• ilginç ve korkutucu olan bir ulkenin milli marsinin korkma ile baslamasi değildir. korkutucu olan bir ulusun hayat felsefenin "kork" emrinin çevresinde şekillenmesidir. zira insan hayatının her anında umutsuzluğa ve korkuya kapıldığı bir anda kendisini "korkma" diyerek bağrına basacak bir kucak arar. yanında duran kişinin kendisini korkma diye cesaretlendirmesini bekler. hiç olmadı, yalnızsa, ve ıssız bir yerden geçiyorsa ıslık çalarak kendi kendisini "korkma"mak için cesaretlendirmeye çalışır.

    ama eğer bir yerdeki insanlar birbirlerine "korkma" yerine, "kork" diye tavsiye de bulunuyorsa, kişi korkmak için kendisine neden arıyorsa korkunun kişinin ve toplumun ruhunu, akl-ı selimini alması kaçınılmazdır. hele ki korkmasının söylendiği kişi yanındaki, kapı komşusu ise, sonrası korkunun kol gezdiği zihinler ve toplumlardır. korku bir kere zihinleri ve toplumları esir aldı mı da, ne insanlar sağlıklı düşünebilir ne de toplumlar. adrenalin dolaşmıştır bir kere damarlarda. gece karanlığında gördüğü ağaçlar yırtıcı hayvan, yapraklar leş kargaları, rüzgarın uğultusu heyülaların bağrışları olur. duvarda gördüğü kendi gölgesinin yansımları, platonun mağara alegorisinde olduğu gibi, birer canavara dönüşür. ya da artık içinde korkunun kol gezdiği ve bunu her köşe başına bizzat (baş)rahiplerin bıraktığı bu korku tapınağını, sükunete erdirecek bir baskerville li william a*, mağaradaki korku atmosferinden çıkarıp aydınlığa çıkaracak, yanında duvardakileri yorumlayıp "kork" diyenlerin yerine "korkma" diyerek mağaradan çıkarıp kendisine gerçeği ve ışığı gösterecek birisine ihtiyaç vardır. "korkma" diyecektir, "çünkü, korku bedenini o kadar esir almış ki kafanı çevirmekten bile korkuyorsun. evet gözlerin kamaşacak biraz, kafanda korku ile kurduğun tüm algoritma, mağaranda oluşturduğun küçük dünya yerle bir olacak. ama "korkma", zira korktukça mağarandan dışarıya adım atmaya korkuyorsun" der. ama korkunun esiri olmuş, yanında kendisine "inanma" diye telkinde bulunanlarla, yeri gelince "küçük dünyası"na kast edenleri taşlayacak*, mağaramda istemiyorum seni diyecektir.

    oysa kork diyenlerin yerine, korkma diyenleri dinleyip, arkasını döndüğünde hakikatı görecek. dünyası aydınlanacak, kafasında heyülalara benzettiklerinin kendi gölgesinin duvardaki yansımaları olduğunu görecek ve mağaradan dışarı adımını atacaktır.
  • sözleri pek bir anlamlı düşüm ayna şarkısı

    istemiyorum ki yeniden
    başa dönüp silemem seni ben
    istemiyorum ki bir neden
    seni alıp da bana getiren

    hiç mi korkmuyorsun
    sevgimin doğurduğu nefretimden
    cezalandıramaz mıydım sence
    bırakıp gidiyorum sadece

    isterdim hissetmeni
    isterdim söylemeni
    duymayı gerçek sözlerini
    anlaşılmaz bir ilgin vardı
    sevmeyen gözlerinin önünde

    hiç mi bilmiyorsun
    sevgiler aramaz doğmak için sebep
    bağılanamaz bir hata mı sence
    nedensizce sevmek

    ne olursun uzaklaş bak
    geçen bir ömrümüz var
  • şarap tıpası anlamındadır ve ingilizce "cork"tan gelir.
  • erm. halı
  • karısından korkmayan tanrı'yı tanımazmış. ama öğrenir, öğrenecektir.

    kevserden korkma, erken teşhisten kork.
    erken gitmekten korkma, geç kalmaktan kork.

    korkun ve sonsuz sevinin.
    eşitlikler geçicidir.
    eşitsizlikler taraf değiştirir.
    bütün bunlar hep feleğin çarkının (darma çakra) izdüşümleri.
    ekinoks, gece gündüz, yaz kış...

    (bkz: allah'tan kork)
    (bkz: korkma/@ibisile)
  • insanın kazandığı paradan değil paranın kazandığı insandan kork.
hesabın var mı? giriş yap