• sabahattin ali'nin değirmen adlı kitabının son öyküsü.

    "rahmi onu bir dakika yanından ayırmıyordu... öteki aktörlerle konuşmasına bile razı değildi... kendisinden başkasının onun sarı saçlarına, güzel yüzüne bakmasına dayanamazdı...

    dolgun vücudunu kucakladığı zaman, mavi damarları belli olacak kadar şeffaf yüzüne bakıyor, sevincinden ağlamak istiyordu. biliyordu ki, yaşadıkları yaşamak değildir."
  • sabahattin ali'nin film gibi bir öyküsü.
  • sabahattin ali'nin değirmen adlı hikaye kitabının son öyküsü. öykü birbirini seven rahmi ve viktor adlı iki kişinin bir kasaba da tiyatro oyunu sergilerken başına gelenleri anlatıyor. rahmi'nin sevgilisi için çabalaması, kaymakam ve jandarmanın nasıl karaktersiz kişiler olduğunu iliklerinize kadar hissettiren bir öykü. kitapta beni en çok etkileyen öykü olabilir
  • sabahattin ali'nin nefes boruma çiğnemeden yutulmuş top top ekmek içleri sıkıştıran öyküsü. bu kadar rahatsız edici bir hikayenin türkiye'nin bir yerlerinde bir zamanlar gerçekleşmiş olabilme ihtimalinin yüksekliği ise ayrı bir rahatsız edici konu. devletin gerekliliği ne kadar tartışılmaz bir konuysa devlet memurlarının yani valisinden fotokopicisine kadar hepsinin ne kadar insan evladı olması gerekliliği tüm sabahattin ali hikayelerinde adeta bir yanar dönerli uyarı tabelası gibi çıkıyor karşımıza. peki biz başımıza buna benzer olaylar gelmeden sesimizi çıkarabiliyor muyuz? “adalet! eşitlik! özgürlük!” sloganlarıyla eylem yaparken coplanan insanları ana haber bültenlerinde zevkle izleyenlerin başına böyle olaylar geldiğinde nasıl birer stajyer eylemciye dönüştüğüne bu gözler çok kez şahit oldu.

    sabahattin ali insanlığını unutmaya yüz tutmuş insanlar için bir ilaçtır arkadaşlar, bu hastalığa yakalanmak üzere olan herkese bol bol hediye edin.

    edit:imla.
  • çok acıklı bir öykü.
    filmi yapılabilir.

    hiçbir şeye üzülmeyen, hiçbir şeye sevinmeyen ben bile üzüldüm.
    iyi ki gerçek değil.
    ama gerçek hayat her zaman filmlerde, öykülerde yaşananlardan daha kötüdür.
  • "büyük komik" anlamına gelen ve türk tiyatrosundaki "naşit özcan", "ismail dümbüllü", "ferhan şensoy" gibi sanatçılara halk tarafından verilen unvan.

    bana kalırsa günümüzdeki temsilcisi cem yılmaz'dır, ancak, tiyatrocu olarak tanımlanmadığı için görmezden gelinir bu unvan genelde ona layık görülmez.
  • buradaki şehir, şöhretle bağlantılıdır. yani tamlama, şöhretli komedyen anlamındadır.
  • sabahattin ali'nin değirmen adlı öykü kitabındaki öykülerden birisi. kötü karakterlerde aşırıya gidilmiş gibi gözükse de gerçek hayatta hem de her dönem karşılaşılabilecek türden olduklarına şüphem yok. yeşilçam'da film yapılmış olsa ve kötülerden birini -bilhassa kaymakamı- bilal inci oynamış olsa çok iyi bir yapım olacakmış gibi geliyor bana.
hesabın var mı? giriş yap