• ukte
    bir sosyoloji yavru bilim dalı.modernitenin karakteristk yerleşim birimi/biçimi olarak kentin ortaya çıkışından günümüze evrimini ve toplumsallaşma sürecine katkısını araştırmaya gayret eden bir daldır.kentin içinde doğasında ve tarihinde yer alan bir yandan da sosyoloji mevzusuyla ilgili aile, ticareti endüstri, kültür ve eğitim.... gibi kurumlarla da kenti bir bütün düşünerek planlama ve mimariyi de buna ekleyerek araştırmalarını dallandırıp budaklandıran bir daldır.sanırım türkçede, ruşen keleş bu konuda birkaç kaynağa imzasını atmıştır.
  • eğiten, eğlendiren, nostalji yaşatan bir sosyoloji dalıdır. tarihi, sosyal, kültürel, siyasi, bilimsel... her türlü gelişme ve değişmeyi altyapısı, mimarisi, kurumları ve insanlarıyla yaşayan, yaşatan, yansıtan bir şehrin dillenmesi ve hikayesini üzerinde yaşayan canlılar vesilesiyle anlatmasını sağlar.

    konuyla ilgili aklıma gelen ilk örnekler de:
    küreselleşmenin istanbul'daki yansımalarını inceleyen bir çağlar keyder derlemesi olan "istanbul / küresel ile yerel arasında" ve
    genişleyen, çirkinleşen, kısacası değişen bir şehrin hikayesini şeyhmus diken diliyle anlatan "sırrını surlarına fısıldayan şehir/ diyarbakır"

    (iletişim yayınları'nın ümraniye, kayseri ve ankara üzerine yayınladığı birkaç kitap da ilgilenenlere ilginç gelir sanıyorum)
  • şehir ve bölge planlama bölümlerinde okutulan bir ders. kentin ve kentlilik bilincinin oluşumu ana temasını oluşturur.
  • sokaklara inip anket yapmayi zorunlu kilan sosyoloji alt dali (bu arada, anketci suserin okumasi gerekli olan bilim dali icin (bkz: uygulamali sosyoloji)). bu sayede, kopegi koltugunun altinda, kapinin araligindan size zaman ayirmayi kesinlikle reddeden bir kokonayla da, kolunuzdan cekistirip illa ki dedesinin mevlutu icin verdigi yemekten yedirmeye calisan bir banliyo sakiniyle de karsilasma ihtimaliniz yuksektir.
  • sosyal ve ekonomik statülere göre şekillenmiş, katmanları olan bir çember öğretilir bu dersde. şehrin merkezinde yerleşim olmaz, sadece işyerleri olur gibi belirlemeleri de vardır bu çemberin. ülkemizde böylesi bir çemberin örneği yoktur.
  • türkiye'de eskilerden ruşen keleş, mübeccel kıray ve her ne kadar mimari yapılarla ilgileniyor gibi görünse de yaptığı sosyolojik saptamalarla bu alanda çalışıyor izlenimi doğuran doğan kuban'ı yenilerden de çağlar keyder'i ayşe öncü'yü akla getiren, globalde de manuel castells, david harvey ve saskia sassen gibi isimlerle haşır neşir eden bir sosyoloji alt birimi. temel savları ekoloji ve politik ekonomi ana yollarından ilerlese de bir sürü ara yollara sapar, saptıkça da güzel manzaralar gösterir, ve yaşanan mekanın mesaj kaygılı geyiğini yapar... daha ne
  • türkiye'de batı tipi sosyoloji yapma inadı yüzünden pek bir anlam ifade etmeyen disiplin. sanki türk tarihinde derebeylik varolmuş ve burjuva devrimi yaşanmış, imtiyazlı bir kilise tarafından verimli topraklar işgal edilmiş gibi kentlerin oluşumunu bu ve benzer çerçevede işlemeye çalışırlar. gecekondu sorununa yüzeysel olarak değinilirse ne güzel. türkiye'de kentin köyden ne kadar farklı olduğunu/olmadığını tarihsel temelleriyle ortya koymayı iş edinse hem hem kuramsal hem kılgısal yarar sağlayacaktır.
  • uygarlığın steril, bir o kadar da öngörülemez tehlikelerle dolu ortamları olan kentleri konu edinmiş sosyoloji dalı.

    sanılanın aksine, çalışma alanı ve manevra kapasitesi çok geniştir; türkiye için de aslında çok şey ifade etmektedir; çünkü artık her şey kentlerde yaşanıyor. kırsal alanı kentler üzerinden yeniden tanımlıyoruz, şehrin kalabalığından kaçmak için kırsalda ev alan, yaptıran zenginler ve zenginimsiler var... şehrin eskiden en kalite mekanları sayılan şimdiyse, çöp torbalarının altından akan sularla renk değiştiren kaldırım taşlarının üstünde uyuyan evsizler var... zorunlu göç ile yerinden edilmiş insanların şehri kendileri için yaşam alanı olarak görme niyetleri var... üstelik her an geri dönebileceklerini ifade ederken... haydarpaşa civarı dünya ticaret merkezi cartı curtuna dahil edilirken bir şey yapamayan şehirliler var...

    moderniteyi eğer bir iki yüzyıllık zaman dilimine sıkıştırmıyorsak, zaman algımızı biraz gevşek bırakıp bu düzgünlük takıntısının insanlık tarihiyle az çok eşdeğer olduğunu görebiliyorsak, kentin sosyolojisi de eski zamanlara kadar gidiyor. kentte eşyanın (bkz: şey) nasıl elden ele geçtiğini, nasıl anlam değiştirdiğini görmeye çalışmak gerçekten büyük bir zihin sporu. renkli sinemaskop...
  • kentlerin var oluş süreçlerini açıklayan dal ne yazık ki günümüz kentlerine uymasa da hala eski kuramlarla anlatılmaya çalışılmaktadır. bir türlü anlaşılmayan anlaşılması da pek mümkün olmayan kuramlar örnekleri olmadığından ezber yöntemiyle öğrencinin kafasına sokulmaktadır. amerikalı bilim adamlarınca eski amerika kentlerinin kuruluşu ve bunların politikaları öğretil(eme)mektedir. lakin anlamlı olan su ki günümüz sorunları politikaları finansal gelişmeleri hepsi birer kentsel politika tabanında yürütüldüğünden kent politikasının bilinmesi ehemmiyet taşır. küresel kent nedir, kentte kadınların durumu, sanayi kenti ve sanayi öncesi kenti bilinmeden kentte uygulanan siyasi politikalar bilinmeden gerçek bir siyaset uzmanı olmak mümkün değildir. siyaset bilimi derslerinden biri olan kentleşme politikası anlaşılması zor ama bi o kadar da bölüm için gereklidir.
  • (bkz: chicago okulu)
hesabın var mı? giriş yap