• afşar timuçin için okunulası bölüm.
  • başlığı görünce, "ne!? bizim okulda felsefe bölümümü varmış!?" dediğim, sessiz sedasız bölüm.
    edit: bu entry'den yaklaşık bir sene sonra bu bölüm ile o kadar içli dışlı oldum ki, yukarıda yazdığımın ne kadar ayıp olduğunu gördüm.
  • türkiye'nin en iyi felsefe bölümlerinden biri.
  • başkanlığını sinan özbek'in yaptığı, üniversitenin en sessiz bölümlerindendir. sebebi de yoklama alınmamasından mütevellit ortalama mevcudun 10-15 civarı olmasıdır. ama eğitim olarak türkiye'nin en iyilerindendir.

    bu sene kendi içerisinde vize dönemi sınavları kaldırıp ödev üzerinden not olayına girişmiş ama ufak bir araştırma sonucu herkesin google'dan copy paste olayını kullandığının anlaşılması üzerine tekrar sınav olayına dönen hocaların çoğunun sınava ve yoklamaya karşı olduğu okunulası bölüm.

    edit: bir zamanlar böyleydi ey okur. şimdi ne kadar karşı olunsa da yoklama alınıyor. bizden sonraki devreler de alışmışlar her ders tam kapasite katılım. ne güzel günlerdi lan.
  • her yıl düzenlenen uluslararası felsefe günleri'ni yarın* başlatan bölüm. bu yıl ki ana konu başkaldırı olup, yarından başlayarak üç gün sürecek.

    detaylı bilgi:

    http://www.koufelsefe.com/index.html
  • ikibinli yılların başında okuduğum bölümdür. başladığım yıl uluslararası felsefe günlerine de başlamıştır.
    bu günler sayesinde bölümümüz öğrencilerinin, konuşmacılar tarafından aldığı yorum ve övgüler nedeniyle türkiye'nin en iyi felsefe bölümlerinden biri olduğumuz fikrine kapılmıştık, kim bilir belki de öyleydik.
    benim gibi sınıfta sorulara, konuşma ve tartışmalara katılmayan, her şeyi içinde sorgulayıp kağıda dökenler için bu durum çok da önemli değildi.
    şu an kimler vardır, nasıldır, bilmiyorum ama ayhan çitil, sinan özbek, afşar timuçin, meriç bilgiç, sabahat türer, deniz kanıtvardı o zamanlar. özellikle ayhan hoca'yı dinlemek için farklı kampüslerden, farklı bölümlerden öğrenciler derse girerdi. ayakta kalıp pencerelere yaslanarak ders dinledikleri zamanlardı ayrıca.
    sınavlarda ilk zaman, süre, sınav ortasında giriş-çıkış, kağıt sayısı ve hatta sigara kısıtlaması bile yoktu. 10:00'da girdiğiniz sınavı 18:00'da teslim edebiliyor, kaynak karıştırabiliyordunuz .ancak zaten, sınavda yöneltilen 'sorun'un oralarda yazan bir cevabı olmuyordu sonra yavaş yavaş kısıtlandık, süreler kısaldı, sayemde, sınıflar; sigara içenler ve içmeyenler olarak bölündü, hatta kaynaklar dahi kullanılmaz oldu. ancak zaman içerisinde kaynak, daha çok kendi düşüncelerimize dönmek olmuştu ki çok etkilenmedik. şu bir gerçek ki, bölümü bitirmemde ve okuduğum felsefe metinleri cümlelerini 15 kereden 1-2 kerede anlamaya indirgeyen iki kişi olmuştur, ayhan çitil ve çok kişinin şaşıracağı deniz kanıt. mesela meriç bilgiç yüzünden ilk senin ilk ayında bu okulu bitiremem diyerek bırakmaya bile yeltenmiştim, zira hangi akla hizmettir bilinmez felsefeye giriş alan bir öğrenciye, gilles deleuze ve félix guattari'nin aşkınlık ve içkinlik yeni başlayan birine nasıl anlatılamaz kitabı felsefe nedir?kitabını salık vermesiyle maceramı sonlandırıyordum ki, sonra bir şey oldu, ne oldu bilmiyorum ama sonradan nefret edeceğim felsefe tarihine bayıldım ve oralarda oyalanırken birinci sene bitti, ikinci sene ayhan çitil geldi ve en keyifli 3 felsefe bölümü yılını bitirmeme sebep oldu. evet sinan özbek'ten bahsetmedim duruşu ile eylemleri arasında kestiremediğim kişilik diyebilirim ve alanı çok ilgialanıma girmiyordu felsefi olarak o zamanlar, ama gezi olayları ile birlikte, derslerindeki yorumları aklıma geldikçe amerika politikaları hakkında bulunduğu kehanetlerin tek tek tuttuğu bir aydın olduğuna inanmaya başladım.
hesabın var mı? giriş yap