• 27 mayıs 1960 ihtilali sürecinde dpt'nin bir özel bölümü tarafından hazırlanmış bulunan doğu grubu ve seçimden sonra inönü hükümetine de dayatılan (bkz: doğu raporu)nda kürt yerine kullanılan tanımlama.
  • devletin doğuya nasıl baktığını anlatan tabir. türkiyenin sorunları çözmek yerine görmezden gelmeyi tercih ettiğinin ispatı.
  • baskin oran konu hakkinda muthi$ bir yazi yazmi$:

    "kendini kürt sananlar" raporu
    yazan baskın oran
    pazartesi, 28 ocak 2008

    can dündar ile rıdvan akar, milliyet’te (22.01.07) b. ecevit arşivinden çok ilginç bir belge yayımladılar. 27 mayıs darbesi, dpt’de hemen bir ‘doğu grubu’ kuruyor, kürt sorunu raporu hazırlatıyor.
    ağzım açık kaldı. yahu, bu bizim 1925 şark islahat planı! (şip). karşılaştırıp görelim: asimilasyon: kürtlerin türklük içinde eritilmesini (asimilasyon) istiyor. şip’ın 14. maddesi “temessül [asimile] etmek” için yöntemleri bile saymıştı.
    tehcir: kürtlerin, “memleketin türk çocuğu bulunan yerlerine hicret” ettirilmesini istiyor. şip’ın 5., 9. ve 15. maddeleri “hükümetin şarkta kalmalarını muvafık görmediği eşhasın aile ve taalûkatile beraber naklini” istiyordu.
    kolonizasyon: doğu illerine karadenizlilerin ve “yurt dışından gelen türklerin” yerleştirilerek buradaki nüfus yapısının değiştirilmesini istiyor. şip’ın 5. maddesi hangi dış ülkelerden gelen muhacirlerin ve ayrıca “rize-trabzon vilayetlerile erzurum vilayetinin şimali şarki kazalarında”ki ahalinin nerelere iskân edileceklerini teker teker sayıyordu.
    1961 raporu bu amaçla, batı’dan geleceklere kadro kontenjanı ayrılmasını istiyor. şip’ın 10. maddesi ise, batı’dan gönderilecek memurların zamlı maaş oranını bile vermişti.
    tecrit: irak kürtlerinden tecrit etmek için bölgeyi iskân sahalarına ayırıyor. şip’ın 2. maddesi, türkiye’yi 5 “umumi müfettişlik”e ayırıyordu. 25. maddesiyle de “ecnebilerin müsaade olmaksızın” bölgeye girmesini yasaklıyordu.
    “misyonerlik”: bölge okulları, köy okulları ve meslek okulları aracılığıyla “kız ve erkek misyoner” yetiştirilmesini, asimile edilen gençlere “yüksek tahsil imkânı” sağlanmasını istiyor. şip’ın 15. maddesi de aynı şeyi hedefliyordu.
    bütün bunlardan çıkan sonuç: türkiye cumhuriyeti’nde zihniyet 36 yılda arpa boyu ilerlememiş.
    farklı şeyler de var haksızlık etmeyelim. şip’ta olmayıp 1961’de bulunan ‘yöntem’ler var:
    1) “propaganda uzmanlarından yararlanarak, türk siyasal düzeninin kendi menfaatleri bakımından en elverişli, en emin, en çok imkân sağlayan düzen olduğunu” kürtlere öğreten radyo yayınları, tiyatro ekipleri ve saz şairleri kullanmak.
    1925’te bu yok. ilk radyo yayını 1927’de başladı (belki de bundan başladı!). ama saz şairleri vs. mevcut olduğuna göre, kürtlere böyle söylemenin fazla saflık olduğunu düşünmüş olmalılar.
    2) “dünya entelektüel muhitine türkiye’de bir kürt meselesinin mevcut olmadığının anlatılması”.
    1925’tekiler bunu akıl edemediler, çünkü o dönemde dünyada kimseciklerin kürt meselesinden haberi yoktu.
    3) kürtlerin türk olduğunu bilimsel olarak kanıtlamak: “bir üniversiteye bağlı derhal bir türkoloji enstitüsü kurarak” kürtlerin türk olduğunun ispatlanması. islam ansiklopedisi’nde kürtlerin “dağlı türkler olduğuyla tezada düşen” yazının “derhal tashih edilmesi”.
    1925’tekilerin bunu akıl edememesini biraz üniversitelerin gelişmemiş olmasına, ama biraz da bu insanların saf olmamalarına bağlıyorum. saf değiller. örneğin şip’ın 10/b maddesi şöyle diyor: “şark’ta 6 seneden fazla aynı mevkide hiçbir memur kalamaz.” kürtler bunları zaman içinde asimile eder diye önlem almış olmasınlar?
    “kürt” diyemiyor yalnız, bu iki arkadaş bu çok önemli belgeyi iyi değerlendirememiş. dedim, açayım telefonu, diyeyim ki: “manşeti iyi atamamışsınız. ‘kürt raporunun hicret planı’ diyeceğinize, ‘şark islahat planı 1961’ diyecektiniz!”.
    aman, iyi ki dememişim. çünkü, bir daha okuyunca gördüm ki şark islahat planı nerdeee, bu 1961 raporu nerde. şip’a büyük saygısızlık yapacaktım. çünkü şip’ın tam sekiz yerinde “kürt”, “kürtler”, “kürtlük” geçmesine karşılık, 27 mayısçılar bu cızz kelimeyi ağızlarına almaya bile korkuyor. her “kürt” geçecek yerde şöyle diyor: “kendini kürt sananlar.”
    yahu, bu rapor gizli! burada da dürüst yazamayacaksan nerede yazacaksın? bu kadar ürkek gizli rapor mu yazılır? 1925-38 arası raporlarının gizli olanlarında herbişeyler ibadullah meydandadır!
    üstelik, gün gelir, bütün gizli raporlar öğrenilir. o zaman utanmayacak mısınız?
    asıl önemlisi, rapor yazarlarını bu hale sokacak bir atmosfer yaratmak memleket için ne kadar yararlı? rapor yazıp çözüm mü arıyoruz, yoksa ha babam de babam ‘kendi kendini tatmin’ midir amaç?
  • tanımla(ma)ma. devamı şöyle: "bölgeye (ki bu kürdistan oluyor_pt) atanacak vali, kaymakam, doktor, öğretmen vb. 'kendini kürt sananlardan seçilmeli…"
  • buna bağlı bir takım olaylar zincirinden sonra şu türemiştir. (bkz: kürtten çok kürtçü olmak)
hesabın var mı? giriş yap