*

  • olay kadındır..
  • kolay teslim olan kadın
  • kolay kadin , ilk geceden yataga atilan kadin gibi tabirlerinin yaninda erkegin basini agritmayan kadindir . soru sormayan , dedikleriyle ilgilenmeyen bu acidan erkege derin nefes aldiran isini ve hayatini zorlastirmayan kadindir.
    (bkz: soru sormayan kadin modeli)

    burda kolay kadin ; kadinin yaptigi bir yorum olmadigi icin ne dusundugu muammadir. binlerce sebebi oldugu gibi her iki tarafta bu kisimlari kilitli sandikta saklar kimsenin de acmaya niyeti yoktur . geregi de yoktur.

    kolay kadin (onursuz hareketler sergilemedigi surece ) bu sebeplerden dolayi her ne kadar sifat acisindan kucumsende aslinda surekliligi saglayan zaman icinde saygi duyulan kadindir.
    (bkz: ikinci kadin)
    (bkz: iliski istemeyen kadin)
  • ne olucaksa bir an önce olsun, olmuosa önümüze bakalım kadınıdır.
    (bkz: vakit nakittir)
  • kimi cok dusunmeyenlerce kadın eger kendini hemencecik veriyorsa (ki bu vermek nedir? bunu neden erkek yapmaz, verenler neden hep kadinlardir?) soylenendir. ama aslinda onemli olan kadinin ne verdigi, neden her kolayliktan cinselligin anlasildigi ? cinselligi zorlastiran seylerin basilda yasanilanlarin basite indirgenmis bir karsicins(burada heteroseksüel erkek) sacmaligi haline getirilmis oldugu mudur bilinmez.

    kadının bu kolaylıgının cinsellige dem vurulması aslında iki farklı sonuca cikmaktadir. biri her kolay denildiginde cinselligin algilanmasi, ikincisiyse kadının neden kolayca cinsel iliskiye girebilen olamayasi, orospu, fahise, easygoing olmadan bu konuma nail olamayisidir. erkege krallıgı armagan eden bu sistemde sürekli "veren" olarak ifade edilen kadın, ister istemez kolayca elde edilen de olabilir. ama aslinda basta insanin kendini ve iliskiye girecegi herkesi düzebilmesi onemlidir. kisacasi kadinlar da erkekleri duzerler, ihtiyaclari icin cinsel iliskiye girerler, alirlar ve yasarlar.

    veren'in hep kadin olması da penetrasyon merkezli iliski anlasiyindan ortaya cikar. illa ki penisin yataktaki iktidar objesi olarak da algilanmasindan oturu penetrasyonsuz iliskiyi iliskiden saymayan biz insanlik seksi kücümsemis ve giris gelisme sonuc gibi hiyerarsik siralamalari yaratmisizdir (bkz: ön sevisme). ote yandan "sevismenin meyvasi üreme" mantigindan oturu de kadinin yumurtaligini dolleyen erkek spermi oldugu icin bu meziyetin erkeklerce kadina verilen bir armaganmis gibi dusunulmesine yol acar. dolayisiyla kadin edilgen olmaya mahkumdur. bu dusunce cogumuzun cocuklugundan itibaren filizlenir. bu egemenlik rolü üzerimize atilir, üstünlük taslanir, kadin eziklenir.

    isin özü kadınları ötekilestirici, ikincilestirici varsayımlardan uzak durulmalıdır.
  • zor kadının ablası.
  • salt paranın ya da imanın kimde olduğuyla ilgili olan kadınlardır.
    tek dertleri bu ikisiyse kolaydırlar ya da en azından kolay kadınlar gibi görünmeleri gayet normaldir.
  • jean-luc godard'ın on iki tablodan oluşan vivre sa vie filminde altıncı tabloda bu konu üzerine ilginç bir dialog geçer.

    --- spoiler ---
    nana uzun zamandır görüşemediği yvette ile yolda karşılaşır ve sohbet ederek bir kafeye giderler. yvette kafede arkadaşı raoul'u görür ve birazdan döneceğini söyleyerek onun yanına gider. döndüğünde yvette, nana'ya raymond'dan ayrılma sebebini ve bunun üzerine yaşadıklarını anlatmaya başlar. nana duydukları üzerine "bence her şey bizim sorumluluğumuzda. özgürüz... elimi kaldırıyorum, ben sorumluyum... başımı çeviriyorum, ben sorumluyum... üzgünüm, ben sorumluyum... sigara içiyorum, ben sorumluyum... gözlerimi kapıyorum, ben sorumluyum... bazen sorumluluğumu unutsam da hayat bu. ve dediğim gibi ondan kaçış yok. yine de her şeye rağmen yaşamak güzel." der. ardından yvette arkadaşının kendisiyle tanışmak istediğini söyler. nana kabul eder ve yvette raoul'un yanına gider. o anda jean ferrat'ın ma mome şarkısı çalmaya başlar. filmin geneline hakim olan o karanlık havanın yok olduğu ve gülümsenen anlardan biri...
    http://www.youtube.com/watch?v=ivoglqiopfe
    raoul, yvette'ye "kolay kadın mı?" diye sorar. o da bilmediğini söyleyen bir yüz ifadesiyle cevap verince kafede bulunan başka bir adam "aşağıla onu... sinirlenirse şansını zorlama, gülümserse denemeye değer..." der. raoul, adama "göreceğiz" der ve nana'nın yanına gider, konuşmaya başlarlar. raoul, onu daha önce bir yerde gördüğünü söyler. ama nana zannetmediğini söyleyince raoul "neden inkar ediyorsun? gizlediğin bir şeyler mi var? çok gülünç görünüyorsun. neden bana öyle bakıyorsun? şu an tam bir sersem gibi görünüyorsun ve saçların berbat" der. ne yazık ki bu sözlere nana gülümser. ve nana'nın söylediği gibi her şey bizim sorumluluğumuzdadır...

    --- spoiler ---
  • ilgi açlığı, özsaygısından kat be kat fazladır.
hesabın var mı? giriş yap