• sol kola, kirmizi "nöbetci" kollugunun takilmasi nedeniyle bu ismi alan, askeri nöbet. daha cok nöbetci cavus ve onba$ilar icin kullanilir. cümle ici:

    -vay s.a. ahmet, takmisin kollugu?
    -öyle yav. gecen ay da kolluk tutmustum ben..!
    -hehe. bugünki nöb. astsb. da veli biliyon mu?
    -hass.. zictik.
  • bizim oralarda kolluk atmak diye anilan aktivite. nobetci takimini nobet yerlerine birakip nobette bulunan erati yerlerine nobeti taktirmadan getirip ananiza baciniza sovdurmeme olayi.
  • bu nöbeti tutanlardan en alt rütbeli kimse, yük onun sırtındadır..

    nöbetçi çavu$*, nöbetçi astsubay, nöbetçi subay gibi bir dizilimde, bütün i$leri nöb.çv$ yapar, nöb.astsb. ona emir yağdırır, nöb.sub. da horul horul uyur.. ama istersen tümen nöbetçi amiri ol, o gece huzursuz geçecek demektir..
  • çömezlikte ne kadar bayram, haftasonu ve özel gün varsa hepsini size kakacakları nöbet
  • çoğu yerde 24 saat tutulup 24 saat istiraat alınarak tutulan nöbettir.bu açıdan güzeldir çünkü bir gün boyunca free olmak kamuflajsız takılmak iyidir. nizamiye tarzı nöbetleri tutmazsınız bunlar iyi yönleri.ama sorumluluk sizde oldugu için hem askerle hemde rütbeliyle urasırsınız arada köprü olur gider gelirsiniz buda işim sıkıcı yanı... ancak heryerin ayrı bir kolluk tutma sistemi olduğu unutulmamalı...
  • ben uyumayı çok seven adamım.

    hatta şöyle söylemek lazım uyanık olduğum her an bana külfet, öyle ki imkan olsa belediyeye kadrolu yatır olarak girerim maaşı çekmek için bile konulduğum lahitten çıkmam. memleketin en yatır yatırı ben olurum. koca arayan, çocuk isteyen, borcu olan tepemden ayrılmaz.

    şimdi sen böyle bir adamı alır kolluk nöbeti diye 24 saatlik bir maceraya salarsan sorun çıkar. bilmeyenler için özetleyeyim kolluk nöbeti havacılarda çavuş statüsündeki erlerin 24 saat süreyle uyumadan gerçekleştirdikleri nöbet oluyor. kolluk nöbetçisi gün içinde çeşitli sorumlulukları yerine getirdiği yetmiyor, tüm gece kule nöbetçilerini uyandırıp görev yerlerine de yolluyor.

    elbette ben ilk duyduğum andan itibaren sağlıklı bir insan olarak bunun gerçekte böyle olamayacağını, askerler arasında bu uyumama sorununa çoktan pratik bir çözüm üretilmiş olduğunu düşündüm. gittim efendi gibi tecrübeli askerlere danıştım, dedim ki "güzel kardeşim bu gece uyumama olayını nasıl çözüyorsunuz" o ufacık erler gayet inanarak şöyle cevapladılar "uyumayarak çözüyoruz zira uyurken yakalanırsan ruhunu halat yapıp götünden bisiklet pompasıyla çekerler"

    bu tehdit uyumamakla karşılaştırılınca gayet sıradan gelmişti bana. o nedenle ilk iki nöbetim boyunca normalde uyuduğumdan daha fazla uyudum. askerde etime kaynayan casio saatimi nöbetçileri kaldırmam gereken saatten on dakika önceye kuruyor, çaldığında kalkıp nöbetçiyi görev yerine yollayıp yatıyordum. sabah içtimasından yarım saat önce kalkıp tüm bölüğü kaldırma görevi de bana aitti elbette.

    yaptığım şey öyle güzel işliyordu ki herkesin öfleye püfleye kabul ettiği nöbet bana vız geliyor tırıs gidiyordu sevgili okurlar. adeta kendi istihdamımı yaratmıştım askerde, uyuyor ve işe yarıyordum. lakin askerde bilinmesi gereken en önemli şeylerden biri şu ki asla benim sırtım yere gelmez demeyeceksin. öyle bir an gelir ki kurduğun düzen kendi götünde patlar.

    kolluk nöbetçisi olduğum bir başka günün gecesinde de işte öyle oldu. dört altı nöbetçisini yollayıp saati sabah içtiması için 5:30'a kurup boş bir ranzaya kıvrıldım. sabah içtiması öyle bir olay ki bir ağıl dolusu bizonu adam edip komutanlar teşrif etmeden bahçede sıraya dizmen gerekiyor. sen gidip uyandırmazsan kılını kıpırdatmayacak en az 50 kişi var. ben bizzat çorabını giydirdiğimi biliyorum bazılarının.

    neyse mirim ben rüyamda özgür dünyanın bulutları üzerinde zıplarken şeytan dürttü uyandım. kendi kendine uyanma adeti olmayan bir insan olduğum için casiocuğum mu çaldı acaba diye kontrol etmeye yeltendim ama işte o an hayatımın en büyük şokunu yaşadım. saat 7:20 yi gösteriyordu.

    7:20!

    askerde yedi yirmi bildiğin akşamüstü demek, beş çayı demek, sen uyursan herkes ölür demek.

    kendim uyuyakaldığım yetmemiş gibi 200 kişilik bölüğü de uyandırmamıştım. bakın hepiniz insansınız ve pek çok şey yaşamışsınızıdır. inanın bana ömrünüz boyunca böyle bir korkuyu hissetmemişsinizidir. panikten önce kafamı ranzanın üstüne çarptım sonra da koşarak bütün bölüğü boydan boya geçtim. anlamsızca koşuyor ne yaptığımı bu işten nasıl sıyrılacağımı çözmeye çalışıyordum. koğuşlardan birine dalıp içtima alanını gören penceresini açtım ve ikinci bir şok daha yaşadım.

    içtima alanında kimse yoktu. herkes toplanmış, dağılmış, komutanlar yerinde olmayan 200 kişilik hizmet bölüğünün yokluğunu kayda geçirmişti. yarrağı taşağı ile yediğimin evrakı yakında elime ulaşırdı. gerçi şu ana kadar ulaşmamış olması da çok entersandı. beni kesin dağ komanda tugayının çatısına hedef diye asacaklardı.

    ayaklarım götüme vura vura kendi koğuşuma dönüp anlamsızca panik yapmaya devam edecektim ki kurbanlık koyun gibi otobanda koşuşuma uyanan bir arkadaşım haklı tepkisini sundu. "ne oluyor lan amına koyduğumunun yerinde bu saatte"

    adama olanları anlatsam o da korkudan geberip gidecek ama suratıma bakınca anlatmama gerek kalmadı.

    suratımdaki ölü görmüş ifadenin ciddiyetine vararak sorusunu kibarlaştırdı sağolsun. "oha oğlum ne oldu lan sana böyle"

    -uyuyakalmışım lan nöbet sırasında! hepimizi sikecekler, sonra beni ayrıca yine sikecekler. şu andan itibaren bu bölükte bulunan herkes ölüdür. saat 7:30 hala uyuyorsunuz.

    adam gayet sakin söylediklerimi dinledi

    sonra saatine baktı

    usulca bana döndü

    -saat daha 4:30 siktir uyu amına koyayım dedi vurdu kafayı yattı.

    inanamadım, ben de gidip baktım saatine hakikatten 4:30 yazıyordu ekranda. ona da inanamadım gittim başkasının saatine baktım vallahi de 4:30du. dünyanın en güzel dörtotuzu orada o anda yaşanıyordu kimse farkında değildi. sevincimden neredeyse herkesin tek tek uykusunda dişlerini fırçalayacaktım.

    meğer benim saatim, ben henüz yeni dalmışken, kendi kendini beni kalp krizine sokacak kadar bir miktar ileri almıştı. aferindi ona. o günden sonra ne kadar çabalasam da nöbette uyuyamadım sevgili dostlar. o korku bünyeye bir kere girdi mi daha da iflah olunmuyor.

    he ne oldu.

    o ranzadaki ibne hala götüyle gülüyor bana o oldu.

    siz de gülün neyiniz eksik.
hesabın var mı? giriş yap