• laik cumhuriyetlerde, devletin verdigi tek egitim sekli. bu tur sistemlerde, dini egitim devletdisi kuruluslar tarafindan veriliyor. bu tur bir ihtimalin turkiye'de farkli boyutlar uzerinden tartismasi devam ediyor.*
  • ankara’da il düzeyindeki zümre öğretmenler kurulunda sunulan öneriler, gelecek eğitim öğretim yılının dinselleşme açısından 'verimli' geçeceğine işaret ediyor. okullara mescit açılması, imam hatip okullarının tanıtılması ve kutlu doğum faaliyetlerinin arttırılması dikkat çeken önerilerden bazıları.

    (bkz: http://www.telgrafhane.com/basliklar/guncel/6247)
  • eğitim düzeninin, sisteminin, bilimsel ve sorgulayıcı metotlara dayandırılmasıdır.

    kemalist işletim sistemi değildir, fakat sözlükteki misyonu, necmettin erbakan ve nicesini övmekle kısıtlı olan yazarların, laik eğitim modelini, bu tür kalıpların içersine alması şaşırılmamalıdır. artık bazı insanlar ''laik'' kelimesini görünce, yüzlerce raptiyenin üzerine çıplak oturmuş gibi oluyor, yazık, tedavisi mümkün değil bu beyinlerin.

    her neyse, konumuza dönecek olursak gerçek anlamda laik eğitim, türkiye'nin şu an en çok muhtaç duyduğu şeylerden biridir. çünkü günümüzdeki eğitim sistemindeki en büyük eksiklik, herkesin bildiği üzere sorgulamaktan yoksun, ezberci eğitim saçmalığıdır. tabii herkesin bildiği eksiklik diyoruz fakat bazıları bilmiyor, o yüzden hala 21.yy'da çocuklara sadece tablet bilgisayar dağıtarak eğitim sisteminin gelişeceğini sananlar var. (bkz: fatih projesi)

    laik eğitimin olduğu yerde ezber mantığı yoktur, tüm kaynaklar önünüzdedir, siz bütün kaynakları değerlendirip, sonuca varmaya çalışırsınız. fikir beyan edersiniz, karşınızdaki öğretmen sizi fikrinizden ötürü yargılamaz, aksine fikrinizi söylemeye teşvik eder. fikrinizi sunuyorsanız, sunabiliyorsanız, bireysinizdir, sizin düşünceleriniz vardır çünkü.

    bu eğitim modelini türkiye'de uygulayabilen kısıtlı sayıda okul olmuş. bunların ortak özelliği, milli eğitim bakanlığına bağlı olmasına rağmen, milli eğitim bakanlığının burnunu çok fazla sokamadığı okullar olması. örnek olarak istanbul erkek, galatasaray ve yabancı okullar - özellikle alman lisesi - örnek verilebilir. bu okullar milli eğitim bakanlığından uzak durabildiği derecede iyi eğitim vermiş. bu eğitimin arka planında, cumhuriyet tarihinin ilk dönemlerinde yetişen muhteşem öğretmenler var ki, bana göre devlet bu öğretmenlere gerçek anlamda borçludur. fakat daha sonra bu tür öğretmenlerin yetişmemesi, var olanların yaşanan değişiklikleri görüp, emekliye ayrılmalarından sonra laik eğitim ölmüştür, varsa da kağıt üzerindedir. ha bir de köy enstitüleri vardı, sonu malum.

    ağzından salyalar saçarak laik kelimesini her gördüğü yere ''kemalizm şeysi yeaa'' yazanlar, 60'larda ortaokulu galatasaray'da okuyan bir amcaya, ''sabahları andımızı okuyor muydunuz'' diye sorsun, bakalım alacağı cevap ne olacak.
  • aşağıdaki çağrı laik eğitim anlayışına uygun mudur sorusu akıllara geliyor?

    "tüm okul müdürlüklerine

    ilçemiz çeliktepe aydınlar camiinde 07.01.2018 pazar günü istanbul müftümüz prof.dr.hasan kamil yılmaz, ilçe kaymakamımız hasan göç ve gençlerimizin katılımları ile sabah namazı buluşması programı yapılacaktır.

    söz konusu programın okulunuzda duyurularak okul idarecileri, öğretmenleri ve öğrencilerin katılımlarının sağlanması hususunda rica ederim.

    yunus çelik
    müdür a.
    şube müdürü

    not:
    1- sabah namazı farzına 7:30'da başlanacaktır.
    2- namaz sonrası ikramda bulunacaktır."

    kaynak
  • cumhurbaşkanımızın tüm çocukları amerikada ingilterede laik laik okumuşlardır.
    oradan anlayın işte ne kadar kıymetli olduğunu.
    ne demiş recep tayyip erdoğan efendimiz?
    "laik eğitim okyanus ötesinde de olsa gidiniz"
  • eğitimle dinin ayrılması durumu. eğitim ve din kültürünü tamamiyle birbirinden ayırmak mümkün değildir çünkü her iki kavram belirli noktalarda kesişmektedir. ancak okullarda verilen eğitimden din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin kaldırılması ve bu dersin ibadethanelerde (cami, kilise, cemevi, vs.) istek ve gönüllülük esaslarına dayanarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerince verilmesinin öğrenciler için daha faydalı olacağını düşünüyorum. çünkü öğrenciler bu şekilde dinleri daha yakından, bizzat ibadethanelerinden tanıyacaktır. bana göre okullarda ders kitaplarını okutarak dinin ve maneviyatın özünü öğrencilere aktaramayız.
  • ülkemizde laik eğitimin temeli osmanlı devleti'nin batılılaşma sürecine kadar uzanmaktadır. halk daha çok cumhuriyet'le birlikte laik eğitimin yaygınlaştığını düşünmektedir, ancak bu düşünce hatalıdır. cumhuriyet'in kurucu kadroları osmanlı'dan kopmak istedikleri için cumhuriyet ile osmanlı arasında bir bağ olmadığı propagandasını yapmışlar, bunun sonucunda halkın bir kesiminde bütün batıcı reformları (başta atatürk olmak üzere) cumhuriyet elitlerinin gerçekleştirdiği düşüncesi yerleşmiştir. halkın diğer bir kesimi ise batılılaşmayı desteklemediği için reformları dinsizlik ve bozulma olarak yorumlamakta, suçlunun ise (başta atatürk olmak üzere) cumhuriyet elitleri olduğunu düşünmektedir. hâlbuki osmanlı devleti, ii. mahmud'dan beri sistemli bir batılılaşma politikasını benimsemiş, bu süreç batılılaşma karşıtı olarak bilinen ii. abdülhamid devrinde bile sürdürülmüştür. dolayısıyla cumhuriyet elitlerinin yürüttüğü batılılaşma politikası 100 yıllık bir geleneğin sonucudur. gökten zembille inmemiştir.

    ii. mahmud (1808 - 1839) ordu ve bürokraside önemli reform hamleleri yapmış, sistemli batılılaşmanın önünü açmıştır. sultan abdülmecid (1839 - 1861) zamanında mustafa reşit paşa'nın çabalarıyla ilan edilen tanzimat fermanında müslümanlar ile gayrimüslimlerin merkezi devlet karşısında eşit yurttaşlar olduğu zımnen belirtilmiştir. artık müslümanlar gibi gayrimüslimler de askere gidecek, din farkı gözetilmeksizin bütün tebaanın malı, canı ve ırzı devlet tarafından korunacaktır. bu durum hem şeriata hem de osmanlı geleneksel yönetim tarzına aykırı olmasına rağmen batılılaşmanın zorunlu bir sonucu olarak görüldüğü için osmanlı elitleri tarafından örtük biçimde kabul edilmiş, ıslahat fermanı'yla tasdik edilmiştir.

    ii. mahmud'la başlayan ve tanzimat'la devam eden sistematik batılılaşma süreci eğitim sistemine de el atmıştır. sultan abdülmecid batıcı reformların ülkede yayılabilmesi için bunların eğitim sisteminde yer etmesi gerektiğini düşünmektedir. abdülmecid, 1845'te o güne kadar ilmiye sınıfının tekelinde olan eğitimi bizzat padişaha bağlayacak ve laikleştirecek bir dizi tasarı ortaya koymuştur. bu tasarılara göre artık eğitim şeyhülislamın kontrolünden alınacak ve sıbyan mektepleri, rüştiyeler ve darülfünunlar olmak üzere laik eğitim verecek kurumlar oluşturulacaktır.

    1846'da meclis-i maarif-i umumiye kurularak ilmiyenin eğitimdeki tekeli sonlandırılmış, 1847'de ilk rüştiye mektebi açılmıştır. 1869 yılında çıkan maarif-i umumiye nizamnamesi ile eğitim sübyan (ilkokul), rüştiye (ortaokul), idadiye (lise), sultaniye (fransız lisesi) ve yüksek öğrenim (üniversite) olmak üzere beş kategoride ele alınmıştır. sübyan mektepleri ve rüştiyeler hızla yaygınlaştırılırken, kısıtlı sayıda idadi açılabilmiş, 1870’de eğitime başlayan darülfünun 1873 yılına kadar devam edebilmiştir.

    19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde osmanlı'da müslümanların yönetiminde iki tip okul bulunduğu görülür. ilki çocuklara elifba ve okuma-yazma öğreten kuran kursları ile dinî eğitim veren medreselerdir. ikincisi ise padişah kontrolünde laik eğitim veren sıbyan mektepleri ile rüştiyelerdir. ikiliğin ortadan kalkması için ittihat ve terakki iktidarını beklemek gerekecektir.

    cumhuriyet'in kurucu kadrolarını yetiştiren eğitim kurumları çoğunlukla medreseler değil, padişaha bağlı laik eğitim kurumlarıdır. bu kurumlar cumhuriyet'e gelene kadar, zaten batıcı dünya görüşüne sahip pek çok devlet adamının yetişmesini sağlamış, böylece sultan abdülmecid'in tasarısından umduğu maksat hasıl olmuştur.
  • son dönemde tahribatı artmış
    haftada 15 saat din kültürü dersi ne demek
hesabın var mı? giriş yap