıklar da yoktu. ama ferhan şensoy'un seyirciye tanıdığı interaktivite aralığının benzeri ve hatta feriştahı cem yılmaz'ın ilk gösterilerinde gani gani yaşanmıyor muydu?

    cem yılmaz ferhan şensoy'un beklenti aralığında olduğu üzere tiyatro geleneğinden çıkmamıştı, eyvallah. ama ferhan şensoy'un zıttığı bir detay vardı: sahibi olduğu kavuğun yakıştığı meddahlık da genel geçer ve bilindik tiyatro geleneğinden çıkma değildi. tahmin ediyorum ki ferhan şensoy kavuğu iyi bir tiyatrocu, edebiyatçı olduğu için değil, tam olarak bu yüzden, yani meddah tanımına en yakın genç yetenek olduğu için almıştı. yani meddah tarafı olan bir tiyatrocu olduğu için, kavuğun aslı olan geleneğe ve üslubuna yakın durduğu için kavuk ferhan şensoy'a yakışıyordu. o halde sormak gerekiyor: meddah tarafı olan bir stand-up komedyeni olan cem yılmaz neden menzil dışında kalsın? kavuk sadece meddahlık tarafı ağır basan tiyatroculara mı verilmelidir? böyle bir norm, böyle bir neopotizm (nepotizm olacak o- pipo) mi vardır?

    üzücü olan şudur ki: meddah geleniğine yakın bir alaylı sahne deneyiminden güç alan hazırcevaplık ve nüktedanlık içerisinde olan cem yılmaz'ı ferhan şensoy'un izlemiş olduğunu dahi sanmıyorum. ferhan şensoy kendi daraltılmış çevresi ve perspektifinden gördüğü ve beğenmediği "yeni normal"e dahil olan kimseye prim vermedi. kendi tiyatrosu içerisinde kendisini sürklase edecek kimsenin çıkması mümkün olmadı. kapısından çevirdiği yılmaz erdoğan türkiyenin sayılı mizah yazarlarından birisi olurken ferhan şensoy onu dahi ilgi haritasına koymadı. rasim öztekin bütün yeteneğine, ve çoğu zaman tiyatrolarında ferhan şensoy'u gölgede bırakan performanslarına rağmen hiç bir zaman sivrilemedi. derya baykal olanca yeteneksizliğine rağmen, kendine ait oyun sergileyebilen, başrolden kendine isim çalan yegane isim oldu.

    kendi tiyatro grubu içinde baskın ve yetkin tek isim olan, başka isim çıkaramayan ferhan şensoy'un kendi grubu dışında bir isme prim vermesini de mümkün olabilir mi? sanmıyorum.

    "kavuğu bir kadına vermek istiyorum" söylemini ise ancak iyi niyetli bir yorumla "kadınların artık sıyrılıp çıkmasını diliyorum" demeye geldiğini tahmin edebiliyorum. yok eğer kast ettiği kadın(lar) kendi oyunlarında da oynattığı kızları ise korkuyor, ürperiyorum.

    ve fakat nihai bir yargıya varmak gerekirse mevcut akışında cem yılmaz'ın da kavuk sıkletinde kaldığını söylemek mümkün değil. cem yılmaz gösterisinde meddahlığa ait her türlü detayı törpülemiş, seyirciyle etkileşmini anlayamadığım bir şekilde azaltmış, üslubuna ait en önemli ve taklid edilemez parıltısı olan seyirci ile etkileşmini bir takım ibibiğin "seyirci ile çok uğraşıyor" söylevinden hareketle minimalist bir seviyeye çekmiştir. cem yılmaz'ın bu anlamda gösterileri gittikçe metin yazarlı, "çalışılmış" batılı stendap çizgisine geri çekilmiş, gazı kaçayazmıştır. şimdi tutup cem yılmaz'a kavuğu vermek her ne kadar hayal olsa da, bu enfes gelenekten uzaklaşması ile bile isteye ışığını ferini kısan cem yılmaz'ın hareketini onaylamak olacaktır. sırf bu yüzden kendisine kavuğun verilmemesi gerektiğine inanıyor, nostaljik bir özlemle cem yılmaz'ın meddahlığa döndüğü günleri bekliyorum.
  • ferhan sensoy kavugu turk tiyatrosunda buyuk emegi gecmis birisine vermek istiyor olabilir. eger oyleyse bu kendi capinda hakli bir sebeptir. ama bugune kadar kavuga sahip olanlarin ortak ozelligi meddah tarzi tek kisilik veya kavuklu ve pisekar tadinda oyunlariyla unlu olmalaridir. munir ozkul'da her ne kadar mahmut hoca olarak unlenmisse de aslinda onun da bu tarz bir altyapisi vardir. basinda ne zaman kavuk lafi ciksa son 5-6 senedir benim aklima gelen tek isim cem yilmazdir. baska birisi dusunulemez bile. belki turk tiyatrosunda emegi gecmemistir denebilir ama bence gecmistir aslinda. en azindan yillarca insanlari tiyatro salonlarina cekmis bir insandir, bu acidan da hak eder kavugu.
    bence ferhan sensoy'un kavugu cem yilmaza vermemesinin sebebi su. kendisinden cok daha zengin bir hayal gucu ve espri anlayisina sahip bir gencin, kendisinden daha cok gise yapip, ustelik bu isin egitimini almadan sollamasini cekememektedir. cem yilmaz da izledigim butun oyunlarda en az ferhangiseyler kadar izleyici ile iletisim kurmustur, ayrica bu kavuk olayini cok cukune salliyor mu ondan da emin degilim.
hesabın var mı? giriş yap