koğuş nöbetçisi ^*

• üzeri açılan personelin üzerini örtmek, gece tuvalete kalkan personele karanlıkta düşmemesi için yardımcı olmak gibi sorumlulukları da olan asker kişisidir.
• adınızı aceleyle 5 kez tekrarlayıp sonra kuvvetli bir şekilde "galh!" diyorsa, bi de şirinse, mahmur halinizle yanaklarını sıkasınız gelen ordu personeli...
• yukarıda maruz görevlerin yanısıra, geceleri koğuşları havalandırarak eratın sabahleyin dinç bir şekilde uyanmasını sağlaması beklenen kişidir.
• geceleri dışarısı eksi bilmemkaç dereceyken koğuşları havalandırarak eratın sabahleyin inanılmaz bir sırt tutulmasıyla uyanmasını da sağlayan nöbetçidir ayrıca. dışarıda gecenin bilmemkaçında çaprazda bekleyen nöbetçiden çok daha ballı bir nöbetçidir. nöbetçiler genellikle bölük astsubayı tarafından belirlendiği için koğuş nöbeti tutanlar da söz konusu astsubaya daha yakın olan yazıcı, çizici takımından oluşur.
• her zaman sanıldığı kadar kebap bir nöbet tutmayan, örneğin arızası bol bir bölükte^* gecenin yarısında nöbet yerini terkedip koğuşlar bölgesine gelip yatan garaj nöbetçisini aramaktan tutun da nöbetten dönüp yine geceyarısı kavgaya tutuşan askerleri ayırmaya kadar değişik görevler de üstlenen yine de şanslı sayılan askerdir. bölük komutanının şöförü/postası, bölük astsubayının yazıcısı ya da silahı olmadığı için silahlı nöbet tutmayan bölüğün psikolojik delileri bu cinstendir.
• (bkz: koğus kalk)
• muhtemelen en çok küfür yiyen asker kişisidir. gecenin bi yarısı, nöbet saati gelen askeri güzellikle uyandıramayınca itip kalkma, kulağa üfleme, yorgan açma gibi tekniklere başvurur.haliyle uykusundan zıplayan asker mnskym, buneahmna şeklinde tepki verir. bu esnada kavga çıkmışlığı da vakidir. zordur koğuş nöbetçisinin işi.
• nöbet saati, kalk saatine denk geldiyse tüm koğuşu uyandırma görevini üstlenen kişidir aynı zamanda. ayrıca nöbet saati yaklaşan askeri yatağında bulup uyandırma vazifesi de vardır. şarkısı da var hatta, sözlerini de yazayım tam olsun;
  
  "dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe,
  sırf sana benziyor diye, usulca sokulup,
  'kalk lan kalk, nöbetin var!' dedim"