• (bkz: kuğu gölü)
  • bir aşk hikayesidir.

    şurada geçiyor!
  • bi izleyim diye youtube'dan açıp izlemeye başladığım klasik.. o değil de prens olan baletin üst kıyafeti biraz daha uzun olsa nolurdu yani? her bi yanları meydanda.. uzun olsa daha zengin gösterirdi de.. onu düşünmekten baleyi izleyemiyorum.. hareket kolaylığı olsun diye desen.. çok bişey değil, öteki baletler prensten daha zengin duruyorlar.. prensi görünce, ormana vergi memuru gelince kaçan maymun hikayesi aklıma geliyor.. maymunlar birbirine soruyorlar ya benim kçım açıkta senin kçın açıkta çocuğun kçı açıkta biz niye kaçıyoruz diye..
  • dün akşam lviv opera binasinda canlı orkestra eşliğinde izleme şansına eriştiğim basyapıt. balet ve balerinlerin performansı ile orkestranın kusursuzluğu tarihi opera binası atmosferi ile birleşince insanın 19. yüzyıl avrupasında yaşama isteği kamçılanıyor.

    not= balkon locasında 60 tl verilerek izlenmiştir. şaka gibi!
  • 1877 yılında pyotr ilyiç çaykovski'nin kuğu gölü balesi ilk kez bolşoy tiyatrosu'nda sergilendi. bir büyücü tarafından arkadaşlarıyla birlikte kuğuya dönüştürülen ve ancak bir erkeğin aşkıyla tekrar insana dönüşebilecek olan odette ve prens siegfried arasındaki aşkı anlatan dört perdelik bir eserdir.
  • en meshur parçalarından birinin icrasi suradan dinlenebilir:

    https://www.youtube.com/watch?v=itmdzdexhkw
  • ilk bale izleme deneyimini yaşadığım (bkz: pyotr ilyiç çaykovski) eseridir. hikayenin derinliği izlerken içinize işliyor. özellikle ana karakterlerdeki balet ve balerin kusursuzdu. rus kardeşlerimiz döktürüyor tam anlamıyla.

    not: eserin hikayesi hakkında fikriniz yoksa kısa da olsa bilgi edinip izlemeniz faydalı olacaktır. olay örgüsünü çözmek yerine görsel ve işitsel şovun tadını daha da iyi çıkarabilirsiniz böylece.
  • kuğu gölü balesine çocukluktan beri önyargıyla yaklaştım. kuğu gölü balesi benim için entel işiydi. entel ise kötü. neden? bilmiyorum. kuğu gölü balesinden keyif alırsam halka tepeden bakan bir monşer olacakmış gibiydim.

    2 hafta önce, iş çıkışı biralarımı alıp eve gelmişim. saatler ilerledikçe şarkılar ağırlaştı, brandenburg konçertolarıyla ile klasiğe döndü. youtube'un rastgele önerilerinden best of swan lake adlı video çalmaya başladı. başlangıcında karlarla beyaza bürünmüş ağaçlarla kaplı nehir kenarında, abartı elbiselerim ve arkamda dizili uşaklarımla ufku süzdüm. parça hararetlendikçe kendimi batı cephesinden zaferle dönmüş muzaffer subay gibi göğsü kabarık buldum. müthiş bir duygu yoğunluğu!

    rusya'ya 1 kere ayak bastım, o da aktarma yapmak için. fakat şu 150 yıl önce bestelenmiş, 20 dakikaya toparlanmış eser, bana 100 yıl önce devrilmiş çarlık rusyasının soylu yaşantısını hissettirdi. her dinlediğimde kendimi sayfalarca süren gereksiz baloların içinde buluyorum.

    ruslar ve almanlar olmasa sarhoşken ne dinlerdik?
  • bu akşam congresium ankara'da izleyeceğim iki perdelik baledir. yine çaykovski' nin uyuyan güzel ve fındıkkıran balelerini istanbul'da izlemiştim. dört perdelik balenin iki perde olarak kurgulanması ise biraz ürkütüyor ama yaşayarak göreceğim. etkinlik sonrası editlerim.

    tanım: piyotr ilyiç çaykovski'nin bestelediği, bir büyücünün kuğuya dönüştürdüğü ancak bir erkeğin aşkıyla tekrar insan olabilecek odette ile prens siegfried arasındaki aşkı anlatan eserdir.
  • ankara dob tarafından temsillerini birden çok kez izlediğim, muhteşem eser. maalesef orkestra eşliğinde izlemek kısmet olmadı. sanatın en üst noktası nedir deseler çok rahat bu diyebilirim. zariflik, çekilen acılar, fedakarlıklar, adanmışlık, azim daha sayamadığım bir çok muhteşem detaya sahiptir. özellikle kuğu ile balenin muhteşem uyumu sebebi ile aşık olduğum bir eser.
hesabın var mı? giriş yap