• bir gun bir adam ondan ayrılırken bana demişti ki: beni tanımaya fırsatın olmadı hiç, aslında benim sesim çok güzel, çok güzel şarkı söylerim ben, bi tanısaydın çok severdin beni ....

    ustunden aşk geçti de anladım,içime oturdu bu söz.

    kendimi anlatamadan , tanıtamadan, beni bilseydi bırakıp gitmezdilerle boğuşup dururken bir anda aklıma geldi bu soz. hem de sabahın korunde araba kullanırken, hem de en alelade bir anda, sol sinyal verip donmek için beklerken. fonda esmeray'dan unutma beni çaldı. en sıradan bi anda kalbimde sızladı bir laf...

    bir sözün sarhoşu oldum o günden sonra, kendimi anlatabilme telaşı içinde, ki kelime fakiri ben, sözcük cimrisi ben, az sözle tüm benliğimi anlatmaya çalışmaya çabalarken, çoğu zaman bir anda sustum. derin sessizliklerin karşımdakine merak uyandırmasını beklerken, kendimi beyaz atlı prensini bekleyen pencere önü çiçeklerine benzettim.

    tanıtabilmek kendimi nasıl olur ki? bilemedim ben onu

    ben hep kendi sozumle , lafımla kendimi tanıtmak olmaz derdim, anlattıklarımdan cıkarsın derdim, ama olmuyor. o kadar zaman geçiremiyoruz çoğu zaman ve benim aklımda aynı laf çınlıyor: kendimi tanıtmaya fırsatım olmadı ki!
  • konuşmanın akışında karşınızdakinin üstünkörü sizi tanıdığını sanmasını sağlayacak birkaç ipucu verilerek yapılacak eylem, gizleriniz size kalsın, bırakın onlar da her şeyi bildiklerini sansınlar.
  • sen kim oluyorsun demeye en fiili hak kazanan, kendinin kim olduğunu anlatırken "bana bugüne bugün" diyerek söze başlar. kendini tanıtmak için en iyisi kimliğinin* en kısa özetini söyler; yoksa dinleyenler laf kalabalığını anlamaz ve sıkılırlar..

    "gitgide küçüldüğü ileri sürülen bir dünyada tanımak, kendini tanıtmak, tanınmak izlekleri çerçevesinde yürütülen etkinlikler var." bilge karasu - öteki metinler

    (bkz: karaova düğünü/@ibisile)
    (bkz: bana derler fosforlu)
    (bkz: bana derler kulhanli)
  • (bkz: #116797227)
  • ben
    tanrı zerresinin taşıyıcısı

    halesiyle
    güneşe ışıklarını toplatıp

    kanadıyla
    rüzgara boyun eğdirerek

    adımıyla
    yeryüzüne şekil veren

    hanesinden
    cezası sürgün edilmiş

    seferyan
    namı diğer lamekân
  • fırsatçı ve şımarık (özünde onursuz) bulduğum bir düşünce biçimi.

    iş görüşmelerinden, apartmana geçen hafta taşınmış komşudan ya da yeni bir işe başlarken yapılması gerekenlerden bahsetmiyorum. bu durumlarda muhtemelen- muhataplarımız da bizi merak eder.

    ezikçe bulduğum, insanlar onları merak etmezken, “ulvi” özelliklerini başkalarının gözüne sokmaya çalışan tipler. menfaat sağlamak ya da dikkat çekmek için öne atılanlar, çoğu narsist olan salaklar.

    kadının teki, çocuğunu benim oğlanın da gittiği bir anaokuluna kaydettirmeye çalışıyor. burada yer bulmak çok zor (ben de balına buldum). ısrarla beni arayıp, çocuğuna referans olmamı istiyor.

    kadın arkadaşım değil, bir iki sefer rast geldik ve önce ben tatildeyken aramıştı (anaokulu kapalıydı, ben tatildeydim, kayıt zamanı değildi, gerçekten sinir olmuştum).

    sonra bir sefer, çocuğunu da alıp, anaokuluna gitmiş ve dışarıdan ciğerci kedisi gibi bakmış. bahçede çocukları oynatan öğretmenlerle tanışmaya çalışmış (biri ona adını söylemiş, şimdi o öğretmen arkadaşıymış gibi konuşuyor).

    hayır, mekan da almanya. yanında çocuğu olmasa “sapık” deyip polis bile çağırabilirler.

    dün bana “bu hafta çalışmıyorum, çocuğunu almaya gittiğinde beraber gidelim, beni müdüre tanıştır” dedi. “meşgulüm, sen bizim adımızı söyle” dedim, ki gerçekten meşgulüm (bir yandan da müdüre dedim, arkadaşım olmayan tanıdık bir kadın ısrar etti, hayır diyemedim, bizi referans verecek, gerçekten referans verecek kadar tanımıyorum diye).

    şey yazmış bana en son, “kendini tanıtmak önemli”.

    aklı sıra, almanya’da klasik almancı olmadığını mı ispatlayacak ne demeye çalışıyor bilmiyorum (ki anaokulunda klasik almancılar da var, almanlar türk diye düşündüklerinde “dur bu daha yeni geldi” diye s.klemiyor).

    ben kendisini ısrarları sonucunda tanıdım ve fikrim, fırsatçı olduğu (elini versen kolunu kaptıracağın cinsinden).

    kendisine bir hedef koymuş (anaokuluna kayıt yapmak). hedefine varmak için, onurunu hiçe sayıp her küçük fırsatı, en saldırgan şekilde değerlendirmeye çalışıyor. hani hayat memat meselesi olur anlarım da, öyle bir durum değil. kendine bunu hedef koymuş ve istiyor, gerisi önemli değil. bu hedefe ulaşmaya çalışırken kaybettiği şeyleri görmüyor (hiç sahip olmadığı hasletler de olabilir tabi).

    türkiye’de bu şekilde yaşayan, bundan çıkar sağlayan insanlar var gerçekten (almanya’da yok). hani üniversitede de olurdu (genelde kızlar), sınavdan 88 almış, 90 olsun diye hocanın kapısını aşındırıp hafif yavşayarak ısrar edenler. bir puan oradan bir puan şuradan, ortalamasını yükseltmeye çalışan gerizekalılar.
    ya da, arkadaşları olduğunu eşya taşıyacağı vakit vb hatırlayanlar, kendi karlarını maksimize etmek için, hakları olup olmadığına bakmaksızın her olasılığı sonuna kadar sömürmeye çalışan fırsatçılar.

    böyle insanlar bir yere kadar gelirler ama orada tıkanırlar (ne uzar ne kısalırlar). hayatta gerçekten başarılı olmak için başka özellikler lazım.
  • ifade özgürlüğünün kilittaşıdır.
hesabın var mı? giriş yap