• önemli not: bu bir beslenme tavsiyesi değildir. kişi burada yazanları uygulayacak olursa tüm sorumluluk kendisine aittir, bu entrynin yazarını bağlamaz. o sebeple uygulayıp uygulamayacağınıza karar verirken "mutlaka bir diyetisyene başvurun".

    bu şekilde beslenmeye başlamada önce kendime hatırlatma yapma amacıyla yazmaya başladığım sırada başkasının da işine yararsa kolay kopi peyst etmek üzere daha usturuplu yazdığım şekli ile buraya da kopi peyst ettiğim beslenme şekli. işte peyst:

    "ketojenik beslenme nedir?

    vücudun, şeker ile çalışan bir makina olmak yerine yağ ile çalışan bir makina haline gelerek, daha etkili, güçlü ve sağlıklı bir besin kaynağı kullanmaya başlaması için, kanda yakıt olarak kullanılacak olan keton isimli maddenin salınımını yükseltici nitelikte beslenmektir.

    niçin ketojenik besleniriz?

    kanser dahil gerek beslenmeye gerekse strese dayalı pek çok sağlık sorununun kökten çözümü olarak doku yenilenmesini hızlandıran, kötü dokuları da yağ tabanlı tüketime döndüğümüz için yakıta çevirerek temizleyen ve beyin aktivitelerini ciddi oranda uyandıran bir beslenme olduğu için, kanser hastaları, alzheimer hastaları, obezite problemi çekenler ile metabolşk rahatsızlıkları olanlar ile bu şekilde kilo verip sağlıklı yaşamak isteyen kişiler tarafından tercih edilmektedir.

    nasıl uygulanır?

    öncelikle gündelik toplam alınması gereken tutar sağlık kuruluşlarından birinde yapılan 2 dk'lık bir test ile öğrenilir. sonra bu verilen değerin altında (çok altı da değil 150 200 kalori altı) bir değer saptanır ve bu değer üzerinden uygulanacak bir makro oluşturulur.

    ketojenik makro nedir?
    günlük beslenmenin kişinin planladığı hali ile sağlanması gereken toplam besin değeri ve miktarının saptanması işlemidir.

    makro kişiye göredir ve yiyecekleri ve oranlarına kendisi karar verebilir. bu yüzden makro yaparak bu seçimi yaparken ne kadar tüketebileceğini bilebilir.

    makro ile saptanmış değerlere uyulduğu taktirde sistemin işe yaramaması kolay değildir.

    ketojenik makro örneği:

    aşağıda örnek verilen tablo kilo vermek isteyen, bazal metabolizma testince günlük 1900 kalori alması gerektiği saptanmış, kilo vermek için bunun 100 kalori altını yani 1800 kalori alımını hedefleyen, 93 kilo vücut ağırlığına sahip ortalama ve sağlıklı bir erkeğe göre yapılmıştır ve uygulama kişiden kişiye göre değişeceğinden uygulamadan önce kesinlikle tekrar hesaplanmalıdır.

    hesabı son derece kolaydır ve unutulmaz.

    işte ketojenik beslenme için örnek olarak oluşturulmuş bir makro:

    yiyecek gramajı (günlük)
    30 gr karbonhidray
    111.6 gr protein
    137.7 gr yağ

    kalori oranları (günlük)
    120 ckal karbonhidrat
    446 ckal protein
    1240 ckal yağ

    __________________

    nasıl hesaplandı:

    aşağıda tüm değerlerin nasıl hesaplandığını açıkladım.
    özetle 1 gram protein ya da karbonhidrat 4 kalori iken, 1 gtam yağ 9 kalori. bu durum üzerinden hesabımızı şu şekilde yapabiliyoruz.:

    __________________
    karbonhidrat için

    yenmesi gereken karbonhidrat miktarı x 4(1 gram karbonhidratın veya proteinin kalorisi) =kalori
    30x4= 120 kalori
    (30 gram protein)
    __________________
    protein için
    kişinin kilosu başına 1.2 gram protein alımı gerek (max günlük toplam besinin %30unu geçmeyecek şekilde)yani:
    kişinin toplam kilosu x kg başına alınması gereken protein x 4 = kalori
    92x1.2=111.6
    (111.6 gram protein)
    111.6x4= 446 kalori
    __________________
    yağ için
    günlük toplam gereken kalori - karbonhidrat ve protein toplam kalorisi
    1800-[446+120]=1240 kalori yağdan alınmalı.
    yağ miktarı için bulunan kalori / 9(bir gram yağın kalorisi)
    1240/9=137.7
    (137.7 gram yağ).
    __________________

    artık iş hangi besini yemek istediğinizi seçmenize kalıyor. güzel öğünler oluşturmak, kendi tariflerinizi yaratmak size kalıyor. şimdi internette yapacağınız bir araştırma ile hangi besini ne kadar tüketebileceğinizi öğrenip bu amaca göre menüler belirleyebilirsiniz.

    sizin için uygun yiyecekleri belirlerken kullanabileceğiniz alternatif bir besin değeri cetveline çeşitli internet sitelerinden ulaşabilirsiniz.

    "

    bitti.
  • merhaba,
    ketojenik beslenme ile ilgili bazı püf noktalardan bahsetmek istiyorum. fırsat bulmuşken yazayım, fırsat bulan birileri okur belki. kamu hizmeti olarak düşünüyorum bunu.
    eğer benim gibi detaylara ve rakamlara takık biriysen ketojenik beslenmede günlük aldığımız net karbonhidrat miktarını maksimum 20gr olarak ayarlayıp alman gereken kalori üzerinden bir makro hesabı yapman gerekiyor. net karbonhidrat nedir? karbonhidrattan diyet lifleri düşüldükten sonra kalan kısmı. fatsecret gibi sitelerde bulabilirsin. boy kilo yaş ve cinsiyet verilerine göre değişen günlük alman gereken kalori kilo verme/alma/koruma ekseninde yeniden değişiyor. ayrıca günlük hareketliliğin de bunu etkiliyor. neyse bu hesabı yapan ruled.me gibi siteler var zaten.
    makroları düzgün bir şekilde hesaplayıp yemeni içmeni de ona uydurduğun zaman bünyeden bünyeye değişmek şartıyla yaklaşık 5 günde “ketosis” e girmen beklenir. ilk seferinde bu durum uzayabilir, dirençli bünyelerde 10 güne sarkabiliyormuş. ketosise girmek demek vücudun artık temel enerji kaynağı olarak yağı kullanıyor olduğu anlamına gelir. ketosisin avantajlarından biri de tokluk hissidir. acıkmazsın yani. ben artık 2. gün ketosiste oluyorum. vücudum ne yapması gerektiğini öğrenmiş.

    sen neden aç geziyorsun peki?
    1) makrolara dikkat etmeden yiyorsun ve ketosise giremiyor olabilirsin o zaman da çoğunlukla low carb deniyor bu yeme şekline.
    2) ağır spor yaptığını söylemiştin, kalori alımın düşük kalıyor. halsizlik ve isteksizlik de yapar. adaptasyon süren bir ay kadardı ve doldu. artık enerjik hissetmeni bekliyorum. spor esnasında fazlaca tuz kaybettiğin için elktrolit ihtiyacın olabilir. acil bir kurtarıcı olarak soda+limon+tuz dene.
    3) aniden fazla kilo verdin, makroların değişti yani. hesaplamışsan bile yeniden hesaplaman gerekiyor.
    bir de küçük bir tavsiyem var. mct oil denen orta zincirli yağ var. spor yapmadan önce bundan içiyorum bir porsiyon (5ml) fazlası iyi değil. direkt karaciğerde metabolize olup hiç kana veya sindirim sistemine karışmadan atp ye dönüşüyor. enerji yani bildiğin.
    ağır spor yaptığın günlerde protein oranını biraz daha artırman, spordan önce kahve içmen, sporu aç karnına yapıp, yemeği de peşinden yemen işe yarayabilir. deneyimlenmiş geri dönüş bilgileri bunlar. okuduklarımdan öğrendiğim bir şey var :)
    spotifyda dinlediğim bir podcast var, erkan raşitoğlu'nun ketojenik beslenme üzerine. erkan bey vücut geliştirme yapıyor ve kendi deneyimlerinden bahsetmiş. onu dinlemeni öneririm. anahtar hap bilgiler veriyor.
    ayrıca keto kafası diye bir youtube kanalı izliyorum o da harika.

    keto ne kadar süre yapılabilir diye soruyorlar hep. yaşam boyu yapılabilir. arada sağlıksız olduğunu bildiğimiz halde alkol aldığımız gibi bile bile gözleme börek falan da yiyebiliriz. herkesin hayatına kimse karışamaz. önemli olan sıklığı.
    bir minik tavsiye de tartı ile kilonu takip etmek yerine mezura ile kalça, bel, göğüs, boyun, kol, bacak ölçülerini ayda bir gibi ölçüp not etmen. tartıda kilo vermiş görünmesen bile inceliyorsun. bu daha da güzel bir haber, kas kaybetmeden yağdan kilo vermek demek.
    keto beslenmek çok lezzetli gerçekten. hayatımda yemediğim kadar zeytinyağı, tereyağı, hindistan cevizi yağı tüketiyorum. bitki bazlı beslenmenin kendim için daha sağlıklı olduğunu düşünsem de ketoda protein makrosunu bitkisel olarak doldurmanın bir yolunu hala bulamadığım için hayvansal besinler tüketiyorum sıklıkla.
    yağ yemeye alışmak zaman alıyor. çok yedim sanıyorsun bazen ama yeterince alamıyorsun ve sonuç açlık ve halsizlik oluyor. sana tavsiyem bir iki gün yediklerini say. fatsecret diye bir uygulama var onu kullandım ben. böyle şeylere ayıracak vaktim yok diyorsan da bil ki büyük ihtimalle makro düzensizliği yüzünden ve yağ eksikliği yüzünden açsın. yağı artırarak deneme yap. bir çorba kaşığı zeytinyağı içmek harika olur bence .
    halsizlik için de bir püf noktası var. ondan bahsetmeyi unuttum. vücut ketoya adapte olurken hücreler içinde tutulan su miktarı azalır. bu nedenle ilk hafta anlamsız derecede hızlı bir şekilde kilo verdiğini -sanırsın.- aslında verdiğin şey fazlalık su. ketodan çıkar çıkmaz da aynı hızla o kadar kiloyu tartıda görürsün. yaklaşık 3-4 kg fark ediyor bende.
    su hücrelerden boş boş çıkmıyor elbette. bilim her zaman yanımızda sadık bir dost gibi bekliyor kuzum. adına difüzyon dediğimiz bir yöntemle suyun hücreden çıkışı tuzlarla birlikte yapılıyor. yani hücrelerindeki tuz miktarı azalıyor. kana geçip, idrarla da doğaya karışıyor. bu da elektrolit eksikliği dediğimiz bir geçici duruma sebep oluyor. bunu biliyorsundur. bunu engellemenin elektroliti artırmanın yolu da tuz tüketmek. kaya tuzu elbette. tuzu kısmıyoruz, abartmadan tuzlu yiyoruz. limonlu tuzlu soda (churchill?) içiyoruz. bu arada soda süper oluyor ketoda. günde 2-3 tane içiyorum ben. koşudan gelince mesela…limonlu su da harika bir seçenek. bir de vücutta tuzun atılırken beraberinde götürdüğü mineraller var. bkz magnezyum, çinko. kramplar bizi rahatsız edemez. (o zaman kramptan gelsin lan n’oldu . youtubedan açıp dinleyelim efenim)
    velhasıl ketojenik beslenmeye başlamana sevindim. sana uygun olduğunu ve seni mutlu ettiği kanaatine varırsan devam edersin belki. ben çok faydasını gördüm. yaşam stilimi değiştirdim ve artık sürekli ketodayım. tatillerde, sosyal ortamlarda aykırı ve uyumsuz görünmemek için ketodan çıkıyorsam da hemen ertesi gün geri dönüyorum. ketodan önce tip 2 diyabet başlangıcı yaşıyordum. şeker ilacı glifor vermişti hekim. ayrıca beş yıl kadar önce bir süre ağır bir depresyon geçirdim. antidepresan kullanıyordum. bilirsin belki kullanmak kadar bırakmak da çok zordur. keto sayesinde iki ilaçtan da kurutuldum. hiçbir şeyin doğruluğunu körü körüne kabul etmeyeceğimiz için bu sayfayı, tersi bilim çevreleri tarafından ispatlanana kadar yada daha iyi bir method bulunana kadar ketocuyuz vessalam diyerek kapatıyorum.
  • onu da yeriz anam hiç sıkıntı değil
  • bir süre diyet olarak denedim ama karbonhidratlı beslenmeye dönünce geri aldım kiloları.
    devam edilmeyecekse böyle yaşamaya diyet açısından çok mantıklı olduğunu düşünmediğim beslenme biçimi.
  • ketosis vücudunuzun enerji için karbonhidrat yerine yağı kullandığı zamandır.

    daha önce #122861426 entryde belirttiğim ve en beğenilenlere de girdiği üzere, bütün beslenme biçimlerinde vücudunuzu belirli bir süre aç bıraktığınızda karaciğeriniz keton cisimleri üretmeye başlar. bu sonunda diyet kelimesi geçen bütün beslenmeler için geçerlidir. bu cisimler protein yapı taşları olan amino asit gibi, yağların yapı taşlarıdır. bir nevi işlenmiş petrol olan benzin gibidir ve yüzde altmışı yağdan oluşan beyniniz için doğal enerji kaynağıdır.

    ketonlar sadece ketojenik beslenirken değil, aralıklı oruç sırasında belirli bir süre aç kaldığınızda, diyetinizdeki karbonhidrat veya kalori miktarını azalttığınızda, hamilelik sırasında veya uzun süre egzersiz yaptıktan sonra ortaya çıkabilir.

    açlık sürelerinizi belirli sürelerin üzerine çıkardığınızda, vücudunuz yağ yakım moduna girer. belirli sürenin üstü açlık içeren beslenmeler, inflamasyonu önlediğinden ve bağışıklık sistemini desteklediğinden alzheimer, parkinson, kanser gibi hücre yıkıcı rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır.

    vücudunuzun kendi için ev temizliği yapması manasına da gelebilecek otofaji bu beslenme sanatını esas alır.

    vücudunuz zaten glikoz depolamaz, glikoz yakmaya onu alıştıran sizsiniz. vücudun doğal enerji deposu yağdır ve bunu yakmak için tasarlanmıştır.

    birçok diyet, kasları korurken yağ yakma aracı olarak zaten ketonu kullanır ve bu bilgiyi size hiçbir diyetisyen vermez.

    amacınız sağlıklı olmak ve uzun dönem bunu korumaksa, bu durumu kalıcı hale getirmekse ketojenik beslenin. yoksa hızla kilo vereceğim diye üç beş gün, bir hafta, bir ay ketojenik beslenmeye "çalışmanıza" gerek yok.

    hem size eziyet hem de bıraktığınız an eskisinden daha fazla kilo alacağınız ve hormon dengenizi bozacağınız garantidir.

    vücudunuzda olumlu anlamda kalıcı değişiklere yol açabilecek bu tarz bir beslenme sisteminin; mutlaka bu işten anlayan, mümkünse sağlık ve beslenme ilişkisini bilen, ve yine mümkünse ezbere bilgi ile hareket etmek yerine üzerinde tecrübe etmiş uzmanlardan destek alınarak deneyimlenmesi elzemdir.
  • 2018 den beri yarı ketojenik besleniyorum bende artık yiyip yiyip kilo almayanlara dönüştüm
  • yaklaşık 1 aydır uyguladığım beslenme şekli. yukarıdaki suserler konuyla ilgili gayet doyurucu bilgiler verdikleri için, ben direkt kendi deneyimlerimi yazmak istedim. süreç esnasında yaptıklarımın herkes için uygun ya da doğru olmayacağını şimdiden hatırlatmakta fayda var.

    karar verme: yaklaşık 4 aydır haftada 3 gün spor salonuna gidiyordum. vücudumun yavaş yavaş şekillenmesine karşın, bu süre zarfında 3 kg verebilmiştim. ayrıca spor salonundan çıktıktan sonra aşırı iştah artışı ve tatlı yeme isteği ortaya çıkıyordu. kardiyo yaparken, eve gidince yiyeceğim fıstıklı tahin helvasının ya da dondurmanın hayalini kuruyordum hatta. gece atıştırmaları da cabası... ketojenik beslenmeden uzun bir süredir haberdardım. eric berg, stan ekberg gibi bütüncül hekimlerin youtube videolarını takip ediyordum. ancak bu tür bir beslenme şekline geçiş yapabileceğime pek ihtimal vermiyordum. derken "keto kafası" adlı türkçe kanala rastladım. ilk videodan başlayarak hemen hemen tüm videoları izledim. "keto kafası" karar vermem konusunda beni cesaretlendiren ve motive eden kanal oldu diyebilirim. meggy' nin dediği gibi, "sen bir yola çık bakalım, kervan nasıl olsa yolda düzülür" diye düşündüm. kurban bayramı tatilinde şeker ve karbonhidratı hayatımdan çıkarttım.

    ketosis' e geçiş: herhangi bir test yapmadığımı baştan söyleyeyim. bayram tatilinde memleketime gittim. lazy keto kıvamında bir başlangıç yaptım. geç sabah kahvaltısı ve akşam yemeği olacak şekilde iki öğün beslendim. atıştırmalık olarak canımın çektiği kadar kabak çekirdeği ve tahin yedim. kaç kalori aldığıma pek dikkat etmedim. gün içinde de min. 1 saat yüzdüm. dikkat ettiğim tek şey, bol karbonhidrat içeren ekmek, boyoz, gevrek, süt, baklava, gibi gıdaları tüketmemek oldu. tatil dönüşünden sonraki hafta işyerinde çıkan öğle yemeğini yemek yerine evden yemek getirdim. hafta boyunca kuzu eti, tavuk eti, yumurta, zeytinyağlı sebze yemekleri ve bol miktarda salata ile ana öğünlerimi yaptım. atıştırmalık olarak ise, fıstık ezmesi, tahin, kabak çekirdeği, fındık, badem gibi yağ oranı yüksek karbonhidrat oranı düşük gıdalardan tükettim. bir sonraki hafta ise öğle yemeğini de çıkardım ve sadece akşam yemeği ve akşam atıştırmalarıyla yola devam ettim.

    2 haftalık ketosis deneyimi:
    iştahım ciddi oranda azaldı. gün içinde kendimi pek aç hissetmemeye başladım. eski bir sigara tiryakisi olarak daha önceden hissetiğim şeyin aslında açlık değil şeker yoksunluğu olduğunu idrak etmeye başladım. işyerindeki arkadaşlarım da aç hissetmeme durumumu en az benim kadar garipsediler. spor yaptığım günlerde orucumu saat 21:00 gibi açıyorum. öğün örneği vereyim.

    çift peynirli tavuklu omlet:
    - 3 yumurtayı 2 çorba kaşığı hindistan cevizi unuyla çırpıp tavada omlet gibi pişmeye bırakıyorum,
    - üzerine 150 gram pişmiş tavuk göğüs eti,
    - 50g eski kaşar peyniri,
    - 50g ezine peyniri,
    - dereotu maydanoz ve çörekotu ile süslüyorum.
    salata:
    - 150g kırmızı lahana,
    - 150g marul,
    - ince kıyılmış yarım soğan,
    - 1 adet ince kıyılmış acı biber,
    - 2 ince kıyılmış yeşil biber,
    - bir limonun suyu, tuz ve bol bol zeytinyağı,
    - maydanoz, dereotu gibi yeşillikler...

    kabaca 1500kcal tutuyor yukarıdaki öğün. yağ makrosunu tamamlamak için de fındık, ceviz, badem gibi sağlıklı atıştırmalık yemem gerekiyor. ben atıştırmalıklarımı yemekten sonra dizi izlerken ya da internette birşeyler okurken tüketiyorum. birazını da gece uyanırsam yemek için saklıyorum... gece atıştırmak gibi kötü bir huyum da var çünkü...

    tek öğünle geçen ilk hafta sonumda 2 günlük yelken eğitimine katıldım. 2 gece teknede yattım. 2 gün boyunca yemek yemeden iskotalar ve vinçlerle uğraştım, teknenin güvertesinde dört döndüm durdum. ilk eğitim gününün akşamı tekne ekibi pizza yemeye karar verdi. gittikleri pizzacının menüsünde sadece pizza vardı. salata bile yoktu. bu nedenle ben de migros' dan salata ve hindi konservesi aldım. gece yarısı tekneye dönünceye kadar da yemek yeme fırsatım olmadı. toplamda 26 saat bir şey yememiş ve akşam 13000 adım atmış olmama karşın ne kendimi güçsüz hissettim, ne de açlık... yanımda getirdiğim fındıklarla beraber kabaca 2200 kcal aldım ve tıka basa doymuş şekilde deliksiz uyudum o gece.

    geçtiğimiz hafta içini de aynı şekilde tek öğün ve sonrasındaki atıştırmalarla zorlanmadan geçirdim. evde tatlı krizimin tutmasına önlem almak amacıyla eritritol bulunduruyor olmama karşın şimdiye kadar paketi açıp kullanmaya ihtiyaç duymadım.

    1 aylık sonuçlar:
    hayvan gibi yemek yememe karşın, 5 kg verdim. muhtemelen verdiğim kiloların büyük kısmını, karbonhidrat tüketmekten kaynaklanan ödemin gitmesine borçluyum. bundan sonraki kilo verme sürecinin yavaşlayacağını tahmin ediyorum.
    ağırlık antrenmanı performansım tek öğüne geçtikten sonraki ilk iki antrenmanda düşer gibi oldu. sonraki antrenmanlarda ise toparlamaya başladım. performansımdan memnun kalmazsam antrenman öncesine küçük ve protein yoğunluklu bir öğün koyabilirim.

    toparlamak gerekirse yeni beslenme düzenimden şimdilik bir şikayetim yok. hatta gayet iyi gidiyor diyebilirim. uzun vadede bedenime ve ruhuma daha iyi geleceğini düşünüyorum.
  • benim cahil kafam ile tanımlarsam: yağ ve yeşil sebzeler yiyerek zayıflama.
    aile hekiminiz ile konuşun ve başlayın derim ben, o da evet derse tabii... internette yüzlerce kaynak var. uzman doktorlar, spor hocaları vb.

    ben tuana tezsay'ın bu videosu ile yıllardır izlediğim, duyduğum ketojenik beslenmeyi kafamda bir yere oturtabildim ve hadi bakalım bir de bunu deneyeyim dedim.

    kilo veriş hızı ve kiloların doğrudan yağdan gidişini gözlerinizle görüyor olmanız (göbeğim gitti ilk hiç böyle bir kilo veriş yaşamamıştım) inanılmaz. bu arada yazio programı kullanıyorum ve aralıklı oruç denen saatler içinde yiyorum zaten uzun zamandır, ketojenik beslenme ile birleşince bu durum sonuç şahane oldu, oluyor, olacak. ben tatlıya bayılırım, sadece tatlı ile yaşayabilirim mesela ama bu beslenme tarzında tatlı yok, nasıl olacak? derken, asla canım istemiyor ya asla. ömür boyu bu şekilde devam ederdim beslenmeme eğer meyve yiyebilseydim asdfgghsdfgs

    bu şekilde beslenme bitince hop diye geri almamak için kiloları "normal" beslenmeye geçiş ile ilgili de püf noktaları anlatan zibilyon tane kaynak var internette.
    tuana yukarıda linkini verdiğim videoda da bahsediyor, bir başka uzman da bu videoda aynı konu üzerine konuşuyor. bunlara da uymak lazım tabii. keto bitti gelsin bir tepsi baklava olmuyor. bitişi de ayrı bir geçiş süreci yani, domates yasak mesela ketojenik beslenmede, bitince ondan bile çok yiyerek bitiremezsin. normalde kilo kilo domates ye bir şey olmaz ama bu beslenmenin bitişinde isen olur.

    ayşegül çoruhlu'nun youtube kanalı da bu beslenme konusunda şahane bir kaynak

    ketosis durumu o kadar güzel ki yanlış bir şey yer de bu durumu bozarım korkumdan görseldeki örnek listeye uymaya çalışıyorum. akşam yenen et kısmı ise hiç bana göre değil, onu da a101'in hindi konservesi* ile geçiştiriyorum. doğruysa (maalesef aldığımız sebzeye bile güvenemiyoruz bugünün türkiye'sinde) içinde sadece hindi eti, su, tuz ve zeytin yağı var.

    neyse sağlık için paylaşmak istedim, bir nevi gel gel su çok güzel!
  • tahıl beyin kitabını okumayan bir ben kalmıştım. elime kalemi alıp başladım okumaya. bu kitaba tam 299tl verdim. bir kitap 300 lira olur mu arkadaşım? ulen pegasus yayınları.. kitabın “yaşam planı” serisini aldım sadece. zaten ilkinin derlenmiş ve daha güzel şekilde planlanmış hali olduğundan çakallık yaptım. daha tabii ilk sayfalardayım, okudukça notları derleyip bi metin haline getiririm. daha ilk sayfalarda bile müthiş bilgiler içermekte.

    karbonhidrat biliyoruki insülini etkiliyor. bu yağ oluşumu ve birikimi demek. vücuda yeterli miktar karbonhidrat vermezsen şayet şekerin basit hali olan glükozu enerji olarak kullanmak yerine karaciğerde keton üretimi başlar yani enerji için glukozu değil de yağı yakmaya başlar. yani tükettiğiniz besinlerdeki yağları kullanarak ketonları üretirsiniz, bu ketonlarda kan dolaşımına girer ve yakıt olarak kullanırsınız. beyne ve diğer organlara etki etmeye başlar. o sebeple keyotenik beslenme yağ yedikçe yağ verilen bir beslenme programıdır ve nörolojik pek çok hastalıktan tut başka hastalıklara kadar her şeyde etkilidir. çünkü araştırmalarda ketonların beynin bazı merkezlerini desteklediği görülmüş. yaşlanmaya bağlı beyin hastalıkları için mucizevi ve başka hastalıklar içinde. niye? hani bağırsak demek beyin demek ya; diyabet, kanser, kolestrol yüksekliği ile alakalı durumlar, pkos, otizm vb.

    kanser tedavisinde neden bu beslenme biçimini kullanıyorlar? çünkü sağlıklı hücreler keton ile enerji sağlarken kanserli hücreler şekerle besleniyor yani kanserli hücreleri aç bırakıp öldürüyor.

    ketojenik beslenmede karbonhidrat alımı 20-30gr civarına çekilmektedir. böyle olunca insulin üretimi neredeyse hiç gerçekleşmemektedir ve kanda ketonların dolaşmaya başlar. yani artık yağ depolamak yerine vücuttaki yağ depolarını enerji olarak kullanmaya başlar ve kilo kaybı yaşanır. kan şekeri dalgalanıp durmadığı içinde acıkma olmaz. mantık çok basit. vücudu biraz strese sokuyor gibi.

    ben şimdi gidip fırından aldığım şahane simiti yiyerek ne halt etmeye çalıştığımı bilmesem de en yakın tarihte kendime özen gösterek..;?gjflspemxvj.. yaağlan başkası yalan, dünyada ölümden başkası yağğlaaan..
hesabın var mı? giriş yap