• icine su konulan kap. genelde kuyulara sarkitilir, plajlarda cocuklarin eline verilir, denizden su ta$iyan cocuklar biraz cesaretli ve de sudan korkmuyorsa daha derinden kovama daha cok su alabilirim mantigiyla acilir ve bi kadin sesi etrafta cinlar, 'geeelll mesutcan kiyida oyna, ssst olm gel dedim bak, gelemezsen jawsa haber vercem bak'
  • (bkz: bong)
  • arkasına bir takım ismi konularak sıfatlaştırılabilen isimsi.
    cümlede kullanalım: minik ali, hayatında ilk kez gittiği fb-gs maçında "kova cimbom" diye bağırdı.*
  • (bkz: kova yapmak)
    (bkz: kovalamak)
  • kova denince aklıma hemen meshur gs li hayrettin veya fb li yasar gelir. iki buyuk takimda yillarca kaleyi koruyan en istikrarli kova kalecilerdir. gelen gecen herseyi iceri almalarıyla unlenmişlerdir. hatta hayrettin in gencler macinda penaltilara kalan macta arka arkaya 19 penaltı yedigi de bilinmektedir. bir de daha eskiden gene gs li kova kaleci haydar vardi, 3-0 dan 4-3 e gelen macta da oynamişti, o zaman dedemin evinde cimbom 3-0 öndeyken bayraklari cikarip hevesle hedo hodo yaparken sonrasında kardesim babam ve ben mosmor kesilmiştik (bkz: tam anlamiyla dote gelme durumları)
  • amerikalıların gravity bong diye adlandırdıkları olay...
  • (kóva) ibranice "şapka" anlamına gelir.
  • bir arkadasimin bizim uzerimizde test ettigi icki karisimi. herif o zamanlarda nasil da yazmis simdi gercek kova ne demek onu okuyunca ogrendim.

    yazlikta oturuyoruz bir gun, dedik aksama ne yapalim? ben o zamanlar lise 3 e gecmisim.

    -aaabi biz univ hayatinda ogrendik kova diye birsey cok saglam onu yapalim kafa oluruz.
    -aa iyi lan, ee nasi yapcaz?
    -icki alcaz iste sonra karistircaz onlari, ben biliyorum tarifini cok saglam.

    neyse biz aksam bulustuk. marketten 1 sise cin 1 sise votka (tekel ikiside) 1 sise tonic, 1 sise portakal suyu, 1 sise visne suyu, 1 sise de sarap aldik. ben burda arkadasin bir acigini yakaladim ama hevesimden bir sey diyemedim. adam ne alincagini bilmiyordu, oyle gozune guzel goruneni seciyordu. neyse bir eve gittik, birisi viledanin kovasini duruladi koydu onumuze. bu kova arkadas da aldi butun ickileri karistirdi ama sarabi ayri tuttu. neyse birde kepce bulduk. basladik icmeye. 1 oldu 2 oldu 3 oldu bizde bir bok yok. dedik kafalar guzel olmadi napalim. ama bu arada kepceyle bize icki koyan arkadas surekli guluyor ve surati kipkirmizi olmus. meger o aradan kendisine 2 bardak daha cikarmis. sonra ikiser bardak sarap yuvarladik. bizim kova dedi ben bira da alcam. iyi dedik al, ama artik kimse ayakta duramiyor, herkes guluyor. biralari almaya giden bir geldi torba delik biralarin 2 tanesi yolda dusmus, ama adam duymamis bile. neyse biz biralarida ictik..

    bundan sonra ilk hatirladigim sahilde pantalonlari cikarip denize kosusumuz. bir kizin sarhos olmak sana cok yakisiyor demesi, ve benim herkese 'bakin bakin kusuyorum' diyerek etrafa kusmam. o gece 6 defa cikardim. tabii bizim arkadaslar da.

    yillar sonra gelen itiraf 1) "abi ben kova ne bilmiyordum, attim kafadan"
    yillar sonra gelen itiraf 2) "ben o kovayi duzgun yikamadim, icinde deterjanlar kopuruyodu"
  • maksimum verim saglayan duzenek
  • yunanca'da kouvas şekline kullanımı olan kelime. türkçe'den geçmedir.
hesabın var mı? giriş yap