*

2 entry daha
  • kuran'da, kamer suresi'nde geçen "kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı, onlar bir mucize görürlerse hemen yüz çevirirler ve: eskiden beri devam edegelen bir büyüdür, derler. yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır." şeklindeki ifadelerle dile getirilen muhammed peygamber'in mucizesidir. bu hikayeye geçmişte çeşitli yayın organlarında ay'ın yüzeyindeki kilometrelerce uzunluğundaki çatlakların örnek gösterilmesi suretiyle bilimsel bir kılıf aranmış ve söz konusu çatlaklar ay'ın geçmişte ikiye yarılmış olduğuna ilişkin bir kanıt gibi aktarılmıştır. zira, ay soğumuş bir gök cismi olarak magma tabakası gibi bir yapıya sahip olmadığı için, deprem olayının görülmesi mümkün olmadığı halde yüzeyinde kırık ve çatlakların olması bu hikayenin gerçekliğine işaret olarak karşımıza çıkarılmıştır. ama bilinen şudur ki, ay'ın dünyamızda olduğu gibi, yüzeyini göktaşlarının darbelerinden koruyan ya da göktaşlarının yüzeye ininceye kadar küçülmesine sebep olan kalın bir atmosfer kalkanı yoktur. bunun sonucunda göktaşlarının darbelerine atmosfer kalkanının koruyucu etkilerinden yoksun olarak maruz kalan ay yüzeyinde çatlaklar ve kraterler meydana gelmiştir, gelmektedir.

    aslında geçmişte böyle bir olayın gerçekten gerçekleştiği iddiasını ekarte eden bir durum dahi söz konusudur. biz biliyoruz ki, kuran'da bu olayın şahitleri olarak aktarılanlar olayın gerçekleştiği esnada muhammed peygamber'in çevresindeki kişilerdi. kuran'da olayın şahitleri olarak dünyanın başka hiçbir yerinden hiçbir uygarlığından hiç kimse anlatılmıyor. oysa ki, gökyüzünde dünyanın çapının yaklaşık dörtte biri kadarına tekabül eden 3476 km çapı olan böylesine büyük bir gök cisminin, dolunay halinde iken ortadan ikiye ayrılmasının kuzey yarım küre'nin herhangi bir yerinden görülmeme şansı yoktur. bilindiği kadarıyla, olayın geçtiği zamanda yeryüzünde gökyüzünü inceleme konusunda çalışmalar yapan, rasathaneler inşa etmiş ve hatta gökyüzünü inceleme olayını saplantı haline getirmiş aztek uygarlığı, maya uygarlığı, hint uygarlığı gibi uygarlıklar mevcuttur. üstelik bu sözünü ettiğimiz uygarlıkların gökbilimcilerinin yaptığı gözlemlerin kayıtları çeşitli yazıtlar ve defterlerde günümüze kadar varlığını korumuştur. ama ne hikmetse, bu kayıtların hiçbir yerinde ve hiçbirinde böylesine büyük bir gök olayının gerçekleştiğine dair bir ifade bulunmamaktadır. kaldı ki, böylesine büyük bir gök olayına şahit olmak için gök bilimcisi olmak da gerekmiyor. yani ne yazık ki, böyle bir olayı ifade etmeyen ve günümüze kadar varlığını sürdüren kayıtlar dışında başka kaynaklarda da, mesela halk hikayeleri veya destanlar arasında da böyle bir olayı anlatanına rastlanılamıyor. jeoloji gibi çeşitli bilim dalları açısından ele alındığında da ay'ın geçmişte ikiye ayrıldığına dair herhangi bir bulgu ya da kanıt olmadığı gerçeğinin de yadsınmaması gerekir.

    (bkz: tabu can çekişiyor)
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap