*

  • insanlıktan nasibini almayan erkeklerin geliştirdiği geri dönüşümsüz pislik türü.
  • geçen 8 mart'ta izlediğim bir belgeselden bir örnek vereyim. kadın da adam da beyaz yakalı, profesyonel meslek sahibi insanlar. iki çocukları var, iyi gelirleri, güzel bir evleri, vesaire. adam kadını evlendikten birkaç gün sonra sudan sebepler bularak dövmeye başlamış, kadın da geçici olduğunu, bir iki seferlik olduğunu düşünmüş. dayak devam etmiş, kadın hamile kalmış, çocuk doğunca dayağın biteceğini düşünmüş. çocuk doğunca dayak devam etmiş, kadın boşanmayı düşünmüş ama evine geri dönmekten, dayak yiyorum demekten utanmış. kendi sözleriyle, ilkokul mezunu olsaymış, ev kadını olsaymış utanmazmış, ama bu haliyle geri dönemezmiş. ikinci çocuktan sonra dayak devam edince kadın herşeye rağmen boşanmaya kalkmış. dayak artmış, adam tehdit etmiş kadını, çocukları üzerinden. kadın boşanmak isteyince yalnız, adamın dayak stilinde bir değişiklik olmuş, artık kadını cuma-cumartesi günleri dövüyormuş ve döverken de sıklıkla üzerine kalın bir şeyler örtüp onun üzerinden dövüyormuş (darp). bunu yapmasının nedeni, bu şekilde dövünce darp izi kalmaması, böylece rapor alma ihtimalinin azalması, haftasonu dövmesinin nedeni de bu, evden çıkıp rapor alamıyor kadın.

    bu kadın en nihayetinde boşanmış olsa da, birçok kadın boşanamıyor. bazan ekonomik nedenlerle, bazan toplumsal nedenlerle. koca dayağına karşı birçok kadının bakış açısını yansıtıyor bu örnek.

    seni hergün döven bir insanla birlikte yaşamak, kendi rızanla hem de, nasıl bir çaresizliğin yansımasıdır. bu nasıl bir adaptasyondur, ne kadar büyük bir korkudur..
  • üst gelir, okumuş etmiş insanların başına geliyor, ilkokul mezunlarınında geliyor diye bişey yok arkadaş. okumak cahilliği almıyor. isterse doktora yapsın o adam veya o kadın benim için kör cahil. hani özellikle maddi durumu kötü olan bireyi anlarım çıkış yoktur. ama kadın kadın okumuşun paran pulun var ve sen elalem ne der diye düşünüyorsan valla ben sizi anlamamak. şahsen benim başıma gelse adamı ilk annem sonra babam sonrada ben döverim. sanırım ben şanslıyım.
  • başıma gelen bir olayı paylaşmak istedim sözlük

    bir öğrencim var, adı recep. çok içine kapanık. kesinlikle derslerle ilgisi yok. hatta çok devamsızlık yapıyor. çoğunlukla okula gelmiyor. o zaman da idareden bize baskı yapılıyor. devamsızlıkları engelleyin deniyor. ben de çocuğu sıkıştırıyorum. oğlum okula gel, devamsızlık yapma, sınıfta kalacaksın, diyorum zırt bırt.

    bizim burdaki mal kaymakam kıçının üstünde otururken bir proje başlatmış. okula her gün veliler gelip çocuklarla birlikte sınıfta kitap okuyacak. adam emrediyor ve bilakis üşenmeyip habersiz bir şekilde okula geliyor kontrol ediyor veliler geliyor mu okuyor mu diye. bre öküz bizim velilerimiz okuma yazma bilmiyor nerden bulak sana okuyan veli ! neyse konu bu değil. bu sebeple biz de sınıfımızdaki velileri sıraya koyuyoruz ve sırayla her gün iki velinin okula gelmesini sağlamak zorundayız. kapı kapı dolaşmamız gerekecek. ben de listeyi yaptım ve tabi kimse gelmiyor. bir gün sınıfta artık sinirlendim. yahu dedim analarınız okuma bilmiyor, okumasınlar tamam ama bari okula gelsinler bakın çok zor durumda kalıyoruz dedim. kızdım biraz çocuklara. herkes kendi altından çıkarır ya sinirini. o gün de recep'in annesinin günüymüş. recep'e de dedim ki oğlum annen okula hiç gelmedi, bari bir tanışalım, gelsin. bırak kitap okumayı tanımış olayım dedim. çocuk tabi yine sesini çıkarmadı.

    bir kaç gün sonra annesi geldi. çok genç! şaşırdım. yaşını sormaya çekindim. hocam dedi ben recep'in annesiyim. "evden kaçtım da geldim. kocam beni dışarı salmıyor. kendisi de asla çocuklarla ilgilenmiyor. beni yollamıyorsun bari sen git diyorum dinlemiyor. çok hayırsız. beni sürekli dövüyor. hatta çocukların önünde dövüyor. dün gece yine çocukların önünde saldırdı bana." burda gözleri doldu tabi kadının. "recep'i dün akşam 10'da yatırdım. gece 2'de kalktım baktım hala ağlıyordu. anne büyüyünce seni kaçıracağım bu adamın elinden. kurtulacaksın diyor bana. ona çok üzülüyorum. babası beni döverken çok hınçlanıyor. beni 13 yaşımda evlendirdiler. evlendim evleneli böyleyim. sadece kocam değil kardeşleri de gelip beni dövüyor. recep için çok endişeleniyorum. bazen gece kalkıp bakıyorum kapı açık. recep recep diye her yerde onu arıyorum bakıyorum ki dışarda. kaçıp gidecek diye çok korkuyorum. ne yapacağımı da bilemiyorum. çok çaresizim."

    ben de kalakaldım kadının anlattıklarının karşısında. kadın sığınma evleri olduğunu, boşanabileceğini söyledim ama ben de inanmadım tabi kendi söylediklerime. dışarı çıkması yasak olan kadın nasıl başvursun oralara? nasıl boşansın? boşansın diyorum da acaba resmi nikahı var mı ki! belki o da yoktur kimbilir.

    derse felan giremedim tabi oturdum ağladım, ağladım. bir kadın nasıl bu kadar çaresiz kalabilir. nasıl yıllarca dayak yiyip, evden dahi çıkamaz. ilk kez bizzat böyle bir duruma şahit oldum. sonra da kendimden utandım. recep bunca şey yaşarken ben de neden okula gelmiyorsun diyorum. annen okula gelmiyor diyorum. her söylememde recep'in içinde ne fırtınalar kopuyordur kimbilir. 'annem nasıl gelsin hocam, dışarı salmıyorlar ki' mi desin çocuk, ne desin bana? offffffff şu an yazarken bile ürperiyorum. allah koca dayağı yiyen kadınlarımıza çıkış yolu versin.
hesabın var mı? giriş yap