• başı trafik cezalarıyla dertte bir yazar kişisi.*
    yavaş gitsin, dikkat etsin bi de hoş gelsin.. öyle işte.
  • yok yere içimde cm 01/02 oynama isteği yaratmıştır. final zamanında yapılmaması gereken işler peşinde ayrıca kendisi. sil evladım onu sil. durmasın. ateş ile barut yanyana durur mu hiç?
  • gece gece attığı mesajla yardıran yazar.

    (bkz: şu an ağlıyorum ve entry giriyorum biliyor musun) *

    ve

    (bkz: ne içtiysen aynısından ben de istiyorum)
  • çığlığıma ilk yanıt vermiş olan, bana ilk hoş geldini hediye eden, sözlük hayatım boyunca anılarımda yaşatacağım yazar. *
  • çok kısa bir süredir tanıyor olmama rağmen kendisinden mesaj aldığımda gülümsememe sebep olan, sözlük konusunda bana yardımları olmuş dost yürekli nezaket insanı.
  • sözlüğün iyilik meleği.
  • bu akşam iyi iş cıkarmış yazardır efendime söyliyim kendileri
    http://limon.sozluk.gen.tr/zirve/1112829/org/
  • zirve öncesin limon'a yazdığım birkaç öneriden dolayı konuşmuşluğumuz vardı. dediğim hiçbir şeyi yapmadı, hatta "kendi zirvende yaparsın" demiş kadar olsa da, çemkirme gücümü daha etkili kullanmak için zirve gününe kadar bekledim. elbet karşılaşacak iki kelam edecektik.

    ben tüm iyi niyetimle, bana hissettirdiklerine sünger çekmiş halde "biraz erken gidelim de, uyarayım şu çocuğu" düşüncesiyle, yarım saat önce mekanda idim. tanışma, yoklama vs. derken daha önce mesajlarımda da belirttiğim önerimi tekrarladım. baktım utanmadan beni badilerimin önünde de rezil edecek laflar etmeye başladı, "tamam" dedim, "ne halin varsa gör". elbet zirve sonunda millet kulaklarını çınlatacaktı. fikirlerimi müstakbel zirveme sakladım.

    millet akmaya başladı cart curt derken, baktım hiç de fena bir ortam olmadı. tabii kreider efendi çaktırmadan dediklerimi yapmaya çalışmış falan, sonradan öğrendim. ama bunu tam gecenin ortasında yaparsan, ancak dünkü kadar başarılı olursun işte. kulağına küpe olsun.

    ayrıca biz etiket beklerken adisyon çakması post-it takmamızı istemesine diyecek lafım yok. ben böyle aşağılama görmedim. bir de "bir arkadaş sorumluydu ondan, ona çemkirin" diyerek yırtmaya çalıştı lakin ben anlamam. iki sokak ötede kırtasiye vardı. bu da apayrı bir konu.

    heeer şeye rağmen, çok aktif olmasam da katıldığım zirvelere göre en oynağı buydu. en özlediğim zirve tipi buydu. ayakta durmaktan anam ağlamış olsa da, oturmaktan ve tek bir grup ile konuşmak zorunda olmaktan iyidir. -ve bu tamamen benim dandikliğim tabii, bu zirve bana daha çok uydu alışkanlıklarımdan ötürü-

    beni dinlemeyip, tek başına böyle bir işin altından kalktığın için teşekkür ederim. son derece keyifliydi. kimseyle doğru düzgün konuşamadan oradan oraya koştu (organizatörsün, tabii ki yapacaksın orası ayrı da), zaman zaman yanımıza gelip keyfimizi sordu vs. geçer not verdim ben her şeye rapmen.

    ve bu benim normal halim. ben beğenmeyeceğim, sen bana gıcık olacaksın. sonra bir şekilde gıcık olmaktan yorulup, seveceksin. orasını düşünme.

    orada burada da "bir daha pollyanna'dan fikir almak mı? ölürüm daha iyi!" türü laflar etme. yakarım.

    not: en uzun entry oldu sanırım bu sahip olduğum. dün içimde kalanları döktüm ama, ne yapabilirim?
    kendime not: çok da tanımadığın birine bu kadar yazdığın için, sevgili arkadaşların sana demediğini bırakmayacaklar muhtemelen. ama sen kaşındın.
  • izmirdeki zirveden bildiğim, ekşi sözlük 11 yaşında zirvesinde tanıştığım muhabbeti asla sıkmayan insan. kendisiyle bir süre konuştuktan sonra "biraz dolanıyım bulurum yine kendisini" düşüncesiyle yanından ayrıldım ve gittikçe artan kalabalıkta daha da bulamadım kendisini. sıkılıp kaçtım sanmasın, beni üzmesin*
hesabın var mı? giriş yap