*

  • ayla algan'ın yıllar önce, yanlış hatırlamıyorsam diğer yüzünde de 'vermediler' adlı parçasının bulunduğu 45liği*. öküzü ölen, iç anadolulu bir köylü kadının hikayesini anlatan, sosyal içerikli bir parça idi, toplumun her kesimi tarafından acaip tutulmuştu. yemeni takıp söylerdi ayla algan şarkıyı, şivesi de çok başarılıydı. şimdilerde çıkardığı ya da çıkaracağı, kadın sorunlarını anlatan bir kitabın adı da olacakmış.
  • ayla algan'in 30 sene kadar once yazdigi, anadolu kadinin sorunlarina gonderme yapan enfes bir sarki.

    goca öküzün dizindedir dermanı, dermanı
    ölme de goca öküz, bu yıl da kaldır harmanı aman, aman
    aşırdın beni, yoldan şaşırdın beni
    derde düşürdün beni

    ha goca öküz, ha köroğlu
    ha goca öküz, ha gaşık düşmanı
    ha goca öküz, ha be goca garı
    len öküz kadar hökmümüz yok şu dünyada be

    canın çıksın em mi goca öküz
    ölecek zamanı bildin
    bildin de goca garıyı goca öküz yaptın
    canın çıksın em mi

    gıh demezdim eski guvvetim olsa, ah olsa
    bari bizim herif öküzün yeriye bir taze alsa, aman
    onbeş yaşında, hem de aklı başında
    bir de goca öküzün gücünde

    ne diyom garı, ne diyom
    hiç herif onbeş yaşındaki tazeyi alır da
    okşaşmadan işe salar mı hiç
    üstüne guma aldığınla galın valla
    guma aldığınla galın da guş sütüyle besler tazeyi
    sağa da guşun sütünü sağmak düşer
    aahlını başına devşir.
    devşirdiin?

    en iyisi benim gızın biriyi satmak
    alırım dört beş bin başlııh
    üç beş bilezik
    üstüne godum mu, al sana bi goca öküz daha

    emmeee

    böyüttüm getirdim onbeş yaşına, yaşına
    yemeni bağladım sırma saçına aman, aman
    satayım gayrı, üstüne katayım gayrı
    bir öküz tutayım gayrı,
    gocadım, yatayım gayrı

    hay goca öküz ooy
    niler ettin bana goca öküz
  • refik halid karay'in memleket hikayelerinde yer alan bir oyku.
  • köy yerlerinde bolca kullanılan bir lakap.

    genellikle çok içip az çalışan bireyler için takılır.
  • refik halid karay'ın memleket hikayeleri kitabında yer alan 3. hikayedir.

    aslında anlatılan koca bir öküzden çok öküzün açgözlü, paraya tapan sahibidir. öküz üzerinden başka bir öküz anlatılıyor desek yeridir.
  • onurlu bir öküzün hikayesidir(bkz: memleket hikayeleri).bence bazı insanlardan daha bilinçlidir
  • ...
    sanki damarlarındaki son kuvveti toplamış, son gücünü, kendisini yıllarca süren yorgunluklardan sonra bir bıçakta sonsuz rahata kavuşturacak olan bu adama saklamıştı. çalışmaya gitmeyecekti; fakat ölüme hazırdı; büyük bir filozof gibi başı yerde, ağır ağır, gözlerinde kayıtsızlık, yürüyor; oylukları arasında dolaşan, gölge arayan yaldız kanatlı, ufak, inatçı sineklerin üzerinden arasıra kuyruğuyla incitmek istemeyen bir yelpaze geçiriyordu...

    bir öküzün hikâyesi...
    memleket hikayeleri
    refik halit karay
  • refik halid karay'ın (bkz: memleket hikayeleri) romanının üçüncü öyküsüdür.

    hikaye şöyledir. fırıldak bir adam olan hacı mustafa kasabaya gittiği zaman oradaki mülki amirlere hediyeler verir. kimisine kuzu, kimisine çevirme. hatta her işi erbabından öğrenir. kayseriliden sucuk ve pastırma, çerkeslerden peynir yapımı gibi. bunları da yine hediye vermek için öğrenir. bu sayede toprağını genişletir, hakkında hiç dava açılmaz. yani bir verir, on alır. bu bir akşam köye pazardan aldığı kocaman bir öküzle geliyor. bunu ekim zamanları hep yapıyor. bir öküz alıyor. tarlasını sürdürüyor, kadın tokluğuna çalıştırıp ekme sürme bitince aynı paraya satıyor. fakat bu seferki öküz bir çöküyor bir daha kalkmıyor. ne yapsa kaldıramıyorlar hayvanı. yem vermiyorlar yine kalkmıyor. acaba güçsüz mü diye yem veriyorlar yine de kalkmıyor. tarlayı da kendileri sürüyorlar bu arada. en son bakıyorlar hayvanın kalkası yok, kasaba 2 mecidiye aşağısına satıyorlar. ama satmadan şöyle heybetli görünsün diye dünya kadar yem veriyorlar. kasap geliyor ayakkabısıyla dürtüyor. hacı mustafa'da dalga geçiyor. öyle dürtmeden anlamaz diye. hayvan kasaba bakıyor, kokluyor, sonra ayağa kalkıp kasabın yolunu tutuyor. dünyayı çeviren hacı mustafa bir öküzün oyununa geliyor. sinirden oğluna, yanaşmasına, kapamasına, karısına hepsine sövüp dövüyor.
  • "etrafındaki bu gürültüye, ipe, küreğe, kuvvete, acıya karşı kayıtsız güya rahatta, yalnızmış gibi aynı yatışı, aynı ağırbaşlılığıyla duruyordu. gözlerinde ne şaşkınlık ne hiddet vardı."

    yazar, burada yaşamdan elini eteğini çekmiş yorgun bir insanı değil tarlada çalıştırılmak üzere kurnaz bir köylü tarafından satın alınan öküzü tasvir ediyor. refik halit, güçlü kalemiyle koca bir öküze "bezgin bir insan" ruhu giydirmiş ve para hesabından başka bir şey düşünmeyen adama öykünün sonunda şaşırtıcı bir yenilgi hazırlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap