• az kişi tarafından bilinen teknikler zinciri. gerekli görülmez çünkü çoğu zaman ancak bir kedi de gayet eğitilebilir esasen. şahsen ben de uğraşmam, ne uğraşıcam. çişini kumuna yapsın, sevmeme izin versin, top atınca getirsin, evinin yolunu bilsin, tamamdır. daha bir şey istemem kediden.
  • şimdi sözlükte kedi eğitimi diye arayınca böyle bir şey yok diye çıkıyor.

    hayır arkadaşlar, siz yanılıyorsunuz. böyle bir şey olmaz olur mu? var tabii. kediler eğitilebilir. eğitilebiliyormuş. yani ben yaptım bunu.

    yalnız biraz sabırlı olmanız gerekiyor. örneğin ben şu an 5 (yazı ile beş) yaşında olan kedime ısırmamasını ve masa üzerinde yemek varken kucağıma gelmemesini öğretebildim. bu sadece ve sadece 5 (yazı ile beş) kısa yılımı aldı.

    kedim bağırma, çağırma, pataklama, tatlı tatlı konuşma, sinirli konuşma, mantıklı sözlerle anlatma, oda dışına çıkarma, balkona cezaya koyma gibi yöntemlerimi ilk 5 (yazı ile beş) yılda kesinlikle takmıyormuş gibi göründü. ancak şimdilerde beni ısırmıyor ve de masada yemek yiyorsam yemeğin yanına gelmiyor. yemeğin bitmesini bekliyor. tabağı kaldırır kaldırmaz kucağıma geliyor.

    yalnız henüz çayımın bitmesini bekleyemiyor. sadece tabaktaki yemeğin bitmesi ona yetiyor. birkaç sene sonra bunu da öğrenir diye düşünüyorum.

    velhasıl kedi eğitimi çok kolay bir şey. herkes yapabilir. hem de çok kısa sürede sonuç alabilirsiniz. tavsiye ediyorum.
  • (bkz: ahahahah)

    düşüncesi bile insanı kahkahalara boğan eğitimdir. şöyle ki kendimi bildim bileli bir sürü kediyle yaşadım. eğitim adına olan tek şey, kedinin bizi eğitmesiydi. ya da daha ılımlı yaklaşalım, birbirinize uyum sağlıyorsunuz. o bazı şeyleri yapmıyor, siz de ona uymayacak bir şeyleri yapmıyorsunuz. geçinip gidiyorsunuz böylece.

    geçenlerde discovery miydi, animal planet miydi neydi, o belgesel kanallarından birinde my cat from hell diye bir program vardı. bu the dog whisperer'ın kedi versiyonu. yalnız buradaki tek fark adamın, kedi sahiplerini eğitmesi ve davranışlarını değiştirmesiydi. öyle yani...
  • böyle bişey var lan. ama hop kızım terliklerimi getir şeklinde olmuyor. benimki çok eğitimli mesela. yaramazlık yaptığında, yerimden doğrulduğum an hemen bırakıyor yaramazlığı. bunu da döverek cezalandırarak filan değil, yaramazlık yaptığında kucağıma alıp başka bir yere bıraktığım için yapıyor. acayip refleks oldu. bazen yaramazlık yapmasa bile, yerimden doğrulunca yaptığı işi bırakıyor. pişşt hayır deyince, bırakıyor. bunlar öğretiliyor yani. ama hala ısırmamayı, komodinlerin üstündeki eşyaları yerlere atmamayı öğretemedim.
  • kediyi eğitim konusunda ilk öğrenilmesi gereken şey ;o artık evin bir ferdi olup ona göre davranış beklediğidir. siz küçük bir çocuğa nasıl davranmanız gerekiyorsa, kediye de öyle yaklaşın. güvenini kazanmak ile başlamak ilk şarttır. yaklaşımınız ise yapmasını istemediğiniz hareketleri yasaklamak değil, kesinlikle istenilen harekete müsade etmek ve ödül vermektir. sakin sesle konuşmak, aşırı tepki vermemek her zaman uymanız gereken yaklaşım şeklidir. sorun yaşadığınzda ise sakince yaptığı yanlış hareketi durdurmaktır. ceza verdiğinizde ise aranızdaki
    güven kaybolacaktır ve sorunlu kedi-insan ilişkisi tatsız bir hal alır.
  • gerekli eğitim programı yukludur zaten (bkz: tuvalet eğitimi) halinize şukredin, ve tabiatın kıyağının tadını çıkarın.
  • güldüren bi laftır. bi de kedinin tipe bakınca.
  • mumkundur fakat kediden kediye degisen yontemlere ve sonuclara sahiptir.

    misal;

    bir arkadasimin kedisi "cak bir beslik"ten tut da olu taklidine kadar her turlu seyi yapiyor.

    bir arkadasimin ki gidiyor tuvaletini tuvalete yapiyor.

    bak bak, bir de bizim saskolaza bak. bizim ki kardesimden cok korkuyor, adini bile duymaya tahammulu yok. kardesimin adi "can", ve artik ayni evde yasamiyoruz. yapmamasi gereken bir seyde bir "can" diyoruz. bizim ki once kulaklarini egiyor, bir panik moda geciyor. baktik sonra devam ediyor yapmamasi gereken seye, bir daha bir "caaaan" diye bagiriyoruz, hizlica terkediyor olay mahallini.

    edit: imla.
  • kediler ne kadar eğitilebilir bilmiyorum ama davranışları tamamen tutarsız ve beklenmedik olan hayvanlar değiller. bir çok şeyi kendi başlarına da öğrenebiliyorlar sanki.

    örneğin, telefon çaldığında telefonun kıpraşması ve bizim telefonu susturup kendimiz konuşmaya başlamamız ilk başta kediye şaşırtıcı gelse de sonradan alışıyor. daha da ilginci ise benim telefon melodim olan ve her gün duyduğu fringe'in müziğini ben bilgisayarda fringe izlerken bilgisayarın hoparloründe duyduğu zaman kedinin afallayıp, şaşkınlık içinde telefon araması, benim tepki vermemi beklemesi.

    benzeri bir durumu da laser pointer etkisiyle gözlemledim. ilk bir kaç laser pointer seansımızda, tamamen tesadüf eseri, rise against'in savior şarkısı çalıyordu, sırf gaz şarkılarla laser pointer eşliğinde hoplayıp zıplamak zevkli diye. neyse, sonra bir gün canım çekti, durduk yere şarkıyı dinleyesim geldi, bizim kedi şarkıyı duyar duymaz diğer odadan yanıma koşturdu, etrafına bakıyor, tavanı süzüyor lazeri arıyor. kedi resmen şarkıyı öğrenmiş iki günde.

    bir de buna verdiğim bir ödül vardı brit care tavuklu sandviç. sandviçi kemirip sonunda yutması 15-20 dakika sürdüğünden, sürekli ağzına aldığı şeyi oynarken yere düşürmesin diye yatağın üzerine battaniye gibi bir şey serip kenarlarını kıvırıp set yapıyordum. bir kaç hafta hep böyle oynadı. sonra sandviçler bitti ama, bizimki hala ne zaman yatağı topluyor ya da çarşaf seriyor olsam yanımda bitiyor. yatağın üzerindeki olmayan sandviçleri arıyor.

    bu üç küçük örnek de tamamen tesadüf eseri gelişen durumlardı. sistematik yaklaşılsa, planlı ve programlı şekilde bir şeyler öğrenebilirler bence.

    kendisine tek öğretmeye çalıştığım şey ismi oldu. onu yukarda bahsettiğim ödül mamalarını verirken ismiyle seslenerek başardım sayılır. mamayı avcumun içinde tutuyorum, onun göremeyeceği şekilde. dikkati başka yere gittikten sonra ismiyle sesleniyorum, dikkatini bana verdiği an elimdeki ödülü veriyorum. biraz kemiriyor, sonra ağzından düşürünce tekrar elime alıyorum. yine ismiyle seslenip, bana baktığı an mamayı veriyorum. bu şekilde ismi söylendiğinde bakmayı öğrendi diyebilirim. yine de hala dikkati başka şeydeyse, isterseniz tabanca sıkın dönüp bakmayabiliyor.

    önümdeki en büyük hedef ise ısırmayı bıraktırmak, ve çağırınca yanıma gelmesini öğretmek.
hesabın var mı? giriş yap