• aşmış profesörlerden. osmanlı - prusya ilişkileri konusunda kimse eline su dökemez.
  • dünkü edebiyat fakültesi'de çıkan yangında odasında mahsur kalmış, nihayetinde itfaiye tarafından kurtarılmış olan tarihçi.
  • ilk dersinde sınıfın sivri uçlarını törpülemiş, herkesin göz göze gelmeye tırstığı sert bir profesör imajı çizmişti. ama zamanla birbirimizi daha iyi tanımamızın da etkisiyle kendisinin ne kadar babacan bir insan olduğunu görmemize izin vermiş, final sınavı sonucu kağıdımın kaybolması üzerine kaldığım dersinden yolladığım içtenlikle yazılmış mailin de etkisiyle geçmemi sağlamış hocamdır. adam gibi adamdır.
  • kemal beydilli, vefa programlarından ve hatıra kitaplarından pek hoşlanmaz. sebebi ise olur olmaz kimselere, hak etmeyenlere hazırlanmasıdır. kendisi için de yapılmasını pek istemezdi elbette. fakat meslektaşları tarafından büyük bir gizlilik içinde "deutsch-türkische begegnungen - alman türk tesadüfleri: festschrift für kemal beydilli - kemal beydilli'ye armağan" adlı bir kitap hazırlandı. çalışmanın editörlüğünü hedda reindl-kiel ve seyfi kenan üstlendiler.

    13 mayıs 2013 günü saat 16:00'da armağan kitap istanbul 29 mayıs üniversitesi konferans salonunda gerçekleştirilen bir toplantının ardından kemal beydilli'ye takdim edildi.
  • prof. kemal beydilli lisans derecesini 1968 yılında istanbul üniversitesi’nde, doktora derecesini 1975 yılında münih ludwig maximilian üniversitesi’nde tamamladı. araştırma alanı olarak osmanlı – avrupa ilişkileri, siyasi tarih, ve 17.-20. yy.lar arasına yoğunlaşmıştır ve bu alanlarda önde gelen uzmanlarından biridir.

    siyasi tarih ve diplomasiden seyyahlara, sosyal tarihten reformlar ve modernleşmeye geniş bir araştırma sahası bulunan prof. beydilli bu alanlarda birçok eser ve projeye imza atmıştır. yeniçeriler ve bir yeniçerinin hatıratı, osmanlı’da imamlar ve bir imamın günlüğü, mahmud raif efendi ve nizam-ı cedid’e dair eseri, imparatorluktan ulus devlete türk inkılap tarihi, türk bilim ve matbaacılık tarihinde mühendishane yayınlanmış kitaplarından bazılarıdır.

    kaynak

    yaşına rağmen bitmeyen enerjisiyle, öğrenciye karşı babacan tavırlarıyla, dobralığıyla başka bir akademisyendir kendisi.
  • 4 yıl dersinden istifade etme fırsatı bulduğumuz değerli hocamızdır. her dersinin espirileri ve laf çakmaları ile geçmesi bizlere ayrı bir heyecan katıyordu.
  • eski usul hocalardan. alman disiplini ile çalışır, çalışma konularını ve lisansüstü öğrencilerini titizlikle seçer. önceden ziyaretçisi çok olurdu. gelenleri, kıyafetleri, giyim tarzları ve konuşurken kullandıkları kelime seçimlerine dikkat ederek tartar, ona göre vakit ayırırdı. eğer ziyaretçi geçer not aldıysa, dikkatle ve ilgiyle dinler, görüşüne başvurulan konularda içtenlikle yardımcı olurdu. ilmi açıdan çok derin malumata sahiptir. her ne kadar, televizyon programlarında veya önemli kurumların başında idareci olarak görülmese de akademik camianın en ağır hocalarından biridir.

    kitabiyat ilminde, yani tenkit alanında çok ciddi yazıları vardır. ""evreka, evreka veya errare humanum est" başlıklı yazısı ile ali birinci'ye, "uskoklar hakkında iki kitap" başlıklı yazısı ile de idris bostan'a çok ciddi eleştiriler yöneltmiştir. tarih alanında akademik çalışma yapanlar için bu iki tenkit yazısı, kaynakları tarihçinin dedektif gibi nasıl inceleyip değerlendirecekleri konusunda öğretici ders niteliği taşımaktadır.
  • uzun yillar once (bkz: tarih-i cevdet)'i bitirip pasanin kitabinda anlattigi (bkz: büyük frederik)'i cok merak ederek sahaflari gezmeye baslamis, der alte fritz hakkinda yazilan kitaplari bulmaya calismistim. kemal hoca'nin 80'lerde basilan kitabini buldum, kitabi okurken tez konumun aklima gelecegini tahmin etmemistim ve sonra hoca'nin diger kitaplarini okumak istedim. kitaplarin baskisi yoktu, kemal hoca'nin mail adresini bulup kendimi tanittim, kitabinin cok esinleyici oldugunu, tezimde kullanmak istedigimi soyledim. kendisi cok memnun olarak bana merak ettigim diger kitaplarini pdf olarak gonderdi; simdi biri bana burda soylesin: kaldi mi boyle hocalar? daha sonra kendisinin derslerine girmek istedigimi soyledigimde de beni kirmadi, 2 donem boyunca 4 dersine gittim, galata'dan karsiya sirf onun derslerini dinlemek icin geciyordum. daha sonra muhabbetimiz ilerledi, odasina da gidip konusmaya baslamistik. 1 sene sonunda tezimi bitirmistim, (bkz: oyun teorisi)'ndeki strateji tanimini yeni bir bakis acisiyla, tarihten esinlenerek ve formel matematik dilinde gostererek yeniden ele almistim. fakat, bolum birincisi oldugum bu ders hakkinda yazdigim tez icin (bkz: galatasaray üniversitesi)'nin - sozumona bu ulkenin en koklu egitim gelenegine sahip eski bir imparatorluk kurumunun -hocalari bana sinifin en dusuk notunu layik gorduler. acikcasi galatasaray gibi kohnemis bir kurumdan mezun oldugum icin yine de mutluydum.

    kemal hoca'nin yanina gittim, alman bir tarihciye benden bahsettigini, bir turk'un 2. friedrich'ten esinlenerek bir ekonomi/matematik tezi yazmasinin muhtesem bir olay oldugunu belirttigini soyledi. kendisine olan biteni anlattim, bolumdeki diger ogrenciler gibi daha once uzerine 100 makale yazilmis bir konuyu bilerek secmedigime, bir katki yapmak icin yeni bir seyler soylemeyi tercih ettigime ve tarihsel bir enstantaneyi matematige dokmek icin ne kadar zaman harcadigima kendisinin de tanik oldugunu fakat neticede 1.likle gectigim ders hakkinda yazdigim tezin juri tarafindan sonunculuga layik goruldugunu soyledim. kendisinden aldigim cevabi hala hatirliyorum: "ilim yolunda cekilen cile kutsaldir."

    kendisiyle yillardir konusamadim, acikcasi cok merak ediyorum. turkiye'ye dondugumde elini opmeyi, ona sarilmayi cok isterim. umarim ileride ulke genelinde tarih enstituleri kurulur ve basinda da kendisi bulunur. onun gibi imparatorluk terbiyesine ve ciddiyetine sahip bir ismin daha cok okuyucusu olmasi, herseyden once kitaplarinin tekrar tekrar basilmasi dilegiyle.
hesabın var mı? giriş yap