• kötü adam albay borso (yoksa morso muydu ?) rolünü kazım kartal'ın üstlendiği "türlerüstü" bir film. ruanda'nın iç anadolu bölgesinden figüranları, tren - uçak çatışması gibi özgün sahneleri, "belçika malı... (tüfek) rus parasıyla alınmış, fransız çeliğiyle yapılmış, puhh ! " şeklinde replikleriyle yönetmen ikram abi ve asistan yaşar yapımı filmleri hatırlatır. esas çocuğun panter* olduğu aşikârdır ama kötü adam general orso mu yoksa albay borso mudur, film içinde muallakta kalmış bir konudur.
    65 dakika süren bu eser güzel bir final sahnesiyle son bulur. ancak fazla da eleştirilmemelidir, rambo gibi uluslararası bir örnek varken...
  • behçet arkadaşlarını ve sevgilisini kurtarmak için akılamaz bir mücadeleye girişir ve o yılların inanılmaz fantazi dolu hikayeleri ile karşımıza çıkar.
    (kartonet'ten)

    şeklindeki tanıtım ile fantastik türk filmleri-en yeniler kategorisinin atbaşını çeken dehşetengiz engiz.....
  • behçet isminin, filmin içinde bir kere bile duyulmamasıyla ayrı bir enteresanlık kazanmış olan film. hatta, yanlış hatırlamıyorsam, behçet nacar'ın canlandırdığı başroldeki karakter türk değildir. yani, ismiyle bile apayrı bir filmdir.
  • panter kod adlı paralı asker*rolünde behçet nacar'ın arz-ı endam ettiği film. dark of the sun'dan mülhem olmasına rağmen yeşilçam'ın elinin değmesi filmi başka boyutlara sürüklemiştir. soundtrack'i - muhtemelen durumdan habersiz olan - mandingo'ya aittir. filmin başlarında çalan, aynı zamanda hakanlar çarpışıyor filminin final muharebesine eşlik eden şarkı ise pagan procession'dur. dikkatimi çeken sahneleri sizinle paylaşmak istiyorum.

    --- spoiler ---

    panter, görev için devlet başkanı tarafından çağrılması üzerine ruanda'ya varır. kendisini almaya gelen gıcır gıcır arabaya binerken kapısını açar, hafiften bir dudak büker. makam aracının camındaki kurşun delikleri, durumun vehametini anlamasına yeter. saniyelik bir sahnedir ama behçet nacar usta oyunculuğunu konuşturur.

    panter'in doktor'u* ekibe katılmaya ikna ettiği sahnede fırlatılan viski şişesinin düşmeden yakalanması da hoştu. acaba tek seferde o sekans çekilebildi mi? tuhaf bir soru oldu farkındayım...

    kazım kartal'a fransız tarzı koyu mavi üniforma pek yakışmış. 2000'lerin başında moda olan gladyatör sakalı da keza. filmde kötü kalpli, acımasız, hain bir karakter olsa da insan sempati duyuyor nedense. aynı şey çöl kartalı filminde de geçerliydi. gaddarlığını nüktelerle süslemesi bunda etkendir belki.

    panter, eline aldığı silaha bakıp "belçika malı, rus parasıyla satın alınmış çelik, fransız fabrikalarında imal edilmiş." repliğiyle mikrop tüfek çelik dercesine emperyalizmin maskesini yırtar. şaka bir yana, 1962'den beri huzursuzluğun hakim olduğu ruanda, filmin çekiminden 20 yıl geçmeden tarihin en utanç verici soykırımlarından birine sahne olur.

    filmde kahramanların savaş yaşanan, vahşi tabiatlı bir bölgenin içlerine doğru ilerlemesi ve ekibin git gide azalıp bu arada birbiriyle çatışma yaşamasından yola çıkarak apocalypse now'un trenli versiyonu denilebilir. farkındayım çok saçma oldu, ben burada bitireyim.*

    --- spoiler ---

    unutmadan, soundtrack'i eklemek istiyorum.

    komando behçet ost
hesabın var mı? giriş yap