• bir bakıma sistem/hayat tarafından ihanet edilenlerin hikayesini anlatır bresson. ancak bunu yaparken duygu sömürüsüne başvurmaz. aksine gerçekten de oyunculuk adına çok az şey vardır film süresince. özellikle ana karakterimiz repliklerini söylemese, onun yerine bir narrator bize onun başından geçenleri anlatsa sonuçta pek bir şey değişmeyecek gibidir. belki de bu sayede benzer konulu filmleri izlerken girdiğimiz şekillere girmeyiz. empati yapıp kendimizi sırayla karakterlerin yerine koymaktansa olaylara dışarıdan daha soğukkanlı bir biçimde bakabilir ve filmde işlenen aç gözlülüğün, yolsuzluğun, çaresizliğin anatomisini daha rahat çıkarabiliriz. bunda bresson'un olayları hiçbir abartı, görkem olmadan minimalist bir şekilde göstermesinin de payı var elbette. mesela hapishaneden kaçışın sadece kapının altından beliren ışıkla ve siren sesleriyle, işlenen cinayetin lavabonun deliğinden akan kanlarla anlatılması bu duruma güzel iki örnek teşkil eder.
  • filmin giriş jeneriğini okuyanların da göreceği üzere tolstoy'un sahte bilet adlı kısa öyküsünden uyarlanmış bir film.
  • ..ben yvon targe. işlemediğim bir suçtan dolayı nasıl hapse girdiğim ve "yasal" ve "toplumsal" adalet mekanizmaları yardımıyla soğukkanlı bir katile nasıl dönüştüğümdür ekranda gördüğünüz.
  • 1983 cannes film festivali'nde nostalghia ile birlikte grand prix de création ödülünü almıştır.
  • final sahnesinde meraklı kalabalık toplanır ve kapıya doğru bakar; suçlu itirafının ardından polis eşliğinde kapıdan çıkar kalabalığın önünden geçer gider ama onlar hala kapıya doğru bakmaktadırlar. ve film seyircisini bu kalabalıktan biri olarak o tuhaf doğal 'göremeyiş'le birlikte sonsuzluğa uğurlar.
  • ömrümde görmediğim kadar kapı seksenbeş dakika boyunca açılıp kapanmıştır. neredeyse her sahne kapıyla başlıyor, kapıyla devam ediyor, sonlara doğru artık yolumuzu bulamaz oluyoruz kapılardan.

    neyse asıl sorumuz; yvonumuz para yerine tanrıyı arasaydı da aynı şeyleri mi yaşayacaktı?
  • --- spoiler ---

    yvon'un tutuklu arkadaşının cümlesinde özetlenen filmdir:

    - ey para! yeryüzü tanrısı! bize ne yaptıramazsın ki?

    --- spoiler ---

    (bkz: o argent, dieu visible)
  • 1983 yapımı l'argent'ın (para) hapsane sosyolojisi tarafı üzerine:

    insaniyet. hapsaneye ilk gelişin sırasında ellerin kelepçeli, çekiştirilerek içeri alınırsın. içeride icabında hücreye de atılırsın. neler neler olabilir. yavaş yavaş oralı olursun. veya orada da dışarlıklı kalırsın, soyutlanmış, konuşulmayan, kullanılan, ezilen, ikincil katlarla ezilen. sonra günün birinde dilinin altında içmeyerek biriktirdiğin ilaçlarla özünü yok etmeye yeltenirsin. yani içmediklerini içersin. sonra hastaneden tekrar hapsaneye (ambulansla) dönüş sırasında artık içeri geri dönerken ellerinde kelepçeler yoktur. mektupların okuyucu ellerden ve gözlerden geçerek sana ulaşır. ya alay, ya bütün kısıtlılığına karşın renk görülme veya kıskanılma hedefisindir. l'argent filmine göre mektupların gene elden geçtikten sonra 'en attend' yani beklemeye alınır.

    yetkili ve yetkisiz her el, her kafa senin potansiyel olarak bedeninde ve mahremindedir. istediğin kadar içe büzülebilirsin. eğer mafyöz* bir ağırlığın varsa her yerde patron, kıral olabilirsin. tabii kıralların arasında bir kıral. kıral kırala mecbur ve muhtaçtır. çirkin kıral isen gardiyanı, hapsane müdürü hepsi üzerinde, düşmanlarının üzerinde, tanımayanlarının üzerinde bir söz ve etki hakkın da senin vardır. kururken bile şişinebilirsin. sıkı örgütçü olabilirsin. bir anda nesne, bir anda gözleyen, bir anda eyleyen olursun. hayatta hepsine hazır olmanı hayat ricayla ve kırbaçla bekler.

    not: ilgilisi ve okuyanından bir de emile zola'nın l'argent (1891) romanı için emek bekleriz.

    (bkz: argentum), arjan, arjantin, erciyes/@ibisile
  • 1928 yapımı fransız filmi.

    http://www.imdb.com/title/tt0019646/
  • --- spoiler ---

    yvon targe, içindeki iyiliği hiç kaybetmedi bence. bütün bir aileyi katlettiğinde bile. çünkü sadece ailesi için yaşayan, babasından dayak yiyen kadına "kendini hemen nehre atmaman çok ilginç" tarzı bir şey söylüyor. ve ondan sonra da, kadını döven babasını, kadına yük olan kız kardeşini ve kız kardeşinin kocasını öldürüyor. kadını ise "senin yaşayacağın hayatı sikiyim" diyerek öldürdüğünü düşünüyorum. aslan yvon targe! eyyorlamam bu kadar.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap