• 'kayıp'tan daha ağır bu sözcük.

    herhangi bir şey yaparak veya yapmayarak, kazanmasanız bile en azından kayıp da etmeyebileceğiniz bir şeydir söz konusu olan. tamlayandır, 'kaybedilmiş'; tamlanansa, işin ağırlık ölçüsünü belirler. ne halt ettiğinizi yüzünüze vurur: gün, yıllar, hayat, dostluk, aşk, insan... peki, umut? gülümseme? 'hayat'tan beter!

    pişmanlığa çıkar bu sözcüğün yolu, illa ki. zamanı geçince anlaşılması, sözcüğün varlık nedenidir çünkü. muhasebe zamanı sanırsınız. oysa hayatla hesaplaşılmaz. hissedildiği ve sürdürüldüğünce anlamlanır. bu yüzden kaybedilmiş bir şey yok. belki de hiç olmadı ki...
  • ben birçok bakımdan babamın azaltılmış numunesiyim. benim ustalığım olasılıkla, var olanların çokluğundan değil, var olanların birbiriyle ilintilendirilmesi ve dışarıya, ilişkilere de yedirmedeki* kendime özgü* tarzımda. ben var olanlardan bir uyum çıkarıyorum. babam olmayanlardan, feda edilmişlerden* kişisel uyum çıkarıyormuş. şimdi anlıyorum, uyum yakalayan herkesin vardır bir feda edilmişi, kaybedilmişi.

    "gülmeden geçirdiğin gün kaybedilmiş gündür." charlie chaplin

    "verilmiş bir öpücük hiçbir zaman kaybedilmemiştir." italo svevo
hesabın var mı? giriş yap