*

  • midelerle birlikte ruhların da nasıl doyurulduğunu çözmüş usül erkan adap bilen baş garson beyefendi sayesinde gönüllerin hoş edildiği mekandır.
  • saçma bi toplaşmadan kaçılır, can gece gece ciğer ister. e istemiştir bir kere, çare yok, yenecektir aşerengiller misali. 2 arkadaşla çift taraflı gaza getirme suretiyle, o esnada önünden geçilen mekana bi ciğer hüpletmek üzere çökülür.

    "yiyip kaçıcaz" acelesine rağmen, yol kenarına oturmamamız konusunda ısrarcı garson patlıcan ezme, sumaklı soğan, kimyon, ayran ve suyu masaya dizer. mevzu uzar. ciğerler gelir, lavaşa sarmalanıp mideye indirilir. arkadaşın tabağında kalanlar paketlettirilip mahalle kedileri bayram ettirilir. akabinde mutlu mesut eve dönülür. oh, mis.
  • beyoğlundaki islamic liboş masa toplama eyleminden en ağır yarayı almış mekanlardan biridir. yandaki bakkalı hayvan gibi bir hava parasına aldıktan sonra masa toplama faşoluğuna maruz kalmışlardır. islamiclere kul hakkı yolunda şahane dualar ettiklerinden şüphem yok. liboşlar mı, onlar için zaten sandalyeyi közde ters çevirdikleri bir spesiyalleri varmış.
  • "çok güzel yer lan gidelim." dediğim ocakbaşı. buradaki külbastı kesinlikle karşısındaki en büyük rakibi olan zübeyir'in külbastısından daha güzel ve lezizdir. 2 ayda bir gider yer içer gelirim. pişmiş soğanı, patlıcan salatası, ezmesi, cacığı ve şalgamını da çok severim. çalan musikileri de çok beğenirim. bir ibo çalar ki çok güzel bir playlist'leri var ibo'nun. bazen de zeki müren, muazzez abacı-ersoy, hüner coşkuner vs çalar, bazen de müslüm baba, orhan baba. kısacası beni çaldığı müziklerle de mest eder. londra'dan arkadaşım gelecek temmuz ayında gidip yemek ısmarlayacağım ona bu ocakbaşında. et görsün elin chicago'lusu oradakiler hormonlu bu resmen kaymak gibi.
    mis.
    nevzat abiye selam.
  • zorla cacık yedirten, yarım porsiyon istenen ciğer ve çöp şişi üç porsiyon getiren, kadeh rakının ücretini söylemeyip kafalarına göre ücret belirleyen, istenmeyen halde menüde ne kadar meze varsa getirip bir güzel hesaba geçirme sevdalısı olan mekan. çok ilginç bir hesap geçirme ve müşteriyi darlama politikaları var saygı duydum.
  • hesabı şişirmek için sürekli birşeyler yedirmeye çalışan mekan. yedirmek derken geçirmek desek daha doğru olur. garsonları fiyat bilmez bişey bilmez dur şefi çağırayım der. şef gelir ortaya ondan yapalım bundan yapalım der. zaten ben mezeleri getiriyorum şimdi der. görende ikram ediyor sanacak. lan bana para ile satacağın şeyi bana sormadan ne diye soframa getiriyorsun? böyle böyle istemediğiniz birçok şeyi masaya getirip hesabı şişirdikçe şişirirler. üstelik hesap geldiğinde de adisyonda ne olduğu anlaşılamayan bir dil yazar. buranın şefi doktor herhalde, ben eczacı olmadığım için okuyamadım. biz ayık kafayla bunları yaşadık çakırkeyif olan veya sarhoş olanlara geçiriyorlar mı acaba merak ettim!

    sozun özü yakınından bile geçmeyin. bu hayatta etin lezzetinden daha önemli değerler var ve bu arkadaşlar bunlara sahip değiller.
  • aralıksız ebru gündeş çalan taksim mukimli ocakbaşıdır.
  • fındık uykuluk servis ederler. sütlüce'nin de her yerinde uykuluk yemiş birisi olarka söylüyorum, istanbul'da yediğim en güzel uykuluğu burda yedim. az pişmiş, hafif sulu, rakının yanında leblebi gibi gider. onun dışında etler de güzeldir ama mezelerinde çok iş yok.
hesabın var mı? giriş yap