• fransızcada "acımasız güzel kadın" anlamına gelen ve femme fatale gibi, öldüren cazibe gibi şekillerde kullanılan bir kalıp; aynı zamanda ingiliz romantik dönem şairi john keats'in ünlü şiirinin adıdır. bu şiirinde keats, çayırda karşılaştığı bir perinin güzelliğinden büyülenen ve sonra da onun tarafından soğuk bir tepede ölüme terk edilen şövalyeyi etkileyici bir şekilde anlatmaktadır. birkaç değişik ressam tarafından tuvale de aktarılmıştır şiir aynı adla.
    bugün güzellik olsun, narkotik olsun, ideoloji olsun; insanı kör eden, uyuşturan her türlü şeye karşı bir uyarı olarak görmek isterim ben bu şiiri:

    o what can ail thee, knight at arms,
    alone and palely loitering?
    the sedge is wither'd from the lake,
    and no birds sing.

    o what can ail thee, knight at arms,
    so haggard and so woe-begone?
    the squirrel's granary is full,
    and the harvest's done.

    i see a lily on thy brow
    with anguish moist and fever dew,
    and on thy cheeks a fading rose
    fast withereth too.

    i met a lady in the meads
    full beautiful, a faery's child;
    her hair was long, her foot was light,
    and her eyes were wild.

    i made a garland for her head,
    and bracelets too, and fragrant zone;
    she look'd at me as she did love,
    and made sweet moan.

    i set her on my pacing steed,
    and nothing else saw all day long,
    for sidelong would she bend, and sing
    a faery's song.

    she found me roots of relish sweet,
    and honey wild, and manna dew,
    and sure in language strange she said-
    i love thee true.

    she took me to her elfin grot,
    and there she wept, and sigh'd full sore,
    and there i shut her wild wild eyes
    with kisses four.

    and there she lulled me asleep,
    and there i dream'd-ah! woe betide!
    the latest dream i ever dream'd
    on the cold hill's side.

    i saw pale kings, and princes too,
    pale warriors, death-pale were they all;
    they cried-"la belle dame sans merci
    hath thee in thrall!"

    i saw their starv'd lips in the gloam
    with horrid warning gaped wide,
    and i awoke, and found me here
    on the cold hill's side.

    and this is why i sojourn here,
    alone and palely loitering,
    though the sedge is wither'd from the lake,
    and no birds sing.
  • bir yoruma göre acımasız güzel kadın *** tarafından çoktan öldürülmüş olan ve ruhu öldüğü tepede kalmak üzere lanetlenen bir şövalyenin ağzından yazılmış gotik bir keats şiiridir.

    tepede kuş seslerinin duyulmaması, şövalyenin kadın tarafından son kez uykuya yatırılması ve daha sonra silik hatta ölü kadar soluk * başka şövalyeleri görmeye başlaması diğer tarafa geçtiğinin ispatıdır kanımca.
  • vampire the masquerade'in revised edition clanbook brujah kitabındaki örnek karakter tiplerinden de birinin adı budur.
  • 1819'da yazılan bu şiir ilk kez ertesi yıl leigh hunt'ın şiir dergisi the indicator'da yayınlandı. şiirin adı orjinal değildir. keats bu adı 1424'te alain chartier'in yazdığı aynı adlı eserden almıştır. keats'in bu eseri middle english döneminden kalma bir çeviriden okuduğu sanılıyor.

    şiiri keats pek ciddiye almadı açıkçası. hatta onun için sıradan bir eserdi. ancak pre-raphaelites ve william morris yapıtı "kendi eserlerinin kaynağı, onları harekete geçiren bir virüs" gibi görüp yere göğe sığdıramadılar ve şiir böylelikle meşhur oldu.
  • şahsi görüşümce en güzel biçimde sir frank bernard dicksee tarafından resmedilen john keats şiiri.
    http://www.artrenewal.org/…atabase/image.asp?id=228
  • acımasız güzel kadın

    ah, keyfini ne kaçırdı senin zırhlı şövalye,
    yalnız ve solgun oyalanan;
    saz kurudu gölden gitti,
    ve kuşlar ötmüyor.
    ah, keyfini ne kaçırdı senin zırhlı şövalye,
    ne diye böyle bitkin ve hüzünlü gözükürsün?
    sincapın yem deposu dolu,
    ve hasat bitmiştir.
    alnında bir zambak görüyorum,
    acısı yaş ve ateşi çiy;
    ve yanağında solan bir gül
    o da çabucak kurumuş.
    mead’s de bir leydi’yle tanıştım
    çok fazla güzel, bir perinin çocuğu;
    saçları uzundu ve ayağı hafif,
    ve gözleri vahşiydi onun.
    başına çelenk yaptım,
    ve bilezikler de, ve mis kokulu bir yer;
    bana severmiş gibi baktı,
    ve inledi tatlı sesle.
    rahvan yürüyen küheylanıma bindirdim,
    ve başka hiçbir şey görmedi bütün gün;
    yana doğru eğilirdi çünkü, ve şarkı söylerdi
    şarkısını perilerin.
    lezzetli tatlı kökler buldu bana,
    ve vahşi bal, ve ilâhi helvadan çiy;
    ve garip lisanda emin dedi ki,
    “ben seni gerçek severim.”
    peri mağarasına götürdü beni,
    ve orda ağladı ve içini çekti çok üzgün,
    ve orda onun vahşi, kederli gözlerini kapattım
    dört öpücüklerle.
    ve orda ninni söyleyip uyuttu beni,
    ve orda gördüm rüyayı, ah, başıma üzüntü getiren,
    gördüğüm rüyâların en sonuncusuydu
    yanında soğuk tepenin.
    solgun kralları gördüm, ve prensleri de,
    solgun savaşçıları, hepsi ölüm gibi solgundu;
    ağlıyorlardı hepsi —“la belle dame sans merci
    esir aldı seni!”
    açlıktan ölen dudaklarını gördüm akşam karanlığında
    iğrenç ikazlarıyla sonuna kadar açılmış,
    ve uyandım, ve buldum kendimi burada
    yanında soğuk tepenin.
    işte bu yüzden konuğum burada,
    yalnız ve solgun oyalanarak;
    saz kuruyup gölden gitse
    ve kuşlar ötmeseler de.

    çeviri: vehbi taşar
  • birçok ressama esin kaynağı olmuş bir şiirdir; wikipedia'nın önerileriyle başlıcaları şunlar:

    frank cadogan cowper: http://www.artmagick.com/…ent/cowper/hi/cowper1.jpg
    sir frank dicksee: http://upload.wikimedia.org/…lle_dam_sans_merci.jpg
    john william waterhouse*: http://persephone.cps.unizar.es/…edamesansmerci.jpg
    arthur hughes: http://www.bonzasheila.com/…lle dame sans merci.jpg
    walter crane: http://musingbymoonlight.files.wordpress.com/…i.jpg

    arada linklerimizi şaapalım.

    ~burada isim ve link karmaşası yaşamışım aşkolsun ya. siz de hiç uyarmıyosunuz, kimsenin entrylerimi okumadığını da böylece anlamış oldum. pandayavrusu'na teşekkürler bi sen varsın demek :///
hesabın var mı? giriş yap