*

  • (bkz: keman)
    bir de "çalış şekli" değil de "çalışma prensibi" gözönüne alınacak olursa;
    (bkz: piyano)
    (bkz: klavsen)
  • calinisina gore telli vurmali calgilar , yayli sazlar, cekme telli sazlar olarak da siniflanirabiliriz.
    keman yayli sazlar a girer, piyano telli vurmali calgilar a , klavsen cekme telli sazlar a girer.
  • bu çalgılar, tellerine vurulduğunda ya da tellere yay sürtüldüğünde oluşan titreşimler sayesinde ses çıkarırlar. çıkan sesin yüksekliği ise tellerin titreşmesi sonucu titreşen gövde boşluğunun oluşturduğu rezonansla olur.

    her telin ses perdesi 4 etkene bağlı olarak değişir: telin uzunluğu, kalınlığı, yapıldığı malzeme ve ne kadar gergin bağlandığı. çello gibi uzun telleri olan bir müzik aleti, keman gibi kısa telleri olan bir alete göre daha düşük perdede (yani daha kalın) notalar üretir.

    telli çalgıların ingilizcesi: stringed instruments.
  • acı, ızdırap, kederin başka bir ifadesidir...

    telli çalgıları çalmaya başlamadan önce mutlaka ama mutlaka akortlarını kontrol etmeniz gerekir. işte acı, keder, hede, hödö burada başlamaktadır. çünkü bir odadan başka bir odaya gidince bile telin akordu bozulabilir. keman, klasik kemençe gibi 3-4 telli enstrümanlarda bu durum en fazla 5 dakika gibi bir zaman alırken kanun gibi 75 telli bir enstrümanda 45 dakika sürebiliyor. bu da insanı çalmaktan soğutuyor. akort süresini kısaltmak için akort aletinizle birlikte titreşim algılayan hassas mandallı aparatı da mutlaka alın. daha doğrusu, bu aparatlar ayrı satılmadığından ötürü, "titreşim algılayan mandal aparatlı bir akort aleti" alın. bu aparatın cakını akort cihazına sokuyorsunuz, mandalı da enstrümanın herhangi bir yerine tutturuyorsunuz. bu mandal siz tele vurunca telin ve dolayısıyla tutturduğunuz bölgenin titreşimini sayarak akort aletine telin hangi notada olduğunu söyler, akort aleti bu notayı size gösterir ve sizin akort etmenizi kolaylaştırır. eğer bu aparatı takmazsanız akor cihazınız dışarıdan gelecek ses göre akort edecektir ve bu da dışarıdaki bütün seslerin karışıp sizin işinizi daha da zorlaştıracaktır. bu aparatı kullanırsanız gürültülü bir ortamda da enstrümanınızı akort edebilirsiniz.

    ahşap enstrümanlar neme karşı duyarlıdır. kuru bir iklimde üretilen enstrümanlar rutubetli bir bölgeye giderse şişer ve enstrümanın gövdesi tellere temas eder. çalamazsınız... enstrümanınızın kalitesi bozulur. keza tersi de geçerlidir. rutubetli bir bölgede üretilen enstrüman da kuru bölgeye götürülünce neye uğradığını şaşırır. bu nedenle enstrümanınızı şehir dışına en azından farklı iklime götürmemeye özen gösteriniz.

    telli enstrümanlarda mantık aynıdır. klavyede elinizi bastığınız kısmı gövdeye doğru yaklaştırdıkça ses incelir, uzaklaştırdıkça kalınlaşır. bu mantıkla bütün (kanun, santur vs. hariç) enstrümanar çalınabilir. farklılıkları notalarının diziliş aralıkları, tellerinin cinsi falan fıstıktır. çok keskin farklılıklar değil yani. ud çalan bir kimse kolaylıkla gitar, keman, klasik kemençe, bağlama gibi çalgıları da çalabilir.

    kanunda durum biraz daha farklıdır. teller, dolayısıyla notalar tamamen önünüzdedir. sınırsız bir hareket imkanı sağlar. 10 parmakla çalabilirsiniz. size en yakın teller en kalın teller, en uzak teller de en ince tellerdir. çok zor gibi görünüz ama lakin ki öyle değildir. kanunda marifet ileri seviyede iyi çalabilmektir. öğrenmesi kolay ama ilerletmesi zordur. akordu can alır. hepsi aynı olmamakla birlikte en çok kullanılan modelinde 75 tane teli teker teker akort etmeniz gerekir. yukarıda bahsettiğim aparatla 15 dakikaya indirebilirsiniz bu süreyi ama her çalmaya başlamadan önce 15 dakika akort etmek sinir bozucu olabilir.

    bazı enstrümanlar perdesiz bazıları perdelidir. perde, iki yarım sesi ya da tam sesi birbirinden ayırır. klasik türk müziği enstrümanların hemen hemen tamamı perdesizdir. kanun perdeli bir enstrüman diye geçer ama ben tellerin ayrı ayrı dizilmesi durumuna perde demek istemiyorum. neyse... keman, ud, klasik kemence, rebab, viyolonsel gibi enstrümanlar perdesiz enstrümanlardır. hangi notaya bastığınızı bilemezsiniz. hangi notaya bastığınızı ancak zamanla öğrenebilirsiniz. bu da bu enstrümanları zor yapan en büyük durumdur. gitar, bağlama, tanbur gibi enstrümanlar perelidir. notaların yerleri bellidir, çalması en azından notaların yerini bulması perdesiz enstrümanlara göre daha kolaydır. tanbur, klasik türk müziği enstrümanı olmasına rağmen perelidir. perdesiz olsaydı o uuuupuzun sapında notaların yerini bulmak dünyanın en zor işi olabilirdi. bence bu enstrümanın perdeli olması tamamiyle mecburiyetten kaynaklanmaktadır.

    hadi bakalım sözlükçü... biraz işine yaramıştır umarım.
  • tok sesli olanları dinlendiğinde insanı alıp başka yerlere götürür.
    bazen yüzyıllar öncesinde yaşadığını hissettirir.
    bazen de bir kaç yıl öncesine.

    ancak gelecek hissi vermez. biraz olanlarla ilgilidir, olacaklarla değil.
    bir sigara yakılırsa arkasından, belki her şey bitmedi hissi gelir hafif, gelecekle ilgili.
    eğer bir içki içilirse artık her şey için çok geç hissi gelebilir.

    sigaranın ilk çekişi en zevkli yeriyken içkinin son yudumu en lezzetli yeridir.
    belki de meselenin alakası yoktur, tıpkı anlamını vererek doldurmaya çalıştığımız boş hayatlarımız gibi.
  • kordofon (chordophone) denilerek sınıflandırıldığı da olur.

    üç çeşit telli çalgı grubu vardır:

    1-tezeneli telli çalgılar(gitar,elektro gitar, bağlama, ut, tambur, cümbüş, mandolin, kanun, arp, tar gibi)

    2-yaylı telli çalgılar(keman, viyola, çello, kontrbas, kemençe,yaylı tanbur gibi)

    3-vurmalı telli çalgılar(piyano, santur, kanun gibi).
  • belirli uzunlukta, gerginlikte, kalınlıkta bir telin titreşimi ile ses veren tüm çalgılar bu adla anılır. yunanca kordofon (chordophone) denir telli çalgılar grubuna.
  • rebec mesela, çok yanlış kültüre denk gelmiş.

    türk müziğinde kullanılsaydı iskandinav müziğine yakıştığından daha çok yakışırdı.

    evet ben sarhoşken böyle şeyleri takıyorum kafaya çünkü neden olmasın
  • kulaktan akort ediyorsanız bunları akort etmek amelelik değildir, çünkü müziğe başlamadan önce enstrumanla birlikte müzisyen kendini de akort eder, akıl rasyonel moddan sezgisel moda geçer.

    bir de telli çalgıların sempatik rezonans denen çok enteresan bir olayı vardır, iki telli enstrumanı yan yana koyduğunuzda ve birinin örneğin 2. telini titreştirdiğinizde diğerinin de 2. teli titreşir. hatta tek bir gitarın bir teline dokunup onu telefona kaydetseniz ve sonra gitarı bir hoparlörün üstüne koyup kaydı oradan çalsanız, gitarın o teli kendi kendine çalar. bu rezonans aynı zamanda müziğin de ana prensibidir çünkü dinlediğimiz müzik bizdeki belli frekanslara sahip duyguları, düşünceleri, bilinç hallerini vs uyandırır. yani bir şarkıdan etkilendiğinizde olan şey o çalan tellerin sizin de görünmez tellerinizi titreştirmesiyle hissettiğinizdir. biriyle bir bağ hissettiğinizde olan şey de budur. etkileşim olan her yerde rezonans vardır. o yüzden bu evren bir şarkı, bir senfoni diyenler boşuna demez.
hesabın var mı? giriş yap