• kurumsal hale gelme, kurumsal kimlik edinme.
  • sonradan gelenlere güvenmeme.
    kurumsallaşmanın olduğu yerde bireysel inisiyatif yoktur. insanlar bir mekanizmadaki dişlilerdir. nerede ne zaman dönecekleri önceden belirlenmiştir. illa kurum devam edecek diye bu kadar da kasmamak lazım. bırakalım inceldiği yereden kopsun, nasıl olsa sonradan gelenler yeni oluşumlar yaratacaktır. bir şirket mi batacak? batsın, yeni bir şirket kurulur (büyük ihitimalle başkaları tarafından ama çok da önemli değil), hayat devam eder. kurumları yaşatacağız diye insanları öldürmemek lazım.
    bu kurumsallık lafı özellikle büyük organizasyonlarda ön plana çıkıyor, bu vesileyele büyük organizasyonları da sorgulamak gerekir, belki de büyük organizasyonlar çok da gerekli değildir, belki de insan doğasına aykırıdır.

    bakalım almanya'ya. bazı futbol takımlarının tarihi yüz yıldan fazla. futbol takımları makine düzeninde sarsılmaz bir disiplinle oynuyorlar, bu sayede 3 dünya kupası ve başka bir sürü kupa aldılar. ama oynadıkları futbolda zerre yaratıcılık zerre güzellik yok.

    giderayak kendime bir kontra yapayım. almanlar aynı kurumsallığı sanayide de gösterdiler, bir kaç yüz yıllık şirketleri var ve dünyanın en iyi otomobillerini üretiyorlar. ama soru şu olmalı; "buna değer mi? nereye gidiyoruz? nereye gitmeliyiz?"
  • iş dünyasında her haltta olduğu gibi süslü cümlelerle anlatılan mevzu.

    genel hatlarıyla şudur ki sabancı holdingte her kademede sabancı, koç holdingte her kademede koç, zorlu holdingte her kademede zorlu, yaşar holdingte her kademede yaşar soyadına rastlamıyorsanız kurumsallaşma sağlanmış demektir.

    yani o şirketi yönetenlerin büyük çoğunluğunun şirketin kurucusu ya da sahibinin amcası, oğlu, kızı, teyzesi olmaması gerekiyor. holdinge bağlı bir tekstil şirketin mi var, abd'de tekstil okuyan oğlunu başına getirmeyeceksin. piyasada tekstil işinden en iyi anlayan kimse vereceksin parasını koltuğa o oturacak. "şirketimiz profesyoneller tarafından yönetiliyor" sözünün karşılığı bu oluyor. aynı zamanda "aile şirketi olmaktan çıkmak" dedikleri de tam da bu. türkiye'deki devasa holdinglerin bile künyesine bakıldığında aynı soyadlar 50 yıllık holdinglerin kurumsallaşmayı tam anlamıyla gerçekleştiremediklerini gösteriyor.

    bu mantıkla bakınca zorlu, koç ve sabancı'nın aksine yaşar holding'in üst yönetiminde yaşar soyadının olmaması, feyhan kalpaklıoğlu, idil yiğitbaş, ahmet arsan gibi isimlerin yer alması "bravo adamlara bak ne güzel kurumsallaşmışlar" dedirtebilir. ama yemezler. birisi büyük kızı, diğeri küçük kızı, öteki damat. sözlük bile daha kurumsal yemin ederim.

    denklem basit! "patron işin başında olmadığında işler ne kadar sürdürülebiliyorsa o kadar kurumsalsın" her gelene "patron yok ben bakiyorum" denilebilen işletmeler kurumsal oluyor.
  • ing. (bkz: institutionalization)
  • türkiye'de aile şirketlerinde şöyle başlar:
    - ahmet bey!
    - ...
    - ahmet bey!
    - ...
    - ahmet!

    ahmet kendisine "bey" denildiğinde bakıyorsa ilk aşama geçilmiş demektir.
  • sadettin saran, "kısacası patronun yetkilerini kısıtlamak" diyor kurumsallaşma için. çok doğru diyor.
  • kurumsallaşma kısaca, kişilere bağımlı bir şekilde işleyen bir işletmenin bu kişilere bağımlılıktan kurtulması, belirli bir sistem içine girerek ve kendini geliştirerek bu sistematik faaliyetlerle devam etmesidir. kurumsallaşma şirketlerdeki kritik personelin becerisine bağlı icra yöntemlerinden bağımsız hale gelmesini ve sürekliliğinin sağlanmasını gerektirir. bu, şirketlerin bu kritik personel olmadığı noktalarda da işlemlerine kaldığı yerden devam etmesini sağlar. tabii ki sistemin devinir olması, kritik personelin olmayacağı anlamına gelmez. şirket vizyon, misyon, ilke ve değerler, politikalar ve uygulamalarını belirledikten sonra bu çerçeve içinde kurumsallaşma planını çıkarır ve uygulamaya koyar. uygulama sırasında uzun bir süre bu süreci izleyecek bir eleman olması gerekir ki kurumsallaşma on yılda değil bir yılda gerçekleşsin.
  • bu terim ile ilgili şimdiye kadar duyduğum en somut ve özet tanım şudur: 'patronunun kim olduğunu bilmediğin firma, kurumsallaşmış firmadır.'
  • örgütlenme düzeyi, yerleşik prosedürler, değer, istikrar ve süreç unsurlarına dayanan bir deneyim edinme sürecidir.
  • kurumsallaşma en yalın haliyle "şirkette kişilerden bağımsız, sürdürülebilir bir sistem kurmak" olarak tanımlanabilir. her şirkette belirli bir kurumsallık seviyesi olmakla birlikte %100 kurumsallaşma olarak adlandırılabilecek bir nokta yoktur. kurumsallaşmanın aşamaları şunlardır:
    1- biçimselleşme
    2- profesyonelleşme
    3- güçlü bir kültüre sahip olma
    4- biçimsel yapıya sahip olma
    5- çevreye uyum sağlama
    6- sosyal sorumlulukları yerine getirme
    7- şeffaf ve hesap verebilir olma
hesabın var mı? giriş yap